ölüm döşeğinde: "görmediğim şey kalmadı artık ölümden hiçbir korkum yok" diyebilmek için hayatı kaçırmamak, her şeyi dolu dolu yaşayıp hepsine doymak isterken tüm zamanını zebil ziyan ettiğini fark etmektir.
"gençliğimde şöyleydim böyleydim" diye hikaye üstüne hikaye anlatan ihtiyarlara bakıp da "ulan benim gençliğime bak evde mal mal oturuyoruz" deyip giden günlerine yanmaktır.
dolu yaşamanın sırrını hep arayıp bulamamaktır, başaramamaktır, becerememektir, yazıktır günahtır.
o kadar boş yaşıyoruz ki bir çok insan aynı kısır döngüde kalmış tıkanmış.hani eskiden bir soru vardı hobileriniz neler diye ona bile cevap veremez olduk çnkü yok.dolu yaşamak nasıl olur ben bilmiyorum biri bana öğretsin.*
hep aynı monotonluk üzerine kurulmuş bir hayat. sonradan geriye dönüp bakıldığında her anın değerini çıkarmamanın büyük pişmanlığı,
öldükten sonra hatırlanabilecek neler yaptım?
bana verilen kısa ömrün içine neler sığdırdım?
yaşadığım her anın tek ve özel olduğunu fark edebildim mi?
bunları aklımızın köşesinde bir an olsun yer edebilirsek hayatın içinden kendimize küçükde olsa birşeyler bulabiliriz.
hayat bir oyundur tıpkı bir çocuğun oynadığı oyuncak gibi.
hayat bir tiyatrodur tıpkı sana önce sev, sonra unut dedikleri gibi
hayat bir umuttur tıpkı sevdiğini beklediğin gibi
hayat bir yalandır tıpkı seni aldatan gibi
hayat bir damladır tıpkı akıp giden su gibi.
kısa bir öyküdür, uğruna upuzun acılar çektiğimiz.
kısa bir türküdür bir kez daha söylemek için delirdiğimiz...
... *
çoğu zaman gerçekleşmesi için uğraşıp didinilen şeyin -yaşam amacı, hayat felsefesi vs.- anlamsızlığını farketmekle baş gösteren, insanı kendisiyle yüzleştiren, tartıştıran, dövüştüren, bir sonuca ulaşırsa pek şükela olan bilinç düzeyi.
insanın en geç fark ettiği durumdur. aslında insanları suçlamak haksızlık olur. günümüzdeki insanlar sürekli baskı altında, güvenlik ihtiyacını gidermenin yollarını aramaktadır. örnek verecek olursak:
birey 6 veya 7 yaşında okula başlıyor. 20 yılın sonunda zar zor bir diploma alıyor. sonrasında iş arama faslı. işi bulunca da bitmiyor. evlilik, çocuk, banka kredileri vs. bireyin oturup düşünmesini engelliyor. (hayallerini, umutlarını ileride yaparım diyerek erteliyor) çocuğunu okutan, büyüten bireyin torun sevme vakti gelmiştir. çocuğunu evlendirmek için bir süre daha çalışır. anlayacağınız emeklilik 3 veya 4 yıl ertelenir. çocuk evlendirilir. 2 yıl sonra birey torunu kucağına alır. mutludur.(daha nasıl yaşasın diyenler olabilir belki!!) birey bir süre sonra düşünmeye fırsat bulur. öyle ya yaş 65'i geçmiştir. krediler, sorumluluklar azalmıştır. düşünecek bol bol zamana kavuşmuştur. geçmişe bakar ve "keşkelerle" başlayan cümleleri dizmeye başlar. cümlelerden biride "ne kadar boş yaşamışım" olur. ne yazık ki durum bu.
bu gece itibariyle farkettigimdir, sikintidan survivor izleyecek duruma gelmissem, disariya cikacak bir insan bile bulamiyorsam, bir seyler ciddi anlamda kotu gidiyor demektir hayatimda.