1)karı koca arasında bir kavga çıktı mı tahammülsüzlük oluyor.
2)bireyler birbirleriyle empati kurmuyor.
3)dayak, içki ve huysuzluk ortamı.
4)erkeğin başka yerlerde mutluluğu araması.
5)kadının maddi rahatlığı.
6)pes etmek.
kadın da erkek de boşanınca daha iyisini bulacağını sanıyor,
peşinden onu sömürmek yada öpmek için koşanları nimet sanıyor,
boşansam hergün bir karıyla/erkekle olurum hayali kuruyor.
1. sebep: sosyal medya. 7 senedir aynı kızla sevgiliyim ilk 3-4 sene büyük kavgalar ettik son kavgamızda gel sosyal medyadan eli ayağı çekelim, özellikle instagramı direkt kapatalım dedim, kabul etti. o gün son kavgamızı ettik. sosyal medyanın özellikle instagramın insanlara doyumsuzluğu aşıladığını düşünüyorum. sürekli olarak mutlu olan ve gezen, eğlenen onlarca insanı görünce istemsizce elindekinin değerini bilmiyorsun. ferrarin olsa lan şu adamın hem ferrarisi hem lamborghinisi var dersin o derece.
2. sebep: ekonomik kriz. stediğiniz kadar maddiyatçı olmayın, minimalist olun, gezmekten zevk almayın vs. ama ekonomik kriz yüzünden insanlar birbirine jest yapamaz oldu. çiçek alıp gidiyorsun 100 tl giriyor, sinemaya gidelim diyorsun 50 tl kafadan giriyor. dışarda yiyelim dersen direkt üzerler onu hiç dememek lazım. bu durum da ilişkiyi rutine sokuyor ve memnuniyetsizlik oluşturuyor.
3. sebep: çalışma koşulları. maalesef ülkemizde haftalık 50 saat ve üzeri çalışan insan oranı 45 ten yukarı. yabancı forumlarda falan insanların günde 10 saat çalışabileceğine inanmıyorlar direkt. insanın hayat standardına direkt etki ediyor çünkü. 9-5 çalışanlar ile 8-6 çalışanlar arasındaki farkı bir inceleyin, ağzınız açık kalır. ayrıca bu kuraltanımazlık yüzünden istanbulda günün her saati rush hour trafiği var. istanbulda iş başlangıç saati 7-8-9-10 dur. kafadan 4.5 saat trafikte kalmış oluyor zaten şehir. 11 de trafik açıldı diyelim. öğle molası 12.45-13.30-14.15 saatlerinde başlar. beyaz yakalıların yarısı dışarda yemek istese bunların da yarısı oraya arabayla gitse yine kafadan 14.30 a kadar falan trafik oluyor. özellikle levent için bu durum böyle. bu sırada atladığımız sabah 7-8 gibi okulu başlayan ilkokul ve liseler de servislerle trafiği dolduruyor. bunlar da 2 gibi dağıldığı için bunların da trafiği beyaz yakalılarla birleşip toplamda 15.00 a kadar trafik yaratıyorlar. buradan itibaren saat 18.00 a kadar falan durum iyi. daha sonra 18.00-19.00-20.00-21.00 saatleri bu sefer iş çıkış trafiği var. bu da 21.30 a kadar sürebiliyor ama işe gitmeye üşenen insanlar eve gitmeye acele ettiğinden bu trafik 21 e kadar sürmeye de biliyor. trafik bitiyor mu? bitmez. şimdi de 17.00 ve 18.00 da işten çıkan şanslı insanların dışarıya akın etme trafiği başlıyor. 21.00 gibi tüm istanbul yine arabayla doluyor ve bu böyle devam ediyor. 17 ve 18 de işten çıkanlar hariç eve gelenler zaten işe giderken trafikte kaldı, öğle yemeğinde trafikte kaldı, eve dönerken trafikte kaldı. nasıl sinir biriktiğini düşünebiliyor musunuz? 26 yaşında saçları beyazlamaya başlamış onlarca arkadaşım var. ben erken kalkarım trafiğe kalmam geç çıkarım trafiğe kalmam felsefem yüzünden rahat olduğumdan bir tel beyazım yok hala. vallahi çok etkiliyor.
4. sebep: ailevi durumlar. sadece eşler arası değil dünürler arası hatta kuzenler arası olaylar falan bile etkili bunda. maalesef çözümü yok. anneniz iyi bir anne iyi bir eş olabilir ama kötü bir kayınvalide de olabilir. babanız için de geçerli aynısı. kimse bu psikolojik baskıya dayanmak istemez ve hemencecik pes eder. mantıklı olan da budur.
5. sebep: gözü dışarda insanlar. maalesef çok türedi bunlar da. karım/kocam şehir dışına çıksa da kaçamak yapsam diye bekleyen onlarca çirkin düşünceli insan var türkiyede. keşke kandırılmak kolay olsa ama gerçek anlamda kerizlik diye bir şey insan doğasında yoktur. insanların içgüdüleri ve refleksleri epey gelişmiştir ve aldatıldığını hiçbir kanıt olmadan dahi fark edebilir. sonrasında ise pimpiriklilik başlar. yoksa kimse sürekli sürekli gömleklerde saç telefonda mesaj aramaz.
-Evlilik öncesi cinsellikle farklı insanlarla birlikte olmaya alışmak.
-Feminazi akımının kadınlara evliliği aşılması gereken bir problem olarak dayatması
-Sınırsız özgürlük arzusu
-nafaka uygulamaları + ayrıldığı kocadan nafaka alıp sevgili yapma serbestisi
-Medyanın batı toplumundan etkilenip batı kültürünü daha doğrusu kültürsüzlüğünü aşılaması
-Zinanın evlilere yasal olarak serbest bırakılması
-Erkeklerin başka kadınlarla kolaylıkla evlilik dışı birlikte olabilmesi
-Evlenirken maddiyatın ve altının önplanda tutulması
-Büyük kasın ve poponun iyimserliğin ve maneviyatın önüne geçmesi.
Ailelerin evliliğe dahil olması,en önemlisi her şeyin çabuk tüketilmesi.Karşılıklı anlayış ve sevgi olmazsa boşanma kaçınılmaz.Karşınızdakini baskı altına almak da sebeplerden bir tanesi.i
çağımız artık bireyselleşme çağı. eskiden insanın önceliği ailesi sevdikleri olurdu. şimdi önce kendisi.
kendisi tatmin olmadan etrafına fedakarlık yapan insan sayısı azalıyor artık. oysa ailenin temeli en az bir kişinin fedakarlığıyla sürecek yapıdır. iki tarafta bencillik yaparsa ya da bir taraf bencilliğini ön plana çıkarırsa aile olmaz.
son 10-15 yılda hayatımıza giren terim ve kavramları bir gözden geçirin:
- kendini önemse
- kişisel gelişim. (birlikte gelişme kişisel geliş. herkes senin rakibin)
- sürekli mutlu ol. (böyle bir şey mümkün değil)
- iphone ( i-phone) (benim telefonum) (ben ben ben....)
- selfie. (self= kendim)
- 1+0 stüdyo daire. (eve başkası gelmesin yalnız ol )
- residence, 30 katlı apartman (komşu mu o da ne? )
bunun gibi birçok kavram insanları birbirinden uzaklaştıran kavramlar ve çoğumuzun hayatında bu kavramlar önemli yer teşkil ediyor.
bunlarla yaşayan bireyler anlaşmazlığa mahkum oluyorlar.
para para para napolyonun dediği lidyalıların bulduğu şey azizim. birde feministçe davranışlar kızın erkeğe erkeğin kıza bir üstünlüğü yoktur. üstünlük takvadadır diyelim. şimdi erkekler güzellik peşindeler ve genel manada mali yük omuzlarında dışardaki sırtlanüs kızlardaa kuyruk sallayıp aklını çelip iyi davranır gibi yapıyorlar. kız da ben kadınım brn üstünüm seni mi çekecem boşanınca iyisini bulurum sen kimsin ben baba evinde prensestim ve de sosyal medyayla harmanlanıp artan stres ve iş yüküyle sexis yapamayınca olan oluyot. birde gözlemlediğim hanım kızımız baba evindeki yaşam standardı çok yüksek babası hergün avmlerde gezdiriyor ve en iyi marka giydiriyormuş gibi kocasından daha fazlasını istemesi yani babada göremediğini ezikliğini koca parasıyla yapmaya çalışması, saygı, tahammülsüzlük, herkesin psikoloji bozuk zaten ve gün geçtikçe ekonomi borum bok oluyor ve babası zengin olmayan yaprağı sımsıkı tutuyor dökülmesindiye. kızlar siz prenses olabilirsiniz. ama biz ne lorduz ne burjuva babamızda kral değil. hem biz niye birkez evlenmiyoruz şımaralım kız tarafı bize beymenden smokin alsın. rolex saat hadi hadi yine iyisiniz biz evi redisence mi ne zıkkım ondan alırızda babanız bari bir şahini çok görmesin. kadın erkek eşitse ve şu avam ve saçma adetleri bir kenara bırakalım düğünlerde margarin yumağı pasta ile cola yerine ve saçma kokular yerine kitap dağıtalım. gelinlik damatlık neymiş enayi silkelemesi giy şık bir elbise samii akrabalar iş görür ev eşyaları olur mu hiç. görgüsüzlük bizim ata sporumuz en lüks mekan tutulacak dış çekimde dron kalkacak ev mega lüks yerden tutulacak siz el için yaşayın ölüncede gelip gömüp ardındanda pide, ayran ve helva kombonuzu gömerler.
Öfke-aşırı kıskançlık-çiftlerin birbirine saygısızlığı-birbirini anlamama (empati duygusunun olmaması ,ailelerin evlilik işine karışması, damatın gelinin ailesine veya gelinin damatın ailesine saygıda kusur etmesi vb.