kanal istanbul'u ne amaçla yapmak istediklerini bildiğimiz kişilerin, kanal istanbul'un yapımına halk desteği bulmak adına yaptığı algı çalışması...
şimdi birazdan yazacaklarımı iyi okuyun, okuyun ve bana inanmayın sakın, sorun soruşturun öyle gelin istediğiniz yerde, istediğiniz hususta tartışalım.
boğazlardan para neden kazanamıyoruz, aslında montrö sözleşmesine dayanarak boğazlardan ne kadar kazanabiliriz, boğazlardan kimin veya kimlerin yüzünden para kazanamıyoruz şimdi başlıyorum anlatmaya...
algı operasyonu: boğazlardan para kazanamıyoruz, o yüzden kanal istanbul'u yapıp para kazanacağız...
bu algıya inanan: milyonlar.
açın gözlerinizi ve okuyun...
sevgili arkadaşlar, montrö boğazlar sözleşmesi boğazların ve marmara'nın statüsünü belirleyen bir antlaşmadır.
malesef ülkemizi yönetenler de dahil olmak üzre halkımızın yüzde 98'i bu antlaşmanın maddelerini hiç okumamışlardır.
altın frank nedir?
altın frank o dönem, altının frank cinsinden değerini belirlemek için kullanılan bir birim.
altın frank, "franc germinal" ya da "napolyon altını", napolyon tarafından 1805'te dolaşıma sokulmuş ve 1920 yılında milletler cemiyeti tarafından da hesap birimi olarak kabul edilmiş 0,290 gram saf altın içeren bir para birimidir.
montrö'nün imzalandığı 1936 senesinde altın-frank paritesi 1.20 franktır.
bu parite her sene güncellenir, altın frank değeri hesaplanır ve boğazları kullanan taşıtlardan ona göre tahsilat yapılırdı.
altın frank kuru da dolar karşısında en düşük değerindeyken sabitlendi.
kim tarafından? demokrat parti hükümeti, adnan menderes tarafından... (nato'ya girişimiz için yapılan küçük hediyeleşme diyelim)
ve takip eden yıllar boyunca türkiye cumhuriyeti boğaz geçişlerinden bu düşük kur üzerinden para almaya başladı.
bir allah'ın kulu da bu işe uyanmadı, ses çıkarmadı iyi mi?
tam 29 sene boyunca boğazlarımız sömürüldü.
bu sömürüyü şöyle kabaca izah edecek olursak, senelik 2 milyar dolar gibi bir kaybımız oldu, bu da 29 sene boyunca ne yapar?
58 milyar dolar...
sonra, sene 1982.
darbeci dediğimiz, sevmediğimiz kenan evren bu saçmalığa uyanıyor.
aslında bu iş kenan evren'in işi değil tabi.
kenan evren'i başbakan bülend ulusu uyandırıyor. zira bülend ulusu emekli bir oramiral, yani denizci...
ve 1982'de türkiye resti çekiyor ve tedavülden kalkan altın frank yerine boğaz geçiş ücretlerinindolar üzerinden alınacağını ilan ediyor.
ve bu karardan sonra transit geçiş ücretleri neredeyse 10 misli artıyor.
1983'te ne oluyor?
genel seçimler ve turgut özal'ın anap'ı iktidara geliyor.
iktidara gelen anap ve başbakan turgut özal ilk iş olarak ne yapıyorlar biliyor musunuz?
1982 senesinde bülend ulusu başbakanlığındaki darbe hükümetinin aldığı bu kararın kanun haline getirilmesini erteliyor bu uygulamayı yürürlüğe koymaktan vazgeçiyorlar.
ve böylece türkiye, 1953'te menderes tarafından düşük kurdan (altın frank'ın dolar karşısındaki en düşük değerde olduğu an) sabitlenen birim üzerinden boğaz geçişlerinden para almaya devam ediyor...
tabi bu 2017 yılının rakamı.
o zaman dolar kuru daha düşüktü, şimdi 500 milyon gelir elde ediyoruz sayalım.
lakin bu elde ettiğimiz gelirlerin hemen hemen tamamı zaten boğazların güvenliği, işletmesi, fener bakımları vb giderler için harcanıyor, yani bu gelirin vatandaşa bir katkısı olmuyor.
birileri erdoğan'ın kulağına gidip; "reisim, bak şuraya bir kanal yapalım boğazlardan para kazanamıyoruz, para basarız burda, hem bir sürü yeni konut felan yaparız" mı dedi?
inşaat ya resulullah diyerekten ve milyonlarca metreküp beton dökme aşkıyla altın frank uygulamasına geçmekten neden vazgeçildi?
toplayacak olursak;
1-altın frankı düşük dolar kurundan uygulamaya koyan kim? adnan menderes...
2-altın frank'a geçilmesini erteleyen ve yeniden menderes dönemindeki düşük kurdan işlem görülmesini sağlayan kim? turgut özal...
3-19 senedir tek başına ülkeyi yönettiği halde altın franka geçmek yerine, yeni bir kanal yapıp milleti borç batağına sürüklemek isteyen kim? tayyip erdoğan...
yani?
yani aslında kanal istanbul'u yapmasak da boğazlardan para kazanabiliriz. hem de yılda 2.5 milyar dolar civarında bir para...
peki bu gerçeği ben, sade bir vatandaş olarak görebiliyor ve yorumlayabiliyorken, ülkemizi yönetenler, ellerinde bir sürü imkan olmasına rağmen göremiyorlar mı?
bal gibi de görüyorlar.
bakın yukarıda 2011 yılında taner yıldız'ın yaptığı açıklamayı örnek verdim. demek ki ülkeyi yönetenler de montrö sözleşmesine bağlı kalarak boğazlardan para kazanabileceğini biliyorlar.
ama o gün tam da altın frank'a yeniden geçilmesi gündeme gelmişken, bu uygulamadan vazgeçip birden bire kanal istanbul projesini gündeme sokmaları kimin fikri acaba???
şimdi yukarıda ayrıntılı bir şekilde yazdım.
boğaz geçişlerinden para kazanmak mı istiyorsunuz?
o halde montrö sözleşmesini uygulayın ve geçiş ücretlerini altın frank üzerinden alın...
yapılacak şey bu kadar basit...