kayserili tüccaerın yahudiye;
-bak şu erciyes'in tepesinde karı görüyor musun?
+evet!
-işte o kar eriyince gel borcunu al!
demesi, fakat o karın hiç erimediğinin bilinmesi gibi...
türkiye'deki esnaf-nihai müşteri ilişkilerindeki veresiye-vermeyesiye paradoksunu göstermek babında etkili bir tümcedir. hani tam aziz nesinlik deriz ya, içerisinde öyle bir ironi barındırır.
genelde şu şekilde vuku bulur:
-(ödeme tarihi 1 sene kadarcık geçmiş)ne üzerime geliyorsun borcumu inkar mı ediyorum!?
+benim çeklerim, senetlerim geri döndükten sonra. sinir stresten ölmüş bitmişken. sen hala üzerine gelmemden bahsediyorsun.
-borcum borç! inkar mı ediyorum. alacaksın, şu işleri bir düzelteyim. hallederiz. (relaxlığa bak, ohaa)
+avukat ve icra işlemlerini başlatıcam...
-borcumu inkar mı ediyorum. (ulen ödememişsin işte zamanında, geri adım atacağına-temin etmeye bakacağına laf salatasına devam)
+avukat...
-inkar...
+icra...
-borcum borç ama sittin sene sonra alacaksın artık.(nejat abiye atıfta bulunarak)
+avukatı arıyorum...(1 yılın yasal faizini hesaplarsam bileşik tarafından altından kalkamazsın)
-borcum cidden borç ama nah alırsın! üzerime kayıtlı bir motosiklet dahi yok!
genelde bu şekilde tınlar vaziyet. bir de verilmiştir veresiyeler. bir umut işletme kesmeyip tam gaz vermeye devam etmiştir. ya bir gün hepsini toptan alırsam.
aslında ödeyecektir, borcu borçtur ama günü meçhuldür.