1973'de hizmete açıldığında; başbakan Süleyman Demirel'in; 'Köprü kendini finanse edene kadar 3 yıl ücretli olacaktır, 3 yılın sonunda tüm geçişler ücretsiz sağlanacaktır.' diye beyanatta bulunduğu boğazın incisi olan köprümüz..
Köprü Cumhuriyetin 50. yıldönümü olan 29 Ekim 1973'de törenle açıldı...
ilk 24 saat içinden 28 bin 126 motorlu araç köprüden geçti. Bu rakam 402 araba vapurunun taşıyacağı araç adedine eşitti. Köprü 440 milyon liraya maloldu...
Köprüden yayalara geçiş, 1 lira geçiş ücreti karşılığında 2 Mayıs 1974'de verildi. Köprünün taşıyıcı ayaklarının her birinde yayaları yukarıya taşıyan dev asansörler mevcuttu. Ancak köprüden aşağıya atlayanların sayısının artması yüzünden birkaç yıl sonra yayalara yasak geldi ve günümüze kadar köprü yaya geçişlerine kapatıldı.
açılış sabahı köprü resmi. resimde köprüden ziyade dikkatimi çeken boş arazi...
ekleme:29 Ekim 1973'de Tören alanında yayaların yürüyüşü başladı fakat Yoğun yaya geçişi nedeniyle köprü salıncak gibi sallanmaya başlayınca çökme tehlikesi doğabileceği düşüncesiyle yaya geçişlerine son verildi..
yapımı 3 yıl süren 1973 yılında kullanıma açılmış köprüdür.
uzunluğu 1074 metredir. avrupanın birinci, dünya'nın üçüncü en uzun köprüsüdür.
denizden yüksekliği 64 metredir. kulelerin uzunluğu ise 165 metredir.
asya ile avrupa yakasını birbirine bağlar.**
cumartesi akşamı altunizade girişinden 19.30 da girdiğim ve ancak 21.30 da çıktığım,direksiyonu yumruk manyağı yapmama ve sinir sahibi olmama neden olan köprü.
iftar zamanı inanılmaz bir terkedilmişliğe itilen köprü. şöyleki;
bir işim olması sebebiyle iftar yaklaşık bir saat kala andolu yakasındaki evimden çıkıp bakırköy'e doğru yola çıktım. bu arada kullandığım aracın bir motosiklet oduğunu söylemek durumun vehametini daha da iyi ortaya çıkaracak sanırım. 15 dakika sonra köprüye vardım. trafik yoğun olduğu için emniyet şeridinden devam ederim diye düşünüyorum. buraya kadar hiçbir sorun yok. asıl mevzu ise bundan sonra başlıyor. emniyet şeridinde 50 metre gittim o da ne? tüm emniyet şeridi arabalar tarafından kapatılmış. herhangi bir zamanda tek tekerliğini bile sokamayan araba sahipleri çılgınlar gibi dalmışlar emniyet şeridine. işin enteresan tarafı bir tek polis bile yok piyasada. oradan gitme imkanı olmayınca şerit ortalayarak gitmeye karar verdim. ama o da mümkün değil. çünkü şarj, çiçek satanlar orayı da kapatmış. bir nevi children of men durumu yaşanıyor. ama asıl şoku köprüye girmeye 50 metre kala yaşadım. bir dilenci iki şerit arasına oturmuş dileniyordu. akıl alır gibi değil ama öyle. adam gayet rahat kurulmuş şerit ortasına dileniyor. son anda gören arabalar, motorlar ve atlatılan kazalar falan. tam bir kaos. bu arada hala tek bir polis bile yok piyasada. yani köprü dibinden dinamitlense ramazan topu sanacak istanbul polisi.
iyi tamam. polis de oruç tutabilir. ki beni zerre kadar ilgilendirmez. ama benim gittiğim yol üzerinde oturan bir dilenci yüzünden kaza atlatıyorsam iş değişir. celaleddin cerrah polise son model ekipman almanın yanısıra kumanya da alsa mesela. oruç tutan polise iftardan belli bir zaman önce o kumanya gitse de bu rezalet yaşanmasa. bu kadar zor olmasa gerek. hatta düşünmesi bile bu kadar zor olmasa gerek. ama yapılmıyor işte. ondan sonra emniyet şeridi felç, bir dolu gereksiz adam da cirit atıyorla köprü yolunda.
yakında okuruz bir yerde köprü yolunda oturan dilenci ezildi diye. hay allahım bana sabir ver ya.