kocasına mahkum yaşayan kadınlara nazaran iş güç, gelir sahibi kadınların artmasıyla doğru orantılıdır. artık kocasına muhtaç olmayan kadın tek başına ayakta durabileceği için yürümeyen evliliği sonlandırabiliyor.
hane içerisinde çift başlılıktır.
aile içi şiddettir.
maddi sebeblerdir.
eşlerin gözlerinin dışarıda olmasıdır.
toplumun ahlak yapısının batıya benzemeye başlamasıdır.
--spoiler--
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
--spoiler--
ilk görüşte aşk diye garibimsi duyguya kapılıp evlenenler sayıyı bir hayli artırmıştır. Çünkü oturup mantıklıca düşünemezler bunlar.
Mesela hayat görüşlerini, ailelerinin yapılarını bilmeden şapırt diye basarlar nikahı.E sonra sonra kendilerini tanıyınca aslında hiç de uyumlu olmadıklarını anlayıp ayrılmaya karar verirler.
Eksilemeden önce okuyun: Her aşık olup evlenen grubu koymadım bu gruba sadece durum genellemesi yaptım.
kadınlara iş imkanının da doğması diyebiliriz. genelde kadınlar elleri para tutmadığı için çekip gidemiyordu şimdiki yaşam koşullarında siklemiyor çekiyor gidiyor efendim.
boşanmaların artmasının nedeni evliliklerin çok kolay olmasıdır. siki kalkan 20 yaş ve üzeri, abazalıktan duramayan, seviyorum diyip kendinden geçen her erkek sigortalı işe girdiğinde basıyor nikahı evi zaten ana baba düzüyor oh. 1-2 ay keyif yapıyor sonra sıkıntıya gelemiyor ne kız ne oğlan. o zaman haydi ayrılalım.
Doğru bir tespit olduğu kesindir. maalesef 80 sonrası kuşağa aşılanan ben özgürüm modelinin bir sonucudur. evet özgürsün, özgürüz, hepimiz daha da özgür olalım fakat; tabiki de bir fakat var sözlük; evlenen kişi özgürlüğünün kısıtlanacağını bilmek zorundadır. bu sadece kadın için değil erkek için de böyledir. arkadaşlarla daha az görüşülür, bekarlık günleri özlenir, onun sevdiği fakat senin sevmediğin şeylere katlanmak gerekir, ebeveynlerle olan ilişkilerin dengelenmesi artık eski günlerin geride kaldığının her daim hatırlanması zorunludur. e bir de iş hayatı giriyor denkleme, sabah git akşam gel, evde iki gün yemek varsa üç gün yemek yok, öyle bekarlık günlerindeki gibi para da harcayamazsın daha düğün borçları da bitmedi..
E durum öğle olunca ben özgürüm kafama eseni yaparım mantalitesindeki genç dimağlara ağır gelir, ben yanlış insanla evlenmişim denilir ve -hayır ne mecburiyetim var denilip acı sona gelinir.
O düğün dönemi heyecanları, hazırlıklar, hüzünler ve mutluluklar bir anda yok olur gider.
1.5 yıllık evliliğimde şunu öğrendim, evlilik çok büyük bir emek isteyen çok ama çok zahmetli bir iş. Evlendiğinizde toplumun bir parçası olmaya başlıyorsunuz ve tabiiki sonrasında bu dünyaya yeni bireyler getirmek gibi çok büyük bir sorumluluk sizi bekliyor.
Yine de en sıkıntılı zamanlarınızda sizi dinleyip size yaren olan bir insanın varlığı sanırım bütün bu zorlukları çekilir kılıyor.
Evlilikte mücadeleyi evlilikle mücadele olarak algılamazsak, kotarırız biz bu işi hacı. O kadar diyim.
değer yargıları ve etiklerin alt üst olması, kültür erozyonunu ve maddi sebepleri eklersen ve artık hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir toplumda normaldir.
imansızlıktan ve kemalizme dalmaktan. bir kemalist kadın güzel diye aşık olur ve evlenir. kadın çirkinleşince onu yüzüstü bırakır, aldatır veya cefasını çekmez. aynen öyle de imanlı müslüman hanımını her haliyle sever, allah için sever, b dünyada çirkinleşse bile ahirette beraber olacakları için cennet için sever.
