ilişkiler de böyledir. siz hiç her iki partnerin de eşit şekilde, anlayışlı ve seviyeli bir şekilde ayrıldıklarını gördünüz mü? ya da siz bizzat kendiniz yaşadınız mı? Ayrılık tek taraflıdır arkadaşlar. partnerden biri eninde sonunda su kaynatacak, ve sonuç olarak bir şekilde bu ilişkiyi bitirmeye çalışacak. bu herhangi bir sebep olabilir farketmez. ha tabi bazı ekstrem durumlarda her iki partner ayrılmak "zorunda" kalabilirler. ama sonuç itibariyle, ayrılıklar tek taraflıdır.
diğer partner peki? haliyle bu tip durumlar kendi isteği dışında gerçekleştiği için, elbette ayrılmak istemeyecektir. çünkü ilişkisel sorunlar, ya da farklı sorunlar farketmez, iki partner tarafından yaşansa da sadece tek bir partneri sarsar. bu da o partnerin yavaş yavaş uzaklaşmasını, ve ardından ilişkiyi bitirme sürecinin kuluçka süresini başlatmış olacak. diğer partner genel olarak birşeyden etkilenmediği için bu ilişkiyi bitirmek istemez. ama o sırada diğer partner ayrılmak için çooktan yolu yarılamıştır bla bla...
Çünkü evlilik boyunca dolup taşan, iletişim kuramayıp her şeyi içinde büyüten, birbirini anlamayan, sevgiyi saygıyı aşkı tüketmiş olan çiftler, köprüden önce son çıkış diyerek tüm hıncını öfkesini bi gayret çıkarmaya çalışıyor. Bunu da maddi manevi bir arada yaparak bir şekilde karşıdakinin canını yakmaya çabalıyor.
Bazı takıntılı manyakların ayrılığı kabullenememesinden ötürü.
Bu tipler boşansalar da rahatsimız etmeden, zarar vermeden duramaz. Hiç birsey yapmasa can sıkarlar.
gördüğüm kadarıyla, konuyla ilgili yasalar aşırı boktan. sorunların büyük çoğunluğu içinden bok akan yasa maddelerinden kaynaklanıyor.
ayrıca en az 15- 20 olayda şunu da gördüm: avukatlar aşırı hırslı olabiliyor. özellikle kadın müvekkillere anormal yüksek fiyat çekip, ya nasılsa sizden çıkmayacak, tazminat alınca ödersiniz diyorlar. çaresiz durumda kalan kadın tazminat almak için mecburen, gerekirse yalancı tanık getirip, eşine bok atmak durumunda kalıyor.
"elalem ne der!?" saçmalığı günümüzde hala süregeldiği için, insanların hayatını kendisi ve sevdikleri için değil, elalemin bildirimlerine göre dizayn etmesi sebebiyle hala ve ısrarla karşılaşılan vaziyet.
evlenmeyi becerememekten. gün geçtikçe aile olma temeli sarsılıyor toplumumuzda. insanı, evliliğe heveslendirecek şeyler azalıyor maalesef. birini sevip, onunla yuva kurup, ondan çocuğunun olmasını istemek herkesin doğal hakkı. bunlar yürümüyorsa, boşanmakta en doğal hakkı. boşanmak anormal bir şey değil aslında. ama işte insan. devreye girince her şeyi karıştırıyor. zor işler. allah hayırlısını versin.
Çünkü türk toplumunda aşırı sahiplenme var. Erkek boşanınca bile eski eşini başka biriyle görmeye dayanamıyor. Yabancı dizilerde oturup sohbet bile ediyorlar. Ortada cocuk olunca mecburen bağ kopmuyor . Türk kadınında ki inat da zannetmiyorum başka bir toplumda olsun. Erkeği kaybetmeyi ve boşanmayı bir yenilgi görüp kabul etmek istemiyor.
Erkekte "ya benimsin ya kara toprağın" mantığı, kadında "ne yaparsa yapsın yeterki banada baksın" mantığı olduğu sürece asla medeni bir şekilde sonlanmayacak olandır.
çünkü erkek kadını malı gibi görüyor. " namusum" diye bakıyor. bazen ilişkilerin yürümediğini, insanca ayrılmak gerektiğini bilmiyor( hoş çoğu kadında bilmiyor). çünkü böyle öğrenmiiş, böyle görmüş. bu yüzden biz de boşanmalar olaylıdır. taraflar birbirini suçlar, çirkinleşir, şiddet devreye girer...
Olan masum çocuklara olur. halbuki otur, anlaş ve veda et. aslında bu kadar basit.
Çünkü ülkece iletişim sorunumuz var, konuşamıyoruz.
Ne kendimizi doğru ifade ediyor ne de anlatılanı doğru anlayabiliyoruz.
Dinlemiyoruz!
Karşımızdaki derdini anlatmak için debelenirken, bizler vereceğimiz yanıtı hazırlamakla meşgulüz.
Ve işler başlıyor sarpa sarmaya!
Ne boşanabiliyoruz, ne tartışabiliyoruz, ne çözüm üretebiliyoruz...
Arap saçı hayatlarla dolu bu ülke!