sürekli sert bakan yüzünün arkasında soru sorma tercihinin yorgunluğu ağır basardı aslında. sürekli sorgulardı, düzeni, insanı, cinselliği, akla gelebilecek hemen herşeyi. lafını söylemekten dolayı çekinmezdi, bunu yazma geleneğine de taşımış, kitlelerin dikkatini çekmiştir.
başyapıtının sinemadaki uyarlamasını izlerken ayağa kalkıp ' hayır! böyle değildi! ' diye bağırdığı ve bir anda kalp krizi geçirdiği rivayet edilir. çağının ötesinde olmanın sorumluluklarını kavramış, bununla baş ederken hayatını kaybetmişti.
"mezarlarınıza tüküreceğim" romanından uyarlanan kendi filmini izlerken cinéma marbeufte kalp krizi geçirip hayata veda eden, cini ve gauloise sigarasını çok seven müzisyen ve yazar. bugün doğmuştur.
"sadece iki şey vardır; güzel kızlarla aşk, her şekilde aşk; bir de new orleans veya duke ellington'ın müziği. geri kalan her şey gitmeli, çünkü geri kalan her şey çirkindir..." diyen yüce insan.
mezarlarınıza tüküreceğim ile insanın beynini, midesini, ruhunu bulandıran yazar.
çocuk pornografisi, cinsel şiddet, bitmeyen ve çarpıcı seks diyalogları arasında belki de asıl vurgulamak istediği ırkçılık eriyip gitmiş.
iyi yazar olmanın kıstası unutulmayacak roman yazmaksa, iyi yazar.
--spoiler--
Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,
bir mektup yazıyorum size,
bilmem vaktiniz var mı
okumaya bu mektubu.
Az önce verdiler elime
askerlik kâğıtlarımı,
savaşa çağırıyorlar beni,
diyorlar yola çık en geç çarşamba akşamı.
Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,
dövüşmeye hiç istek yok içimde,
insancıkları öldürmeye gelmedim ben,
gelmedim ben bu yeryüzüne.
Sizi kandırmak değil niyetim,
ama söylemeden de edemem,
savaş ahmakların işi,
hem insanlar ondan hanidir bıktı.
Doğduğum günden bu yana
ölen çok babalar gördüm,
gidip dönmeyen kardeşler gördüm,
çocuklar gördüm iki gözü iki çeşme.
Ya analar ne çekti, ya analar,
bir yanda işi tıkırında bir avuç insan
bolluk içinde rahat yaşar,
bir yanda ölüm, çamur, kan.
insanlar tıkılmış dört duvar içine,
çalınmış neleri var neleri yok,
karıları, eski güzel günleri bütün.
Gün doğar doğmaz yarın
kapatacağım şırak diye kapımı
ölmüş yılların suratına,
alıp başımı yollara düşeceğim.
Aşacağım karaları, denizleri,
ne Avrupa'sı kalacak, ne Amerika'sı, ne Asya'sı,
dilene dilene hayatımı
şunu diyeceğim insanlara:
Üstünüzden atın yoksulluğu,
durmayın bakın yaşamaya,
hepimiz kardeşiz, kardeşiz, kardeş,
ey insanlar, ey insanlar, ey.
illâki kan dökmek mi gerek,
gidin dökün kendi kanınızı,
size söylüyorum bunu da,
efendi misiniz, kodaman mısınız ne.
Adam korsunuz arkama belki de,
unutmayın jandarmalara demeye:
üzerimde ne bıçak var, ne tabanca
korkmadan ateş etsinler bana,
korkmadan ateş etsinler bana.
--spoiler-- *
çok yönlü bir zihindir. kelimeler ve kurgu her an elinde paramparça olabilir ve anlam birden yok olabilir gibi. Ayrıca Kafka'dan sonra, lars von trier'den önce amerika'yı amerika'ya gitmeden anlatandır.
Eğer bir kadını elde etmek, bir kadeh cini ya da bir paket Gauloise sigarasını elde etmek kadar kolay olsaydı ve onun, alkol ve sigara gibi, kirli ve mide bulandırıcı bir odaya tıkılmaya zorlanmaksızın açık havada tadına bakma özgürlüğümüz; alkolizm ve nikotin zehirlenmesi çarçabuk ortadan kalkar ya da en azından makul ölçülere inerdi...
kendinden daha genç bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
evlenmekte sayısız yarar var
sayısız yarar var
can sıkıntısını saymazsan
kendinden daha yaşlı bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
evlenmekte sayısız yarar var
sayısız yarar var
can sıkıntısını saymazsan
sayısız can sıkıntısı var
bir kadınla evlenmenin yararını saymazsan
bir dis gibidir yasam
ne oldugu dusunulmez ilkin
ogutmekle yetinilir
bir de bakarsiniz curumus bir gun
sizlar onemsenir
kaygi ozen bakim
ve tamamen iyilesibilmeniz icin
koparilip alinmasi gerek elinizden yasaminizin.
geceleri dinlendiğinde insanı tam bir çıkmaza sokan ve bazı parçalarında ''işte budur!''dedirten.
kimi zaman tehlikeli sözlere takılıp kaldığınız ve kitaplarını okurken yazar olmanın nasıl bir şey olduğunu size sorgulatan adam.