burada söz konusu olan ne dededir ne borçtur...
alelade bir adaletsizlik ve milletin balık hafızalı olmasından kaynaklanan bir sorundur bu. bu da diğerleri gibi çabucak unutulup gidecektir.
elbetteki alacaklı tarafın da hakkı korunmalıdır. devlet vatandaşının her türlü hakkını koruyamayacaksa neden devlettir?
ama buradaki bariz eşitsizlik şudur ki trilyonlar götüren erbakan, yaşlı olduğundan dolayı özel af kapsamında cezasının infazını evinde tamamlıyorken bu dedenin neden bundan yararlanamadığıdır.
işin ekonomik boyutuna gelince,
dede basit bir tüccardır, ayçiçeği alıp satmaktadır, borç miktarı sadece 6600 tl dir. yani düşünün ki vatandaş 6600 tl yi dahi ödeyemiyor bu durumda.
hamd olsun değil mi?
hamd olsun ama erbakan'a hamd oluyorsa bu dedeye de hamd olsun please...
sıradan bir dede. asıl sıradan olmayan milletin borcunun nedeninin recep tayyip erdoğan olarak görülmesi. o borçların içinde senin benim param var. senin borcunun içinde de onun parası var. zaman içinde herkesin borcu olabilir ama önemli olan bunu ödemektir. ödeyemesen de çamur atmamaktır.
ülkemiz için bir yüz kızartıcı olay daha...
6.600 lira tutarındaki senedini ödeyemeyen 80 yaşındaki dede, daha geçen günlerde yaşanan dershane borcundan dolayı intihar eden gencin annesi gibi taahhütname imzalatılarak cezaevine gönderildi...
şimdi sorarım size;
bu mudur kıskanılan türkiye?
vatandaş aç aç... borcunu ödeyemiyor, bu bir sosyal felakettir.
hala hamd olsun demek nasıl bir yüz, nasıl bir meşreptir...
21. yüzyılda ekonomik suçtan dolayı, üstelik bunu avrupa'ya kaldırdık deyip de insanları cezaevine koymak nasıl bir yöneticiliktir?
