avrupanın en güzel, en gezilesi ve en sevilesi ülkelerindendir. atalarımız keşke buraları elinde tutabilseymişdir.
özellikle mostar ve saraybosna müthiştir.
polisi çok lakayıt ve ciddiyetsizdir. hırvatistan'dan bosna'ya ayda 2-3 kere geçerim. bugün geçerken, 15 dakika beklettiler. nedeni de belirsiz. çıkarken, pasaporta bile bakmadılar. bir geçtiğimde suratıma bile bakmıyorlar, öteki sefer 15 dakika tutuyorlar. ciddiyetsizlik! ayrıca, polisin rüşvet aldığına da bizzat şahit olmuşumdur. sırıta sırıta hem de.
batililarca, müslüman slavlar olarak bilinen toplulugun yasadigi ülke. müslüman bosnaklar gercekten güzel insanlardir, türklere ve türkiye ye sevgileri, osmanliya duyduklari saygi ve hayranlik beni benden almistir. en az bir azerbaycan kadar türkiye ye yakin ve sempatik ülkedir. ayrica bati, osmanli ve türkiye den, bu güzel insanlari sirplara kirdirarak bir nevi intikam almistir.
içimde bir ukteydi doldu.gittim gördüm gezdim çokça duygulandım, fazlasıyla beğendim.
kendisi güzel, insanları güzel ülke.
her tarafta akan sular bizim alışık olduğumuzun dışında zümrüt yeşili renginde.insanlarının gözleri de zaten bu renk.
başkent sarajevo bildiğin bursa.her şeyi aynı.
inegöl köfteye şekil olarak benzeyen ama tadı farklı bir yemekleri var:cevapi.tabi bir de ünlü boşnak böreği.
boşnak usulüyle türk kahvesi var.her kişiye teker teker cezvesinin içinde, sapsız bir kahve fincanı ve yanında lokumuyla beraber.
çok güzellikleri var ama aynı zamanda bir o kadar da hüzün barındırıyor içinde.zaten ülkenin hangi şehrine giderseniz gidin savaşın izlerini görmek mümkün.her yerde üzerinde bomba ve şarapnel izlerinin olduğu binalar, yıkık minareler, sayısız şehidin yattığı şehitlikler...
1995'te paris'te yapilan dayton anlasmasi sonrasi kantonlara bolunen ve hala kendi icinde butunlugunu sagyalamamis olan ulke.
ornegin bosnalilarin yasadigi kantonlarin cevresi sirp kantonlari ile cevrili oldugundan ulkenin esas sahibi olan bosnalilar "kuzey-guney,dogu-bati" hangi yone giderlerse gitsinler sirp kantonlarindan gecmek zorundalar.yani yapilan antlasma yillarca orda katliam yapan sirplarin "basarisini" taclandirmaktan baska hicbirseye yaramamistir.
sirplarda bunun farkinda olacaklarki artik yavas yavas bagimsizliktan bahsetmeye basladilar.hirvatistan ise sirplarin bagimsizligi gundeme getirmesini savas sebebi olarak gordugunu her firsatta dile getiriyor.
bu gidisle balkanlarda yeni bir savasin patlak vermesi muhtemel.
ne zaman bosna lafı geçse bir sırp devlet adam(!)ının topraklarımızda bir müslüman piçinin doğmasına izin vermeyeceğiz lafı aklıma gelir.tüm din savaşını bir kenara koyarsak aynı etnik kökene,dile sahip insanların birbirlerinden bu kadar nefret edebilmeleri hangi mantığa sığar?
futbol tarihlerinin en önemli maçında bugün portekiz illerinde ter dökecek takım. rakibin en önemli kozu yok. beraberlik ya da tek farklı mağlubiyetle dönerlerse -ki dönebilecek görünüyorlar- rövanşta işi bağlayabilirler.
bu ülkenin bilinenin aksine akdeniz'de * 26 km'lik kıyıya sahip olması nazilerin değil osmanlı'nın lütfudur. çünkü, 1699'da karlofça anlaşması'yla venedik'in koruyuculuğuna bırakılan dubrovnik'in venedik için bosna eyaleti'ne saldırı üssü olmasını ve dubrovnik'in osmanlı'yla ticari ilişkini kesmesini engellemek için osmanlı tarafından çevrelenmesini kabul etmesiyle; bosna sınırında kıyıya uzanan bir şeridi osmanlı'ya bırakması sayesindedir. 2. dünya savaşı'nda ülkeyi işgal eden hırvatların katliamına maruz kalmıştır.
Müslüman oldukları için avrupa ortasında acı çeken boşnakların memleketidir.
Oysa ki onları katleden Sırplarla Aynı milletin çocuklarıdırlar. zaten birebir bir sırpla veya da boşnakla ilişkiye girdiğiniz zaman da farklı milletin çocukları olmadığını ikisinin de avrupadaki en cana yakın kafa dengi toplumun çocukları olduğunu görürsünüz.
osmanlı mirası bir memlekettir. buram buram osmanlı ve tarih kokar.
gördüğümüz kadarıyla da köyleri aynı bizim karadeniz köylerine benzer. kim bilir bir gün belki yine eski komşular yan yana gelir. hasret giderir. eski günleri yad eder.
bosna yalnızdır. bosna mazlumdur. bosna ata yadigarıdır.
henüz toprağını hiç koklayamadığım cennet vatanım. boşnağım ama ne vatana gitmişliğim var ne de birkaç cümleden fazla dilini bilmişliğim... görmediğim halde özlediğim yerdir bosna... ve tabii ki giden kuzenlerimden masal şeklinde dinlediğim uzak vatan... adını bilmediğim yüzünü görmediğim kuzenlerimin bulunduğu sarajevo şehrinin başkentlik yaptığı ülke...
yazarın içinde bir ses: bosna zavallı değildir. ona yaş dolu gözlerle bakmayınız. karanlık avrupa diplomasisinin önünde hiç batmamış bir güneştir bosna.
Sebrenice njezna lubavi
Srebrenica hassas aşkım
Suze majke ne zaboravi
Annenin gözyaşlarını unutma
To ne place ona sto je dusa boli
O canı yandığı için ağlamıyor
Vec sto svoga sina ceka
Oğlunu beklediği için
Vec sto svoga sina voli
Oğlunu sevdiği için
Sve planine i sve rjeke
Bütün dağlar ve nehirler
Sat su nama pre daleke
Şimdi bize çok uzak
Jedna majka i deset Fatiha
Bir anne on Fatiha
Srebrenice ti sto ljecis sat
Srebrenica sen merhemisin
Kad izece sjajni mjesec mlad
Doğan parlak ayın
Sakrih suze svoje sto liju ko kise
Yağmur gibi akan gözyaşlarını sakla
Zbog sinova kojih nema
Artık olmayan oğullarına döktüğün
Kojih nema vise
Artık olmayan