dünyanın een iğrenç spor mu denir artık ne halt denirse işte onu.boğaları öldürmekten,onlarla oynamaktan zevk alan kişilerce yapılan * ve izlenen, kesinlikle yasaklanması gereken şey.ayrıca matadorların boğadan her darbe yiyişlerinde içime soğuk sular serpilir.
dede korkut hikayelerindeki gibi imkansızı başarmak değil, bir tiyatroyu öldürme içgüdüsünü tatmin için sergilemektir.
hasmının karşısında cesur, gururlu omuzları dik dolaşan matador bu tiyatronun sefil aktöründen başka hiçbir şey değildir.
arenaya matador çıkmadan saatler önce çıkan boğa pikadorlar tarafından yorulur, yaralanır. kan kaybı zaten bitkin düşürür zavallıyı. sırtından kalbine giden yol mızraklarla yumuşatılır ve renkli oklarla matador için işaretlenir. buna rağmen ender de olsa boğanın kazandığı (en azından matadoru altettiği) karşılaşmalar da olur.
tiyatronun sonunda onurunu koruyan tek varlık canını veren boğadır.
"eşit şartlarda yapılan ıttırıvıtvıt bir sanat" diye bahsedilen; matador efendilerin yeni gelin gibi oğlan işi hareketlerle boğayı bakkala göndermeye çalışmasıyla başlar. bir süre sonra kılıçlar devreye girer.. önce boğaların hemen ölmemesi, gösterinin devam etmesi için kılıçlar az zarar verecek yerlere saplanır. belli bir sayıya kadar başka kılıçlar saplanmaya devam edilir. zamanla o kuvvetli hayvan güçten düşmeye başlar. boğa da derman kalmadığı anlaşıldığında ise anası eşeklerle gereğinden fazla muhattap olmuş onun bunun çocuğu matador kişicikleri; kimi zaman boğanın hassas bir bölgesine sapladığı tek bir kılıç darbesiyle boğayı devirir. malum aldığı kılıç darbesinden dolayı ağzından ve diğer yerlerinden kan gelirken kıvranarak yere yığılır. hayvan oğlu hayvanlar da bunu izlerler. kimi zaman ise saplanan kılıçlar tek tek çıkarılır. kan kaybından dolayı güçsüz düşen boğa yerde kıvanırken kafasına sokulan ufak bir bıçakla öldürülür. matadorlar ellerine gelen kanları yerde yatan boğanın derisine sürerek temizlerler bi de..
düpe düz o. çocukluğudur. ispanya'nın belirli bölgelerinde yasaklanmış olmasına rağmen bu kanlı, hayvanlara acı ve eziyetten başka birşey vermeyen, o kadar ipnenin bir araya toplanmasını sağlayan boğa güreşleri devam etmektedir. mümkün olan en kısa sürede boğa güreşleri tamamen yasaklansındır.
ispanyolların asırlardan beri süren geleneklerinden biridir. arenayı binlerce kişi doldurur ve seyrine koyulur matadorun mızrak darbeleriyle boğayı öldürüşünü. hayvan birden ölmez, acı çeke çeke, çektiği acıdan mütevellit sağa sola koştura koştura can verir gider. insanlar da "oley" çekerler, aşağılık bir boğanın(!) daha geberip gitmesinin verdiği büyük hazla mutlu mesut evinin yolunu tutar ortalama bir ispanyol ailesi. ama onlar çağdaştır. eleştirilemez. müslümanlar ise yobazdır, katildir. güya Allah adına hayvan kurban ederler. bunun yapılmasını salık veren islam dini de çağdışıdır. "hayvana eziyet etmeyin, çok keskin bir bıçak kullanın ki hayvan bir anda ölsün, acı çekmesin. kestiğiniz kurbanın kanları Allaha ulaşmaz. Ona ulaşan sizin takvanız, şükürünüzdür" dese de bu din, olsun çağdışıdır(!), "bana ne bana ne! islamı sevmiyorum işte" dir. boğa güreşi çağdaş, özenilesi bir ispanyol geleneğidir. kurban kesmek ise müslümanlara has bir gericiliktir. bu yüzden bazı ileri zekalılar "kurban kesen müslümanın insan olma ihtimali" gibi süper ötesi bir zekanın ürünü başlıkların altına sayfalar dolusu entry döşenirler. boğa güreşine bıy bıy eden benim gibi salakların sayısı da parmakların sayısını geçmez çağdaşlığı yemiş yutmuş aşmış güzel ülkemde. hayırlı bayramlar... herkese...
--spoiler--
Fotoğraftaki matador Alvora Munera kariyerine son verdi.
Öyle ki, yarışın son mücadelesinde gücünü yitiren Alvora yıkılır. Boğanın ona yaklaştığını görünce korkulu sonun yaklaştığını hissetti. Lakin boğa ona hiç bir şey yapmadı. Yarıştan sonra matador açıklamasında şöyle diyor: "Boğa gözümün içine bakarak bağırdı, böyle sadece bağırdı. Sırtına oklar batırdığım hayvan bana zarar vermedi, istese beni orada öldürebilirdi fakat sadece gözlerime bakıp bağırdı. Her hayvanda olduğu gibi onun gözlerinde de masumluk vardı. Yüreğimde adaletin hıçkırarak ağladığını işittim. Belki de bağışlanırdım, lakin itiraf edemedim. Kendimi dünyanın en vahşi mahluğu gibi hissediyordum."
çağdaş(!) avrupalıların 'masum' boğaları iğrençötesi bir biçimde 'katlettiği' hayvanlık... son yapılan gösterilerden(!) birinde, matadorun 'at'ı bu vahşeti 'heyecanla, zevkle, ağızlarından salyalar saçarak' seyreden binlerce yaratığa insanlık' dersi vermiş... http://www.internethaber..../news_detail.php?id=80110
ek: can çekişen hayvanın kulaklarını kesip mal bulmuş mağribi gibi hönkürüyor bir de matador sıfatlı sıfatına tükürülesi 'öküz'...
günümüzde ispanya, portekiz, meksika, orta amerika, güney amerika ve fransa'nın güneyinde yaygın olan çoğu kişiye göre spordan ziyade vahşet olan spor(!).
eskiçağ'da giritliler, çeşitli etkinliklerde boğalarla karşılaşırlardı. teselya'da tauracatapsia adı verilen boğa güreşinde, boğa atla kovalanır, sonra boynuzlarından yakalanarak yere yıkılırdı. 18. yüzyıla kadar portekiz ve ispanya'da boğa güreşi at sırtında yapılırdı. zamanla, at sırtında dövüşün yerini yerde dövüş aldı. pedro romero, joaquin rodriguez, jose delgado bu yeni tarzın öncüleridir. daha sonra pedro romero'nun 19. yüzyılda sevilla'da açılan boğa güreşi okulunun başına getirilmesiyle boğa güreşi günümüzdeki halini aldı. madrid'de çıkarılan bir yönetmelikle boğa güreşçilerinin hareketleri ve yaptıkları oyunlar, resmi denetim altına alındı.
boğalarla yerde dövüşmeyi meslek edinen kişilere genellikle torero denmesine karşın bu sözcük özellikle matador için yani ''boğayı öldüren'' kişi için kullanılır.
Matadora yardım eden ekibinde birçok kişi vardır. Peonlar matadora ellerindeki kırmızı renkli örtüyle (muleta) yardım ederler. bandreillerolar, kurdelelerle süslü şişleri boğanın omuz başına saplarlar.
atlı olan picadorlar ellerindeki tagta saplı mızrakları boğanın boyun üst kaslarına batırarak başıyla yaptığı vuruşların gücünü azaltır.
her boğa için dövüş tercio adı verilen üç bölüme ayrılır: birinci tercio mızraklama, ikincisi şişleme, üçüncüsü öldürmedir.
boğa arenaya çıktığında matadorun yardımcıları yerini alır. peonlar muletalarıyla (kırmızı örtü) boğayı üstlerine çekerek matadorun dövüş koşullarını saptaması için önce hayvanı düz bir çizgi içinde koştururlar. matador muletayı sallayarak boğaya yaklaşır ve birkaç deneme hareketi gerçekleştirir. daha sonra picadorlar hayvanın kızgınlaştırıp mızrağı boynuna batırır. açılan yara boğayı güçten düşürür ve öfkelendirir. kurallara göre bir boğanın en az üç mızrak darbesi alması gerekir.
sonra banderillerolar arenaya girip şişleri saplarlar. ilke olarak boğaya üç ya da dört süslü şiş saplanır. süslü şişlerin saplanmasından sonra üçüncü tercioya geçilir.
bu ölüm bölümünde matador muletayı boğayı yormak, saldırılardan korunmak ve vuruş yapacağı anda başını eğmesini sağlamak için kullanır. ek olarak diğer elinde estoque denilen sivri uçlu ince bir kılıç bulundurur.
matador muletayı sallayarak boğayı kışkırtır. boğa boynuzlamak için saldırır ama matador muleta sayesinde ondan kurtulur. bu hareketleri icra ederken bütün estetiğini ve sanatını göstermeye çalışır.
boğayı yeterince yorduktan sonra hayvanın hareketsiz durmasını sağlar ve kolunu estoqueyi yatay duruma getirecek kadar havaya kaldırır kılıcı ucu boğaya dönük ve iki omzunun arasına saplanacak biçimde tutarak ilerler. entrar a mataradı verilen gösterinin en atraksiyonlu, matadorun tüm marifetini konuşturduğu anına ''gerçeğin anı'' da denir.
matador boğayı öldürdükten sonra kaldırma işlemi başlar birkaç çift katırla boğanın kum üstünde sürünerek çıkartılmasıyla vahşet,spor ya da eğlence her ne ise son bulur.