Fransa'nın güney-batısında bulunan, aquitane bölgesinin başkenti olan, şarapları, mimarisi ve yemekleri ile meşhur bir fransız şehri.
Bordeaux, bizim büyük ama aslında küçük diye tabir edebileceğimiz şehirlerden biri. Şehir özellikle mimari yapısı ile turistlerin ilgisini çekiyor. Gothik tarz mimarisi ve korunan tarihi Yapı, şehri ilgi merkezi yapan en önemli iki etken. Şehrin tam ortasından geçen garonne nehri, kahverengi görünümü ile sizi bir miktar hayal kırıklığına uğratabilir, ancak bu kahverengi görünümün temel sebebi kirlilikten ziyade, dünya üzerinde sayılı gel-git gözlemlenebilen nehirlerinden biri olması sebebiyle nehir dibinden kalkan kum parçalarıdır. Nehrin eski şehir tarafına sıra sıra dizilmiş mimari şaheseri yapılar, görülmeye değerdir. Ayrıca nehir kenarında bulunan place la boursa, mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Yerde bulunan pürüzsüz düz yüzey üzerinde ince bir su tabakası ile oluşturulan ayna, özellikle gece vakti place la boursa nın ışıklandırılmış görüntüsünü yansıtarak müthiş bir görsel şölen sunar. Bunun dışında Quinconces ve Victoria meydanları, Hotel de ville, le lac, Saint michel kilisesi, Saint Catherine caddesi görülmesi gereken yerlerdir.
Bordeaux ve aquitane bölgesi, şarapları ve yemekleri ile de meşhurdur. Özellikle kaz ve ördek ile pekçok mükemmel yemekler yapılmaktadır bu bölgede.
Şehir ulaşım açısından çok rahattır. 3 ana tramvay hattı şehrin hemen hemen her bölgesine sizi zorlanmadan ulaştırır. Tek sorun, bu tramvaylar çok kolay bozulmaktadır. Yani bir hevesle tramvaya bindikten 5 dakika sonra tramvaydan inip bütün yolu yürümek zorunda kalabilirsiniz.
Şehire paristen 3 saatte hızlı trenle ulaşabilirsiniz, gerçi yakın zamanda 3 saatten 2 saate düşecek bu Süre raylardaki yenileme çalışmalarından sonra, bir diğer alternatif ise istanbul dan haftanın her günü olan direk uçuşlar.
Son olarak, Gün gelir bordeaux ya yolunuz düşerse, arcachon ve Saint emilion a uğramayı sakın unutmayın.
