maksimum iki yıl sonra, dağıttığı hayatını toparlamaya çalışırken bulur kendisini. başrol oyuncuları bu kez, o süre içinde kalbini kırdığı arkadaşları ve ailesi olur. çok acizce be, çok vefasızca.
ben hep, dengesiz adam-iyi kadın ilişkilerinin ya hiç başlamamasını ya da başlayıp bitmemesini savundum.
o adama 2 yıl (o da maksimum süre-genelde 6 ay geçmeden terkederler) dayanan bir kızın, "çok yoruldum" gibi abuk bir eğreti laf ile, bir süre sonra bir memur yarrağı yemesini kesinlikle kadınlara özgü bir orospuluk olarak görüyorum.
kadın salak değil, saf hiç değil. biliyordu olası sorunları, hesaplıyordu. anne olacak götü yoksa anneliğe soyunmayacaktı. soyunduysa da dayanacaktı.
işte bu yüzden fazla muhattap olmayacaksın, çiçekli çantası ile bahar gezmesine çıkmış, iyi semtlerin, kötü adamları merak eden kızları ile. sikip atmak daha doğru. belki 3-5 ay sonra "hata yaptım dön bana" dersen meraktan bir kez daha verir o naif amını.
Net bir ifadeyle gerizekalıdır bu insanlar, bozuk erkek tamircisi kadın veya kadınlar. Kadınlarr çoğul, hep çoğul olmak zorunda çünkü bir tanesi tamir etmeye çalışınca diğerleride ego savaşaları gereği görüp hayır ben hayır çekil ben yapıcam diye sazan gibi birbiri üstüne atlıyorlar. Aynen yukarıda yazdığı gibi; "bana gelene kadar çok çapkınmış" demek çok hoşlarına gider. Çok komik olan buna sevgi aşk felan demeye kalkışıyorlar iki gün sonra foyaları ortaya çıkınca da arkalarını dönüp söve söve gidiyorlar. "La ben oturduğum yerde oturuyoken niye yoktun amk kevaşesi" dersenizde çok kızar bu iyi aile kızları.
erkek olsun da bozuk olsun. hem erkeğin saat gibi tıkır tıkır çalışmasını beklememek gerekir. ne demişler bozuk erkek bile günde 2 kez çükünün doğrusuna gider.
rastlamadığım kadındır. hoşlandığı insanı gereken forma sokma umuduyla yaşamayı diyorsanız anlarım, fakat bunu hevesle havayla yapmak isteyen kadın net gerizekalıdır. modifiyeyle olmuyor kızlar tecrübeyle sabittir, hazırını alın.
bozuk erkek, büyük bir ihtimal annesi ya da ilk sevgilisi tarafından galebe çalınmış, duyguları örselenmiş, ilişki dengesi bozulmuş erkektir. "sevgi" ne demektir tam olarak bilmeyen bir insandır. annesi, onun hayatında tanıdığı ilk kadın, bu erkeğe kötü muamele etmiş; ya da bu erkek annesiz büyümüştür. ikinci ihtimal ise ergenlik yıllarından gençlik yıllarına uzanırken "aşk" olarak kodladığı o duygunun aslında ezik bir ego savaşı olmasıdır. ilk kadınlarından biri tarafından eziyet gören erkeğin dengesi büyük bir ihtimal bozulur. işte bu adam artık standart ilişki kuramaz.
bu kadınlar ise varoluş gerçekleri olan "yarışmacı" ve "kıyaslamacı" doğaları gereği macera arayan kadınlar. ilk bakışta bu bozuk dengeli erkekleri ayırt edip onlara yeni bir nizam verebilmek için gençosman'lık yapmaya yeltenir. kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi bundan mütevellidir. aslında bu kadının amacı erkeği alıp onarmak, rüşdünü ispat etmek ve hemcinslerine üstünlük hissetmektir. "burnunu ben sürterim" ya da "bana gelene kadar çok çapkınmış" cümleleri duygularının yanlış birer ifadesi. erkeğe baktığında aslında hiç çözemeyeceği sorunları görüp bunlara iştahı kabarır. elinde tornavida, yankeski, kargaburun dolaşır gibi gözü hep piç erkekleri arar.
işte dostlarım, efendi-piç tartışmasının özü budur. aşk denen nesnenin her şeye gücü yetmez. bu yanılgıya düşe düşe o kadar çoğaldık ki, artık etraftaki erkeklerin çoğu bozuk, kadınların çoğu tamirci.
