--spoiler--
borumuz hakkında bir süre önce yazdığım bir yazı
--spoiler--
Mutlaka size de maille gelmiştir. Ülkemizde şu kadar borumuz var ama bor madenlerimiz elden gidiyor diye. işte size bu konu ile ilgili yaptığım bir araştırma..
Araştırmama göre Türkiye'de dünya borunun baya çoku var, ama borumuza sahip çıkmıyoruz. Ama uzmanlar diyor ki "Borumuz bu kadar değil, daha keşfedilmemiş çok borumuz var."
ABD'de yapılan bir araştırmada borumuzun çocuk mamasından ataça, roket yakıtından buzdolabına, tuvalet kağıdından tekerlek sibobuna kadar onbinlerce farklı kullanım alanı olduğu ortaya çıktı. Borumuzun bu kadar çok işlevi olmasına şaşıran Amerikalı bilimadamalrı isviçreli bilimadamlarına danışınca, ortaya daha da ilginç bir sonuç çıktı. Dünyada bizim borumuz kadar kaliteli (18-22cm arasında parçacıklı) madenelr başka ülkelerde bulunmamakta. Örneğin Nijerya'da borun uzunluğu 13cm, Japonya'da ise 8cm. Yüksekova Üniversitesi Maden Fakültesi bu konuda yayınladığı bir makalede "Big in Japan" kalıbının kökünün bu olgu olduğunu iddia etti.
Ayrıca Ege Bölgesi'nde yapılan araştırmalar sonucunda toprağın sadece 30cm altında bile borumuz bulunduğu, ABD'de bu rakamın 300-400m arasında değiştiği tespit edildi. Madencilik açısından da bizim borumuzu topraktan kaldırmanın ABD borunu topraktan kaldırmaktan 50 ila 100 kat daha kolay olduğu gösterildi.
Peki borumuzun kıymetini neden bilemiyoruz? Açıkçası bu konuda bir çok teori var. Yapay bir element olduğu için doğada bulunmadığı halde Türkiye'de 127.000 ton rezervi olan neptünyum için geçerli olan yanıt burada da karşımıza çıkıyor: Çokuluslu şirketler ve oynadıkları oyunlar.
Yapılan arşiv taramalarında, 20 ila 24cm arası uzunluk, 5-7cm arası çapa sahip borumuzun 17. yüzyıldan itibaren evlerde kulalnıldığı tespit edildi. Kullanım amacı tam olarak anlaşılamayan bordan yontulmuş aletlere de rastlandı. Ancak 1950 sonrasında borumuzun kullanıldığına ilişkin hiçbir belge bulunamadı.
Dünyada bormuzu pazarlayabilecek iki büyük şirket bulunmakta. Ancak bu şirketler Kazakistan'la anlaşma yaptıkları için borumuza el sürmeye bile korkmaktalar. Anlaşmaya bu şirketlerin borumuza dokunmamaları için madde koyan Kazak yetkililerin borumuzun boyut, işlev, performans ve kalitesiyle başa çıkamayacakları için önceden sinsi planlar kurdukları kulislerde dolaşmakta.
Peki borumuzu neden biz kullanmıyoruz? işte bunun sebebi hala tam olarak açık değil. Şemdinli Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün bir araştırmasına göre yapılacak 10 ile 15 milyon dolar arasında bir yatırımla kurulacak tesislerde borumuzu işeyebilir; evlerde, okullarda, işyerlerinde, hatta sokaklarda kullanılacak şekle getirebiliriz. Tek gereken girişimcilik ve borumuza karşı önyargılarımızın silinmesi.
rezervlerinin %70'i topraklarımızda bulunan 1852 yılından beri ingiltere, almanya ve amerika tarafından kullanılan ve türkiye'ye sadece %7'sinin bırakıldığı, gelirinin triyonlara vurduğu ve çıkarıldığı takdirde imf'ye olan tüm borçlar ödendikten sonra bir milyon dolarda artan, şu an u.s borax firması tarafından sanayi, ilaç yapımı ve teknolojide kullanılan madenlerimiz.
işlenildiği taktirde para eden bir madendir*, en çok rezerve sahip ilimiz olan eskişehir de bile neredeyse işlenilmeden yurt dışına satılmaktadır, gidip gördüm anlatıyorum. efendim bor madeni aklınıza gelen hemen hemen her şey de kullanılır, parlak gözüken ne var sa içinde bor madeni vardır ama asıl önemli olan konu bu değildir. borla çalışan araba konusunda yüzden fazla patentli çalışma vardır ve asıl değeri de yakıt olarak kullanıldığında anlaşılacaktır. bir düşünün bakalım petrolün elli yıllık bir geleceği kaldığı biliniyor peki o bitince ne olacak? biraz daha kafa yorun bakalım, ırak taki petrolü kim kullanıyor, iran daki petrolde ve doğalgazda kimin gözü var? afganistandan geçecek doğalgaz hattını kim yönetiyor? ne tesadüf değil mi? peki etibank ın özelleştirilmesinde kim ön plana çıkıyor? lütfen gözünüzü açın, bu işin okulunu okuyan biri olarak söylüyorum, adamların ilk hedefi halka bu madenleri değersiz hatta zarar veren bir kuruluş olarak göstererek kuruluşların arkasındaki desteği almaktır. bergama daki altın madeninde bunu çok iyi başardılar, oradaki gerçekleri bilmeyenler varsa buyursun anlatayım, aklınız hayaliniz durur.
insanın kendine yakışanı giymesidir. şöyle ki; ülkemiz bor minarellerini işlese, kişi başına düşen milli gelir artsa, hepimiz kendimize yakışanı giymez miyiz? dolayısı ile bor insanın kendine yakışanı giymesidir.
sanildiginin aksine türkiye'yi kurtarma ihtimali olmayan magden.söyle ki; zaten çikarildigi takdirde (az olan sey degerli olur) felsefesiyle de rahatca anlasilacagi gibi bugünkü parasal degerini yitirecektir ayrica bu magden tek basina kullanilamaz, birlikte islendigi maddelerde türkiye'de yoktur.haliyle ya yardimci maddeler disaridan gelerek islenecektir ki bu parasal açidan ek yük getirir ya da islenmeden disariya satilacaktir.borun tencere tava sanayiinde ve uzay teknolojilerinde kullanildigi düsünülünce tava üretimi hariç kullanildigi sanayi dali türkiye'de olmamasi sebebiyle ham olarak disari satilmasi kuvvetle muhtemeldir.bu durumda findik gibi bugün bordan daha degerli olan "maden"imizi abd'nin belirledigi bir fiyatla satiyorsak boru da kesinlikle onlarin belirledigi bir fiyatla satmak zorunda kaliriz, bütün bu gerçekler her ne kadar karamsar olsa da kahve muhabbetlerinde sikça geçen su bor olayi palavradan ötede birsey degildir.