Psikolojisi bozuk insanların, ayaküstü her konuda travma geçirmesi.
Bana kalırsa, refah düzeyi ile doğrudan alakası var. insanlarımız kök temelde mutlu değiller, verimli değiller, zorunlu ve sorumlular. Üzerinde baskı ve yıpratıcı yükler var. Aile kavramı başlı başına yönetim isteyen bir durumdur. Kişinin kendisi ile anlaşamadığı durumlar varken, bir başkasının himayesi altında yada fikir ortaklığında Türlü sorunlar çıkabiliyor.
Zaten dolmuş olan bardak, taşma sürecine geçiyor. Ve olmaması gereken şeyler oluyor.
insanların abuk sabuk nedenlerden dolayı boşanması yada anlaşamaması, kişilerin tartışma içinde olduğu, o konu ve anı ilgilendirmez. Temelde koyu bir umutsuzluk, mutsuzluk ve getirdiği uyumsuzluk vardır.
Bu güne kadar türlü sebepler ile dolan bardağın, taşma durumudur.
Ve dolan bir bardakta, bardağı taşıran bir damlayı sorumlu tutmamalısınız.
Kısacası refah eksikliğinin getirdiği her türlü şeyden eksik kalma. Eksik kalınan şey de, maddiyat olayı da yer almış ise şayet,
Zaten zayıf olan olanaklar halkası, kırılacaktır.
Dünyada mutlu insanların, kökü umutlu, mutlu ve gelecek endişesi en az olan insanlardır.
insanlar bu güven doğrultusunda mutlu hissedip, mutlu edecektir. Sorumluluk güzel birşey zira, zorunluluk halini alan, taşınması engel ve kırıcı olan her türlü eksiklik, olanakları en aza indirir.
Verimli olmayan insan, kaygı duyan insan, zaten yenik başlamıştır.
Ülke durumu ve sistemi ile doğrudan alakası vardır.
Toplumun, adaptasyon sorunu çektiği konular, zorunluluk halini almıştır.
Eğitim geride kalmışsa, toplum hangi konuda nasıl davranacağını kişisel olarak bilemez.
Bilgisizliğin artışında olan temel husus, yine ülkenin içinde ki sistemi ilgilendirir.
Bireysel gelişmemeli, toplumsal gelişmeli ve eksik tarafları, taraflar tamamlamalıdır.
Zira en büyük problemi, iletişim sorunudur.
Ayaküstü binbir türlü travma geçiren bir insanın da, mutlu olma ve etme potansiyeli çok da fazla değildir.
Halkaları zayıftır.
evlilik müessesinin, dizilerle magazin programlarıyla kirletilmiş olması. özelikle dizilerde resmen evlenin propagandası yapılıyor. her dizide görürsünüz, sevgililer ne kadar tartışsa da ne kadar büyük olaylar olsa da evlenince şıp her şey düzeliyor. e bunu izleyen kız o kadar trip atıyor bezdiriyor, evlenince de düzelecek, aynı devam edecek, çok mutlu olacaz diye düşünüyor. sonra umduğunu bulamayınca boşanma meydana geliyor tabi.
ingiltere de yapılan bir araştırmada eğitim seviyesi statüsü artan kadınların mutluluğunun azaldığını kırsalda yada daha az kendini geliştirmiş kadınların daha mutlu olduğu sonucuna ulaşmışlar.
Bence yanılgı statü yükselirken beklenti ve tatminsizlik artıyor.Mesela sosyal medya nın yılda bir tatile gitmeyi yetersiz hissettirmeyev başlaması.fkat bu durumun ne kadar mutluluk yarattığı mechul. Tatilde bile telefon elde.
edit : kadın doktor arayan yavşak diye bahsedilen sanırım benim. 1.paragraf bir araştırmanın 2.si benim yorumum.
eşimin resme yeteneği olduğu için resim kursuna, büyük şehirde yaşadığımız için ehliyet almasına ve mesleki bir belge almasını isteyen-özendiren biriyim.
fakat yukarıda yazılanlarla kadın doktor aramak yada okumasın demek arasında bir ilişki yok. statü sahibi olmaya çalışırken bazı konularda ayaklar yere basmalı. sonuçta araştırma statü çok olumlu noktalarına rağmen olumsuzlukları da beraberinde getirmiş. getirmemiş gibi mi yapalım ? boşanmasa da daha mutsuz.
önceleri; toplum baskısı, boşanmış kadının hor görülmesi, ailenin kadının boşanması fikrine onay vermeyip boşanan kadına destek olmaması, maddi olanaksızlıklar yüzünden tüm sebepleri es geçip boşanmayı düşünecek kadının kendi hayatını kurma şansına sahip olamaması gibi sebepler ile evlilikten çok ızdırap halini almış bir sürü evliliğin her koşulda sürdürülmeyi çalışılması durumu sözkonusuydu.
kentsel yaşam sebebiyle insanlar arasındaki bağın azalıp toplum baskısının yükünün hafiflemesi, kültür erezyonunun da katkısı ile insanların biraz daha ben merkezci oluşu,
kadınların maddi anlamda kendine yetme olanaklarının artması ve önemli ölçüde kadınların haklarının farkına varması sebebiyle boşanma davaları eskiye oranla artmıştır.
evet çoklukla değişen kadındır, önceden razı olduğu bir çok şeye artık razı olmama hakkı bulunduğunun farkındadır.
evlilikten ve yaşamdan çok, ölüm kelimesine yakışan bir çok evliliğin mecburiyetten sürmemesi yerine boşanma ile neticelenmesi anlamında takdir edilesi bir gelişmedir diye düşünmekteyken, aslında bu biçimde süren evliliklerin durumunda pek bir değişiklik olmadığının da farkındayız. böylesi evlilik bağı içindeki kadının durumu çokda değişmemiştir, hala o evliliğe mecburdur ve sürdürmektedir.
ne kadar doğru ve iyi bir değişimdir tartışılır.
kişisel kanaatim ne evlilik kararı vermek bu kadar kolay olmalı ne de boşanma kararı vermek..
üç aylık evli bir çift boşanma isteği ile arayış içine girdiğinde insanın aklına ister istemez şu soru geliyor, üç ayda bu evliliği sürdüremeyeceğinize nasıl karar verdiniz? (ekstra sebepler dışında) bu nasıl bir deneme ve çabalamadır?
evlilik kararı, insanın hayatının en önemli iki üç seçiminden birisidir.
bu kadar önemli bir konuda yapmış oluğunuz seçimden bu denli kolay vazgeçmek, başarısızlığı uğraşmadan kabul etmek niye...
sanırım bu bir süreç, bir süre tırmanışta olan bu durum sonunda geriye dönmeye başlayacak..
toplumda zaten bozuk olan ili$ki yapısının düzeltilmeye çalı$madan evliliğe uyarlanmasının sonucudur bu davaların artması ve sonucunda gelen bo$anmalar.
sebebi belli soru tümcesi ****
cevapsa;
(bkz: kadın)
evlenme amacı güder kadın. hayattaki varoluş sebebinin bu olduğuna sanar. hedefini gerçekleştiren her insan gibi, hedefsizliğin verdiği boşvermişlik sarar benliğini. kendine bakmaz, kocasına saygı duymaz. sonunda doyumsuzluktan boşanır, ya da aldatır...
"hiç bir şey eskisi gibi değil" derken, değişenin sadece kendisi olduğunu anlayamamıştır...
yanlış eş seçimleri etkiliydi önceden. görücü usulüyle evlenen insanların birbirini tanımamaları ve hızla değişen toplumumuzda, açılan fikir dünyalarıyla yaşadıkları çelişkinin sonucu olarak artabilirdi bu davalar. toplum değişmesinden etkilenmesi daha az olanlar ise;
- ben bilmem, beyim bilir' in daha yumuşak şekli olan ve de dönem koşulları içinde incelenince, bugünkülerin tu kaka dedikleri erkek egemen evliliğin, o zaman için saygı- sevgi yarattığını yaşayarak gördüler.
günümüzde ise, evlilikte seçimler söz konusudur kesinlikle. boşanma sebeplerinin artmasında kabahati kendimizde arama zamanı gelmiştir sanırsam.
+ştt mucella ştt,kime diyorum ben ya!!
-ne var ne oldu !!
+ebenin körü oldu,bir günde bir tencere yemek pişir be kadın!!!
-ay sen ne namkör adammışsın,hergün temizlik,bulaşık yalaşık bir gün bile soruyo musun mucella ellerin
neden yara oldu hıı
+bıktım senden de o yavşak dizilerinden de!!!
-asıl ben bıktım senden!!!!
+nerden evlendim senle hay ellerim kırılsaydı!!!
- gençliğimi ,güzelliğimi çaldın,kandırdın beni
+offff offfff!!! nereden çattım ben bu dürdaneye
kadınların ekonomik olarak güçlenmesi sonucu kimse artık sevgisiz kocayı, sorunlu giden evliliği ekonomik nedenlerle çekmemekte, teknolojinin artması ile internet yoluyla eşini aldatanların sayısındaki inanılmaz artış, evlikleri artık kolay bitirmekte.
+ artık dayanamıyorum,bak atarım kendimi arabanın önüne bak
- ay gerçekten yapar mısın benim için
+yaparım tabi, mucellam ,ne demek seve seve
- iste beni o hain babamdan o zaman
+istedmezsem şerefsizim, minişim
-hih hii hii!!!!
ülke genelinde boşanma davalrında patlama yaşanmaktadır,bunun başlıca nedenlerinden biri eşler arasındaki sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi geliyor,aldatma fiili artık boşaama davalarında olmazsa olmaz ilk başta biribirlerini çılgınlar gibi seven ardından neye uğradığını anlmayan insanlar,doldurmaktadır büroları, sadece oturduğum semtte 3000 tane boşanma davası bulunmaktadır,bu aldatmalar neden arttı ? sorusuna gelince aslında herşeyin toplumla ,değerlerle bu kurumunda bilinçli bir şekilde dejenere edilmek istenmesinden kaynaklanıyor ,tatminsiz ,çiğ ilşkiler mutsuz ilşkileri doğurmakta geri kalmamktadır,kadına şiddet yıllardır var " ben erkeğim elimin kiri ,sen namusumsun " zihniyeti değişmedi yediği dayakla ,yediği boynuzlarla oturmakta kalan binlerce kadın bulunmaktadır,kadın erkek ayrımı yapmadan önce insan demeyi öğrenmeli, bu gerçekleşirse daha sağlam bir toplum oluşur.