ben kendimi bildim bileli hep haberlere duyumlara konu olan durum. şimdi ben mutlu evlilikler mutlu devam eden evliliklerde duyuyorum ama. teredddütteyim resmen. lakin şu da var ben hiç duymadım ki evlilik oranları arttı nikah daireleri salonlar doldu taştı gibisinden kurulan cümleler. insanları bu gibi istatistiklere bakarak evliliğe yöneltmek veya evlilikten soğutmak bence doğru bir şey değil. sonuçta bu istatistikleri yaratan sensin benim o biz şu hepimiz yani. bırakın nasıl istiyorsak öyle yaşayalım akışına bırakalım gelişmeleri.
sebebi kapitalizmin getirdiği doyumsuzluk, ilişkinin yanlış anlaşılması ve yönetilmesi ve medeniyetin getirdiği ''kadının kendi ayakların üzerinde'' durabilme olgusudur.
ilişkide bir zaman sonra aşk şarkılarının söylendiği haziran akşamları, kan ter içinde sonlanan ve skorun 3-3 bittiği geceler, tüm duyguların dorukta olduğu şaşalı zamanlar yok oluyor.
bu durum beraberinde agresifliği getiriyor. yaşı kemale erse de henüz olgunlaşamamış, ne istediğini bilmeyen, ilişkiyi yanlış yöneten çiftler zamanla huzursuz olmaya başlıyor. her an ilk günkü aşkla sonsuza kadar hayat yolunda yürüyeceğini zanneden zavallı romantiklerin kaçınılmaz sonudur bu durum. hayat arkadaşlığı denen şeyin derinliğini ve önemini kavrayamamış bireyler çokça düşüyor bu tuzağa. beraber yaşlanmayı, hayat arkadaşı olmayı o anki duygularına göre imgeleyenler bir süre sonra partnerinden sıkılıyor ve bu durum huzursuzlukları beraberinde getiriyor.
bu noktadan sonra kimseye muhtaç olmama gerçeği baş gösteriyor. ekonomik hürriyete kavuşan kadın, erkeğe köle değil, hayat arkadaşı olmak gayesi güttüğünden mütevellit mutsuz olduğu için ayrılmak istiyor. şiddetli geçimsizlik sebebiyle bu duruma erkek de çoktan razı olduğu için en nihayetinde boşanma gerçekleşiyor.
önemli olan şey bir anlık heyacana göre davranmaktan ziyade uzun süre beraber olup, her şeyini bilip, onunla yaşamaya alışıp, bir ömür geçirme isteğine girebilmektir. 5-6 yıl veya daha fazla süre sevgili olduğun bir insandan illaki bıkarsın. yani bıkmaktan kastım ilk günkü heyacanını yitirirsin. ama buna rağmen onunla beraber bir ömür geçirmek istiyorsan o iş olmuştur. işte günümüzde eksik olan şey de, boşanmaların temel sebebi de bu.
seküler toplumların hastalığının toplumumuza yansıması. seküler toplumlar belli bir kıvama geldikten sonra evlilik bağını da önemsemezler zaten. çok eşli bir hayat sürmeye daha eğilimlidirler. bir defalık yaşamda sadece bir kişi ile yetinmeye çabalamak ekonomik refah da artmışsa pek de tercih edebilecekleri bir şey değildir seküler toplum fertlerinin.
boşanma olmasa dahi aldatma sıradan bir olay haline gelir. aldatmalarda da insanlar arası güven azalır.
kısacası bir toplumda boşanma artıyorsa toplum ifsad olmuş demektir. yeni bir toplumsal gerçeklik içinde insanlar birbirlerine sevgi dağıtır, sevgi sözcükleri havada uçuşur ama gerçek sevgi ve vefa çekilir yavaş yavaş.
boşananlara sormak lazım hakim kaç lira tazminata hükmetti. bir kaç sene evvel 20.000 tl idi. evlendinmi ucuza evleniyorsun boşandınmı hakim cebini boşaltıyor. zaten 2002 yılında boşanma kanunundaki değişiklik 2001 ekonomik kriz yüzünden olmuştur.
fazla para kazanmıyorsan hiç evlenme. düzenli para kazanmıyorsan, kıt paran varsa kendine para kalmıyorsa hiç evlenme. yaşamında evlenmek zorumlulugu yok bekarda ölebilirsin.
evlendin boşandın diyelim, çocukların büyüdü evlendi yada evden ayrıldı yine yalnız kalıyorsun.
erkek ve kadının yıllar içerisinde başkalaşma göstermesinden kaynaklanmaktadır.
şimdi sözde batılılaşıyoruz ama toplumun ikili ilişkiler konusunda değer yargıları git gide katılaşıyor. bir kadınla bir erkeğin facebook'da birbirlerinin gönderilerine yorum yapmaları bile yanlış anlaşılır halde artık. yani erkekle kadının beraber olması için evlenmeleri şart. bu net. evlenmek de kolay artık. bugün aylık, mütevazi bir geliri olan insanlar, ceplerinden 5 kuruş çıkmadan istedikleri her şeye sahip olabiliyorlar. 480 ay taksitle her bi şeye sahip olunabiliyor. bu paragrafın özü; toplumun katı erkek kadın ilişkilerinin sonucu olarak birbirlerini tam tanımayan yada emin olamayan çiftlere evlenmek kolay, şakk diye basıyorsun nikahı.
diğer yandan maddi özgürlüğünü eline alan, ve yıllar geçtikçe çok yönlü bir hal alan kadın ve erkeğin birbirlerine tahammül etme eşiği azaldı. belki de hayatın kısa olduğunu da eklemeliyiz buna. yani hayat o kadar kısa ki, bir evliliğin geri dönülmez bir karanlığa veya monotonluğa girdiği kanısına varan bireyler, vakit kaybetmek istememektedirler. hani dedelerimizin ninelerimizin evliliklerinde olan kol kırılır yen içinde kalır tarzında atasözleriyle bağdaştırılabilecek kıvamda evlilikleri artık yok. çünkü herkes hayatını başka biri olmadan idame ettirebilecek yaşantıda. müdana etmek, muhtaç olmak, minnet etmek artık günümüz insanları için çok uzak kavramlar. maşallah herkesin siki taşşağına denk.
öte öte yandan, aldatmak, aldatılmak, ilişkiyi üç kişi yaşamak, tecavüze uğramak, başkalarının hakkına tecavüz etmek, işkence etmek, işkence görmek, şiddet gibi aile yaşantısını etkileyen konseptler her gün, her dakika salonumuzun baş köşesinde bize haldır haldır aşılanırken evlilik ve boşanma konusu üzerinde bir kere daha durulmalı sanıyorum.
bazı şeyler o kadar sıradanlaştı ki, bir zaman sonra hepimiz sıradan gideceğiz.
Eşlerin evlenmeden önce başka sevgililerle yaşamış oldukları aşk meşk işlerinden kaynaklanıyor. Bir insan evleneceği adama kadar bir çok sevgili edınırde onun gözü evlendiği kişide olurmu? Ondan sonra da boş meselelerden bahanede hazırdır.
erkeklerin kendilerinden daha zeki kadınlarla evlenmelerini kabul etmemelerinden dolayıdır. bu ne demek?
erkeklerin başa çıkamadıklarında kaçacak delik ya da birisi aramalarından dolayıdır. evet boşanmaların oran olarak erkekler daha fazladır.
ama şu da var. hani şu haberlerde gördüğümüz adam karısını doğradı ya da yol ortasında vahşice öldürdü haberleri var ya? eh işte onun aslında suçlusu ve sorumlusu kadınlardır. o adamları kullanıp kullanıp atarlar. her şeyini elinden alıp ailesi ile küstürüp sonra da "ben boşanmak istiyorum" derler. milyarlarca borcu olan ve kimsesi kalmamış adam da kafayı yer. ama kimse adamın neden cinnet geçirdiğini anlatmaz. hep kadın masumdur. haberin tek etki yanı adam kadına şiddet uygulamıştır.
bu medya patronları da masaj salonundaki kadınlarla yatıp kırbaçlar. hizmetçisi ile yatar. kendi karısına da ev alır. bundan da kimse bahsetmez.
ama bizim facebook karıları da akşama kadar kadına şiddet hakkında facebook paylaşımı yapıp amının kaşınmasını giderir.
Çok kısa ve net: Alternatif çokluğu fikri.( fikri diyorum bak)
Alternatife ulaşım o kadar kolaylaştı ve gayri meşru ilişkiler toplumlarda o kadar kanıksandı ki aman canım bana koca/karı mı yok düşüncesi dna mıza işledi.
Bi bak bakalım günümüzdeki evlilik anlayışıyla ana babamızın zamanındaki evlilik anlayışı aynı mı!
kadın ya da erkek insanların kendi paşa gönüllleri haricinde hiçbir nedenle birbirlerine bağlı olmak zorunda olmadığı bir çağın göstergesidir. iyidir, kötüdür demiyorum. böyledir işte.
edit: e bu görev de kadınlara yüklenmiş okuduklarıma göre. he he hep kadınlar sabretsin, yürütsün, kafayı yesin, he canım he.
bu durumun iki önemli sebebi vardır, bunlardan biri kadın vatandaşlarımızın daha fazla iş güç sahibi olmaları bu sayede anasının evine değil artık kendi evine gidebilecek durumu oluyor diğeriyse evlenme zamanına kadarki sevgili oranımızın artmasıdır çünkü insan her sevgilide bir öncesine göre daha mükemmeli arıyor.
bunların yanında boşanma oranını çocuk sayısı ve okuma düzeyide etkiliyormuş.