vücudunuzun uzunlamasına suya çarpmasına özen gösterin. hatta sırt üstü atlayın. hem işiniz garanti olsun hem de düşerken gökyüzüne bakın ki nasıl bir hata yaptığınızı anlaya anlaya ölün.
sakın olaki vücudunuzun sivri bir yeri, tırnak ucunuz bile, suya önce değmesin. bu suyun yüzey gerilimini bozarak, beton etkisini ortadan kaldırır. ölmek yerine boğazın dibine doğru çakılırsınız. sonra pişman olur yüzeye çıkmak için depişirsiniz.
zaten öleceksiniz... biraz aksiyon yapın. bir veda şarkısı, bir veda şiiri seçin kendinize. şarkı seçtiyseniz, yanınıza dışarı yüksek ses veren bir aygıt alın; şiir seçtiyseniz, yanınıza bir mikrofon alın. sonracığıma bir de kesici, delici bir alet alın ya da silah varsa silah alın. korkmayın, adam öldürmeyeceksiniz. metrobüs ele geçireceksiniz! evet, metrobüs boğaz köprüsünden geçiyor! metrobüs'e binin ve boğaz köprüsü'ne giriş yapmayı bekleyin. giriş yaptıktan kısa bir süre sonra, şoförün yanına yaklaşın, silahınızı çıkarın ve hem şoföre hem de geri kalan yolculara durumu açıklayın. ve şoföre, aracı yan çevirip yolu kapamasını söyleyin. şu noktada belirtmeliyim ki tüm bunları yapıyorken, intiharınızı mutlaka gerçekleştirmelisiniz; yoksa bedeli ağır ödenir. hehe. şimdi eğer şoför yan çizerse, zorluk çıkarırsa az biraz zorbalıkla yerinden kaldırın. kendiniz geçin ve birkaç tane etraftaki arabaya da çarparak yolu tıkayın. metrobüs içerisindeki hareketlenmeye dışarısı da katılmaya başlar böylelikle. korna sesleri yükselir, araçlarından çıkan insanlar olur. polis sirenleri de yakında duyulmaya başlanır. yeterince bir insan topluluğu oluştuğunda, metrobüs'ten inip metrobüs'ün üstüne çıkın. ve şarkı, şiir ritüelinizi gerçekleştirin. biraz bağırın, biraz ağlayın. lanetinizi edin isterseniz. üzülmeyin. ölüyorsunuz. kurtuluyorsunuz. sizin gibi üç günlük dünyada yaşayan türdaşlarınızın başına açtığınız kırk-elli liralık masrafın ve 5-10 dk. vakitlerini alıkoymanın hesabıyla vicdanınız sızlamasın. kısacası siktir edin onları. tüm bunları yaptıktan sonra, artık atlamanız elzemdir. artık mikrofonu da, ses aletini de atın bir köşeye. silahınızı çıkarın tekrar ve etrafınıza savurarak yol açın. köprünün kenarına gelin. omuz silkin, amınıza koyim, deyin ve atlayın.
bir şekilde geçtiniz boğaza ve o meşhur duruşu yaptınız ve düşününüz, eşiniz, çocuğunuz, en önemlisi aileniz; en kötü ihtimal hiç biri yoksa yine düşünün tanıdıklarınız, belkide daha tanıyacak olanlarınız, yaptıklarınız, öyle bir masum gelecektir ki bir an belkide kararsız kalacaksınız. mezarınıza bir kez olsun bakmayınız en caydırıcı odur zaten, sizce ölmek mi daha zordur yoksa o beş saniyelik atlayışmı?
artık kendiniz için bir anlık kıpırtı yakalayınız ve eğer olaki yapmayacaksınız, o anın darbesini yaşamamak için sakin olunuz.
atlamaya karar verdiyseniz bilinizki suyu belkide hissemeyeceksiniz, büyük ihtimal havada aşırı kalp atışıyla şoka gireceksiniz, burda sakinliğinizi bozup son kez istediğiniz kadar bağırabilirsiniz...
Annenizin, babanızın ve kardeşlerinizin, çocuklarınızın, sizi sevenlerin çekeceği acıları düşünüp onları üzmemek adına bu işten vaz geçin...
Hiç bir anne bu kadar büyük üzüntüyü haketmez...