bugünkü insanların nerdeyse tamamının yaşam şeklidir boş yaşamak.
günde on saat faydasız işlerde çalışıyoruz.
çok paraya gereksiz şeyler satın alıyoruz.
çoğu kez iş yoğunluğundan bir sigara yakamıyoruz.peki bütün bunlar neden??
tabiki bazı ensesi kalınların kıçlarını kaşımak için.
resmen gereksiz şeyler için birbirimizi eziyoruz hani işsiz aylak gezen adamlara boş yaşayan adam denir ya.
kanımca pazar günlerinden başka tatili olmayan gün boyu ofiste başkalarının işlerini yapan insanlar,takım elbiseli,sürekli acelesi olan insanlar boş yaşıyor.
hiç biri de düşünmez biz neden böyle yaşıyoruz diye.
çünkü derlerse terfileri iptal olur ya.
asıl boş yaşama budur.
sözlükteki yazarlarının çoğunun bu boş yaşama eylemini gerçekleştirdiğini düşünüyorum. çünkü buradayız ve zaman öldürüyoruz. yapacak daha önemli bir işimiz yok. zaman zaman da burdan sosyalleşmeye çalışıyoruz. bu boş yaşamak değil midir? bence öyle.
daha fazla tüketmek için daha fazla çalışıp daha fazla kazanmak zorunda olan insanın doyum noktası yoktur. ihtiraslarla dolu yaşamında tüketilecek listesi oldukça kalabalıktır.
doyumsuz bir "dünya"ya göz açan her kişi yerilen "boş" yaşamayı öğrenerek birey olur. hayat boşluklarla doludur ve bu boşlukları birey doldurur. boşluklar kişisel fayda gözeterek doldurulduğundan, alan razı veren razı gibi gözükmektedir. işin özünde iki taraf içinde bir rıza söz konusu değildir..
güzel-kaliteli yaşamın daha fazla tüketmekten, daha fazla maddi güç ve olanaktan geçtiği zihinlerine kazınan bizler için yüceltilen "boş yaşam"ak, aslında özgün ve özügür yaşama geçiş sanıldığı kadar kolay değildir. hayatı dolu dolu yaşamaktan ve modern dünyanın istediği tüketicilikten feragat etmek; kendinden geçmek ve dünyaya kafa tutmak demektir, zordur çok zordur..
korktuğum yaşama şeklidir. böyle yaşamış, yaşıyor olmaktan gerçekten korkuyorum. ölürken (eğer düşünebilecek durumum olursa) ne kadar boş yaşamışım diye düşünüp, pişman olmak istemiyorum. normalde pişman olmayı hayatında uygulamayan ben, o zaman tamamen yaşarım pişmanlığı.
Malesef yaşama şeklimdir. Sürekli gezenleri kıskanıyorum, yeni yerler görmek, insanlar tanımak ufku kesinlikle açıyor. Yeni tadlar denemek de var bunun içinde tabii. Sergilere, müzelere gitmemek büyük bir eksiklik ayrıca da. Festivallere katılmak. Ama sorun şu ki, ben hep yalnızım bu düşüncelerimle. Ne bir akrabam bana yoldaşlık eder ne de bir arkadaş. Her gün aynı yerlere gidip, aynı kahveye para verip, sıradan yaşamayı seviyorlar. Günlük maceralara bile kapalılar. Yaptığımız en çılgınca şey diye bir konpozisyon yazmak istesem kesinlikle kurgulamam gerekecek. Halbuki ben bunu istemiyorum. Ben kalkıp farklı şeyler yapmak istiyorum. Rutinlerden vazgeçmek istiyorum.
sanki küçükken kendimi sportik anlamda çok geliştirmediğimi bu yüzden de küçükken boş yaşadığım düşüncesine kapılıyorum. geçmişte belki de eğitim sistemi dolayısıyla böyle bir düşünceye kapıldım. ya da iki nedenden de olabilir.