önce iki avuç fondöteni spatula yardımı ile karıştırırız. harcımız kıvamına ulaşınca şlap bi yanağa, şlap diğer yanağa atarız ve yine spatula ile sıva işini bitiririz. hemen akabinde yüz dikkatli bi şekilde pudra dolu kovaya batırılır. inşaatın, pardon yüzün kabası bittikten sonra ince çalışmalara başlanabilir. gözler ve dudaklar ortaya çıkarılır. **
doğal güzelliklerini kozmetik ürünleriyle baltalayan bayanlardır. gerçekten makyajsız halleri çok daha güzeldir. yüzlerini bronzlaştırmak için sürülen fondötenin üzerine bir de allık sürerler ki gerçekten göz zevkiniz bozulur. hiç mi ayanaya bakmadan makyaj yaptı sorusunu aklınıza getirir.
gençliğinin ona bahşettiği o güzelliği ve doğallığı bir kenara atıp kozmetik ürünlere bulanan kızdır. halbuki aynı kız şunu da bilmelidir; her şeyin fazlasının zarar olduğu genellemesi bu konuya deyim yerindeyse cuk oturmaktadır. fazla makyaj bir zaman sonra ilgili şahsı bildiğin palyaço kıvamına döndürebilmektedir. nereden mi biliyorum ? inanın bu mevzuda muazzam örnekler mevcut.
(bkz: bulent ersoy un panda makyaji)
(bkz: ruyada bulent ersoy u gormek)
(bkz: korkuyorum anne)
una bulanmış balık gibidir. kızı görebilmek içn magmaya kadar inmek gerekebilir. üst tabakanın sıvasını alınca, tanıştığınız kişinin, yeni biri imajı vermesi durumudur.