Ayrı bir insan olduğu gerçeği unutularak, kendi doğrularımıza ve kalıplarımıza uyan insan yaratma isteğinden ötürü oluşan sorunları kapsayan sebeplerdir.
Şuurlu ve istekli olarak karar verip, huyunu suyunu, boyunu posunu, algısını vizyonunu görüp, " ben bu insanla hayat sürerim ki" dediğiniz varlığa, evlendikten sonra, hayati zindan etmeler, kendi kalıbınıza sokma çabaları, kırmızı çizgilerine tecavüz etmeler, " benim" mantığından hareket edip denyolaşmalar vs...
Ee hani sevmiştin bu insanı, oturuşunu, kalkışını, esprilerini, giyimini kuşamını, esprilerine bayılıyordun!
N'oldu?
Bu Adam, evlenmeden önce de, 180 kiloydu,
Bu kız, ilk tanıdığından beridir tayt giyerdi.
Adam, anasına hep düşkündü, " Anacım" diye kayıtlıydı telefonunda.
Bu kız, gülmeyi hep severdi, basardı kahkahayı bilirdin.
Eee şimdi n'oldu da, yok kilo ver, yok tayt giyme, yok her gün ananı arama, yok ulu orta gülme kavgaları, bitmez tükenmez oldu hee n' oldu?
iyi düşünün azizim, gönlünüze uymayan, mantığınıza aykırı, görüşünüze ters, hayat tarzınıza uygun olmayan insanlarla evlenmeyin!
Değişir diye düşünüp, zavallı hayallerden uzak durun.
Birbirinizi yok etmeyin!
Kadın erkek gibi değil, insan olarak da sevdiğiniz insanlardan eş edinin. Mutlu evliliklerin tek sırrı bu işte!
ingiltere'de yapılan bir araştırma, erkeklerin mutlu, kadının mutsuz olduğu evliliklerde boşanma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemiş.
--spoiler-- Alıntı
araştırmacılardan deakin üniversitesinde görevli ekonomist ve refah uzmanı cahit güven, yaşamlarından memnun olma bakımından benzer duygulara sahip çiftlerde evliliğin daha güçlü olduğuna inandığını ifade etti. güven, daha önce yapılan araştırmaların da öğrenim yaşı, köken, ırk, din ve sosyal geçmişleri benzeşen kişilerle hayatını birleştiren çiftlerin evliliklerinin daha uzun süreli olduğunu gösterdiğini hatırlattı.
--spoiler-- Alıntı
Kocalarına göre farklı sosyal geçmişlere sahip evli kadınların, ev işlerinin büyük bölümüyle ilgilenmek zorunda kalması veya kocalarından daha fazla kazanmaları durumunda açılıyor. çiftlerin aynı sosyal geçmişten gelmeleri, aynı dine mensup olmaları, iş bölümü yapılması veya kadının emekli, öğrenci ve ev hanımı olması "mutluluk aralığı"nın kapanmasını sağlıyor.
ee o zaman erkek mutlu, kadin mutsuzsa araştırmada, kocanın mutlu, kadının ise mutsuz olması durumlarında, çiftlerin boşanma ihtimali artıyor. bu vakalarda, mutsuz kadının boşanma prosedürlerini başlatmada, tersi durumdaki mutsuz erkeklere oranla daha "cesur" davrandığını söyleyebiliriz. Günümüz Türkiye'sine bakacak olursak bu sebeplerin yanında en ilgi çekici olanı ekonomik özgürlük olsa gerek. Zira aile içerisinde bir ekonomik eşitsizlik varsa ve iyi bir ahlak sahibi çiftler değillerse direk sorun teşkil ediyor. Özellikle kendisinden fazla geliri olan kadınlara karşı erkekler kendilerini gereksiz bir psikolojiye sokmakta. Kadın da bunu koz olarak kullandığında boşanma geç kalmıyor.
Son olarak Allah'tan kimsenin başına gelmemesini diliyorum. Özellikle Türkiye gibi bir ülkede dul bir kadın olmanın zorluklarını erkek olsam dahi empati yaparak anlayabiliyorum.
Heves ve sevinçle kurulan yuvayı yıkan sebeplerdir. Kimse istemez böyle olmasını ama sonuç ayrılıktır. Aldatılmak, şiddet görmek, anlaşamamak bu sebeplerden sadece bir kaçıdır. Asıl sebep sevmemektir.
Şiddetli geçimliliktir efendim. Eşlerden birisi aile içi şiddetten dolayı boşanmayı talep edebilir ve de haklı bir gerekçedir.
Veyahut aldatılmak. Karakteri ya da zekasında bir sıkıntı olmayan insanlar bu durumu kaldıramaz haliyle bu fiili yapan kişiden hukuki yollarla uzaklaşmayı ister.
Kimse dillendirmese de geneli ihanet, aldatılma. Özellikle bu devirde çok fazla. Çünkü ortalık sadakatin ne olduğunu bilmeyen karakter yoksunlarıyla dolu.
Onunla hayatı omuzlama, hayat arkadaşı olma kararında etkin olan en önemli unsurların, algısının, hayat görüşünün, değerlerinin, hatta benimsediği ideolojinin, kısacası, onu o yapan tüm özelliklerin kökten değişmesi...
Artık bir yabancıdır ve bir yabancıyla ömür geçirme fikri korkutucudur.
Hicrân vakti gelmiştir...