bıçak kemiğe dayandığında, bir çocuğun nispeten sağlıklı büyüyebilmesinin tek yolu.
aslolan bir kurumun "ismen" varlığını devam ettirmesi değildir**, hatırlatayım, iyi günler.
bu ülkede aklınızın alamayacağı kadar boşanma yaşanmaktadır. bu boşanmaların çoğu yetim maaşı almak için yapılır..
kadınlar kaç yaşında olursa olsun evli değillerse babalarından kalan maaşı alabilirler. erkeklerin de böyle bir hakkı olsaydı piyasada bi tane evlilik kalmazdı..
düşünmeden, yalnız duyguları ve tutkuları ile birbirlerine bağlanmış kişilerin aradan geçen süreç içinde uyumsuzluklarını görerek kopmaları. olan arada kalan çocuklarına olur.
Kadının biri kazada kulaklarını kaybetmiş... Araştırmalar sonucu iyi bir plastik cerrah bulmuş ve ameliyat olmuş. Operasyon bitip, bandajlar açıldıktan sonra, "Aman Tanrım mahvoldum bana erkek kulakları takmışsınız" diye bağırmaya başlamış. "Kulak kulaktır hanımefendi demiş doktor, kadını erkeği olmaz.... -yanılıyorsunuz diye cevap vermiş hasta "herşeyi duyuyorum ama hiç bir şey anlamıyorum" .... boşanmak, sevgiliden ayrılmak, duyulan ama anlaşılmayan sorunsalların ortadan kalkması eylemidir..
perşembenin gelişi, çarşambadan belliyse eğer, bir dakika bile beklenmeden uygulanması gereken resmî ayrılık. gecikildiğinde, şartlar daha da ağırlaşmış olduğundan, afallatabilir çünkü.
Bir aşkın mağlubiyetini kabul etmektir. Eğer gereken buysa zorlamanın da anlamı yoktur. insan geçen yıllarına üzülmüş olsa da, gelecek yıllarını kurtarma çabasındadır.
türkiye' de ortalaması yüzde elliye varan, artık neredeyse işlemeyen kurumdur. şehir adliyeleri altı ay, ilçe adliyeleri üç ay civarına tarih verir olmuşlar. ayrıca kurulması aylar süren, bitirmesi iki dakika süren tek kurumdur sanırım evlilik.
sarılmalar eski canlılığını, içtenliğini yitirmiştir . iyi niyetle söylenen basit kelimeler bile onarılmayacak kavgalara mahal vermektedir . ruhunuzu soğuk bir acaba sarar : bitti mi ?
hızla ilişkinizi sorgulayıp, gözden geçirirsiniz, sonuç evliliğinizin kurumsallaşıp, birbirinize yabancılaşarak aşkınızı bitirdiğinizdir . samimi bir çabayla aşkınızı son kez yeniden üretmeyi denersiniz , yenilirsiniz ! çünkü her şeyi tüketmişsinizdir . önceden eleştirdiğiniz, küçümsediğiniz, yakıştıramadığınız sonuçla yüzleşirsiniz : ( hiç bitmeyecek sandığınız ) aşkınız bitmiştir !
hukuksal prosedür sona erer, boşanırsınız . solan kırmızı defter, kişisel albümünüzdeki yerini alır ; artık yalnızsınızdır ! yaralayıcı ve zor olanı bundan sonraki süreçtir ; yatakta dönersiniz, yılların getirdiği alışkanlıkla o güzel omuzu ararsınız, yeri boştur, çılgınca yataktan fırlayıp evin içinde dönersiniz, bulamazsınız . sonunda mavi duvar gerçeği fısıldar : artık o yok . ortaklaşa yarattığınız duyguların, alışkanlıkların,kültürün sahibi yoktur ! bundan sonraki hayatınızı boşanmış ve garip bir sıfat sahibi olarak devam ettirirsiniz : dul !
belki pek olmaması ama olabılırıtesi gıttıkce yukselen normal durum. e tabi sen senı bılmezsen sen senı bosa cekersin merkebi durumu.**
aslında sunu demek ıstıyorum ki yurdum insanı kendını bılmeden yaptıgı evliliğin faturasını bosanarak ödüyor. erken yaşta kişiliklerin oluşmadığı zamanlarda evlenen şahıslar bir müddet evliliği kurtarma savaşlarına yenildiklerinde dullasıyorlar. e tabı bu durumda da cekilen merkeplik oluyor!!!
bazı arap prenslerinin dubai'de kızlarla günah olmayan bir tatil yapmak için kıydıkları göstermelik nikahların tatil sonunda "bos ol, bos ol, bos ol" denilerek ulaşılan sonu.**