aynı şekilde, insan vucudunda ağrıyan sızlayan yerlere vurma isteği de vardır. aslında bunun, doğu felsefeleri ve çakralar bakımından bir açıklaması da yapılmıştır. efendim ağrıyan yerlere vurulduğunda oradaki çakralara bioenerji verilmekte imiş.
bilimsel olarak hiçbir anlam taşımayan ama pratikte çok etkili bir silahtır.
bazı materyaller için uygulama tenikleri şöyle sıralanabilir;
- görüntüsü bozuk televizyona yandan önce hafif darbelerle ve gittikçe sertleştirerek devam edilir.
- hırlayan bilgisayar kasasına üst kısımdan yavaşça tıklayarak.
- çalışmayan cd rom kapağının ön kısmına soğuk havada kulağa arkadan vururmuş gibi.vs vs...
(bkz: herşeye çekiçle girişmek)
neresine vurulacağı biliniyorsa gayet yerinde bir davranıştır. belli bir yaş üstü yurdum insanı bu refleksi jetonu geri vermemekte direnen ankesörlü telefonlar sayesinde edinmiştir.
Cihaza ruh verme, cihazı kişiselleştirme halidir. içinde böyle bir dürtü beliren kişi, cihazın kendisine ibnelik yaptığını düşünmektedir. Sanki cihaz, sahibine uyuz olduğundan çalışmaz. Kişi bu durumda "nasıl çalışmazsın a.k aleti" diyerek girişir. cihazlar bu etkiye, kırılıp dökülerek cevap verirler. Tabi bazılarının elektrik çarparak tepki verdiği de görülmüştür.
bu içgüdü bizlere türk filmlerinde araba çarpınca gözleri görmeye başlayan oyuncuları gördüğümüzde geçmiştir. haliyle kişi bir umut alete vurduğunda düzeleceğini geçirir içinden.