sanırım bir hayat kurtarması gerekiyordu, ve yüce mevlam borcuyu dün saat gece 1 sularında şu veya bu sebepten yola döktü. üç şeritli bir anayolda sakin sakin ( 80 km ) seyrederken, o an üst yolundan işe gitme amaçlı çalışmış gelen doğan görünümlü şahinin, onun bulunduğu anayola uçacağını bilemezdi.
düşünüyorum da, bilseydi de frene basmazdı sanırım. adam bulunduğu tali yola o kadar hızlı girmiş ki, çıkışında kontrolu kaybetmiş, uça uça bulunduğu anayola giriyor... o ise, o saat, o dakika orda olmayıp, arabasına çarpmasını engellemiş olsa, belki de şu an arabasız kalmış olmayacaktı, ama adam ölecekti. çünkü girdiği anayolda onu durduracak birşey olmayacak ve belki de taklalar atarak karşı şeride, oradan da kimbilir nerelere gidecekti.
ama öyle olmadı. talih borcuyu 18 temmuz 08 saat 1.30 sularında ve saniyeleri içerisinde, orta halli sürüşüyle o adama resmen (!?) fren olsun diye oraya getirmişti.
sonuç mu? yaptığı büyük hatanını farkında bile olmayan bir o.çocuğu yüzünden, belki de ölebilirdim.
kendimiz, bendelerimiz ile ilgili bir kaç şey eklenmeli kanısına varmak zorunda bırakıldığımızdan sözcükleri bir kereliğine kendimiz için düzüyoruz, yanlış anlaşılmışsak affola.
madem iki kalem okunup hakkında bendelerinin, düşüncelere dalıyor insanlar bunun ardından, yazmak mecbur oldu.
baştan en sıcak olayla başlanmalıdır, türk milletinin mükemmelliği ile ilgili yazdığı yazı da, her milletin insanı gibi milletine aşık bir insan olarak bendeleri, onu elbette ki el üstünde tutacaktır. ancak peygamber sünneti unutulmadan; "ey araplar, hiç bir arabın hiç bir arap olmayandan, dini itikatı dışında üstünlüğü yoktur.", yani; imanı güçlü olan insan üstün insandır.
geçelim bir diğer kangrene, allah huzurunda boynumu eğecek olmam milletimi sevdim diye, ancak itikat sınırlarında dolandığı içindir ki bendeleri, faşist olamaz. aksine bu bünye karşıdakini dinler anlar ve ona göre söyler ve yine aşık olduğumuz bir düşüncemize mensup her türk genci, böyle düşüneceği/düşünmek zorunda olduğu için, faşist değildir, olamaz.
aynı zamanda bizi atsızcılarla, nasyonel türkçüler ve ırkçılarla karıştıranlar olmuş, veya bu gruplardan kimileri bizi kendilerine yakın hissetmişler, unutmasınlar ki bizim için türklük ay ise, iman güneştir; tıpkı başbuğun söylediği gibi " türklük ile islam, beden ile ruh gibidir, ikisi birbirinden ayrılamaz".
bunlardan gayri bendeleri, kimseye hakaret etmemiş, fikrini beyan etmesi konusunda saygılı olmuş, devletin caddesine birileri gibi benim dememiş, yarısıyla paylaşmıştır.
unutmayınız insan dediği sözlerinden anlaşılır, köpek eniği gözlerinden.
kimseyi üzdüysek affola, dilin kemiği yok. bu yazıdan sonra da hala terbiye sınırları zorlanırsa, önyargı zırhımızı bıraktığımız yerden alır, kuşanmasını biliriz.
akşam misafirliğe gittik, çok saçma sohbetlerin içinde herkesin birbirine 'siz naslısınız , teşekkür ederim siz nasılsınız, iyiyim çok şükür, sen nasılsın yavrucum diyen teyzelerin filan olduğu, en kibar halimle gülümser vaziyette benim de onlara eşlik ettiğim, tedirgin bir akşamdı. gözlerimi yerden kaldıramıyordum. karşılklı oturmuş bissürü insan herkes birbirine iyi olduğu yalanını söylüyor. bir yandan da birbirlerini süzüyorlar. hep samimiyetsiz bulmuşumdur bu konuşmaları. zaten becermem de.
neyse böyle sıkıcı ve gergin, koca teyzelerin, koca amcaların, nenelerin arasında kıpırdayamaz ve ellerim kucağmda kavuşmuş vaziyette otururken, televizyona bakmamla birden gözlerim faltaşı gibi açıldı. trt'lerin birinde eski futbol maçları -bi tek bunun nostaljisi kalmamıştı- veriliyormuş. ekranda kocaman bir kafa, yürüyor morali bozuk, oyundan mı çıkıyor? ne alaka nereye yürüyor, kamera neden bu adamı çekiyor anlayamıyorum o an. görüntü 80lerden kalma gibi, altında kocaman bir yazı
''serginho'' !!
aman allahım inanamıyorum, bir anlık kafamı tvye çeviriyorum ve gördüğüm şey karşısında, yanımda sevincimi paylaşacak kimse yok! heyhat şaşkınlığımı bile belli edemiyorum. ve ben bugüne kadar sana hep öğretmenlerinden birinin benzettiği bu adamın adıyla hitap etmişim,farkında değilim, bir futbolcu olduğunu söylemiştin ama kim olduğunu bilmiyorum, bugüne kadar merak etmemişim. o an o adamla ve o yazıyla karşı karşıya kalıyorum. salondaki uğultular devam ediyor, duymuyorum artık. ağzım açık bakakalıyorum. nasıl bir rastlantıdır, evde ölsem o kanalı açıp da fi tarihinin maçını izlemem, misafirliğe gitmem, tvde saçma bir maç, kocaman şortlu bıyıklı adamlar, soluk yeşil bir saha, karşısında otursam yine izlemem, demek gün bugünmüş, serginho denen bu insanı görmek bugüne kısmetmiş serginyo!
neden bu takım, neden başkası değil de bu adam diye kendi kendime salakça anlamlandırmaya çlışıyorum televizyondaki bu an'ı.
neden aklıma gelmemiş daha önce internetten bulup bakmak? hemen açıyorum, googlea bakıyorum.
biraz dudak büküyorum.. bu mu? benzemiyor gibi, ama gözlerdeki muzip bakış aynı,
çocukken belki de benziyordun,
...
korktum kızmışsındır,dündü geçti, unutmadım ama, valla unutmadım, şaşkınlıktan nice senelere diyesim geliyor, gülümsüyorum, kör bir adamla tokalaşmak için elimi uzatmıştım bir keresinde sevinçle, ama elimi sıkmıyor yüzüme öylece bakıyordu, şimdi bu an, o an yaşadığım şaşkın kalakalma ifadesini takınıyorum. ömrüm oldukça her sene bugün bu sayfaya geleceğim serginyo.
kendi kendime bir sözüm vardı buraya yazmayacaktm bir daha. ancak beni utandıran sevgili yazar arkadaşlarıma tek tek teşekkür etmenin yanı sıra birde böyle teşekkür etmek istedim.
bu gün güzel ve mutlu başlamadı benim için, çeşitli sebeplerden ötürü... bunlara girmek anlamsız. ancak öncelikle supertavuk'a bana verdiği değer, akıl için teşekkür ederim. o hiç ağlamasın.
ondan öte belki kibarlıktan, belki iki kelam sohbetten, bana göre evrilmemiş sözlerimden ötürü doğum günümü kutlayan siz arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.
aynı zamanda beni belki bir çevre felaketi, bir doğa ucubesi olarak da görseler, bu zamana kadar kimilerini üzmüş de olsam (istemeden, belki gaza gelerek) tüm sözlük yazarlarına da teşekkür ederim. aynı zamanda kimilerinden bu yolla özür de dilerim.
bana tahammül ettikleri ve hala adresimi sorup sopalamadıkları için.*
moderasyona bişi yok *.
ilkokuldaki din kültürü ve ahlak dersi öğretmenimin yazılı korkusuyla öğrettiği fatihayı bilen ama tanrı inancına sahip olmadığım için okumayı reddeden bir insanım. yazılarından gördüğüm kadarı ile farklı dünya görüşlerine de sahibiz, oldukça hem de. ama herşeyden önce insanız biz, yaptığımız herşey birbirimiz için en nihayetinde.
ölümü beni derinden üzdü; eğer kendisinin ve onu çok seven ve saygı duyan arkadaşlarının da rızası olursa ben kendi fatihamı okumak istiyorum onun için :
özüne karıştığın ve belki de bir çiçek olarak biteceğin doğanın içinde; tam yanı başında bir gün bir çiçek olarak bitmek istiyorum.
ne yaptın sen neler yaptın bize. hani beraber savaşacaktık hani birlikte gelecektik üstesinden herşeyin. ben sana güzel kızlar ayarlayacaktım. mutlu olacaktın bu ölümde nerden çıktı. neden bukadar erken gittin. beni yanlız bıraktın. kızgınım sana affetmeyeceğim seni...
gitmeseydin güzel olacaktı ama bu kadarmış yaşayacaklarımız seninle. bundan sonra sensiz devam ediyoruz ne kadar kötü olsa da. ben alışkınım daha önce de arkadaşlarımı kaybettim ama senin acınla anladım ki her yenisi daha da çok yakıyormuş insanın kalbini. bana satranç sözün var unutma serhat...