tamam bakkal amcalar çocuklara yapıyor da, yurt kantini bunu neden yapıyor diye sordurttuğum eylem. üstelik bizde "10 kuruş eksik çıktı bıçak verem mi?" diyor. ne yapayım lan ben bıçağı?
kapitalizmin temel felsefesi, uzun zaman önce, zenginlik görelenemez hale gelmeden, bakkalların bulduğu sonsuz ticaret
döngüsünü. kişi daima daha fazla almalıdır.
mahallenin bakkalı yüzünden hep azar işitirdim annemden. on kuruş kalır vermez, annem kızıyor diyorum, annen şuncacık paranın hesabını mı yapıyor diye dalga geçiyor. e sen yapıyorsun o niye yapmasın? eve giderim annem para üstü sorar "on kuruş eksik" diye de tamamlar cümlesini. anlatamazsın vermiyor diye. benim paramı nasıl vermiyor der, deli eder adamı. azar azar üstüne.
bir gün dedim ki yürü beraber gidiyoruz. eğer vermezse söylersin ver diye, verirse de en azından artistlik yaparım "şiştin mi" diye. gittik. adam parayı verdi. annem ne dese beğenirsiniz, "sakız ver buna ya bozuk kalmasın üstümde". adam mutlu, annem gururlu, ben ezik.
böyle diyen bakkallara küçükken acayip kıl olurdum. Bazen bozuk paraya ihtiyacım olurdu, haliyle bakkala bozdurmaya giderdim bakkal kıllık çıkarıp bozmazdı; illa ki bir şeyler alacaksın, yoksa bütün parayı hayatta bozmazdı; bende inadımdan hep sakız alırdım. yüzüme kötü kötü bakardı ama yapacağı pek fazla bir şey olmazdı.
özlediğim repliktir efenim bu.
neden?
çünkü bu replik bana çocukluğumu hatırlatır. vakti zamanında ki bu zamanlar bizim çocukluğumuza denk gelir, marketmiş, alışveriş merkeziymiş oymuş buymuş yoktu. mahallenin bir bakkal amcası olurdu, ki büyük ihtamalle hepside kazıkçı olurdu, 1 ekmek almaya giderdik, paranın büyüklüğü önemli değil, illaki o bilmem kaç kuruş olmazdı. işte beklenen replik;
- bozuk para yokmuş, ordan 2 sakız al.
yemin ediyorum çocuk aklımda acayip sevinirdim. sorumluluğu almıyorsun bir kere. bozuk yokmuş, sakız verdi bakkal. sen parayı çar çur etmedin. *
ha şimdi olsa kızar mıyım! bilemedim, hem bakkal mı kaldı ki, bu replik söylenebilsin şimdi bana.