Erdoğan: Türkiye, bizim kontrolümüzde, TSK da benim kontrolümde. Kimi istersem onu paşa, Genelkurmay Başkanı yaparım. Biz ABD ile anlaştık, Iraka da irana da Suriyeye de birlikte operasyon düzenleyeceğiz. BOPta ABD bizi de ortak olarak görüyor. Sayın Paşa, Türkiye artık TSKnın elinde değil.
Büyükanıt: Bu görüşmeyi Sayın Genelkurmay Başkanıma rapor etmek zorundayım. Sizler, gerçek Müslüman olamazsınız, sizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamazsınız? Bu haliniz apaçık bir ihanet.
ihanetiniz cezasız kalmayacaktır. Bu millet sahte dincilerden, sahte Atatürkçülerden, sahte milliyetçilerden, sahte demokratlardan çok çekti ama eninde sonunda hepsini cezalandırdı.
Erdoğan: Hiçbir şeye gücünüz yetmeyecek. Türkiye başka ellere geçti ve geçiyor. Her yere hâkimiz, Size tavsiyem, siz de bize katılınız.
Büyükanıt: Sayın Başbakan... Sizler gibi ihanet içinde olamam...
Erdoğan: Beni yanlış anladınız. (Ayakta Paşa nın çıkmasını engellemeye çalışırken)... Biz Şemdinli olayında Savcıyı cezalandıracağız. Bazı cemaatler, TSKnın aleyhinde olabilir. Olayı onların uzantıları araştırdı.
Büyükanıt: Bu tavırlar ve yalakalıklar bir Başbakana yakışmıyor. Bu iğrenç ortamdan çıkıyorum, toplantı bitmiştir.
Yanlış yaptık;
Bu diyalogların ardından metinde parantez içinde şunlar yazıyor: RTE, bir takım telefon konuşmaları yapar. Çok sinirlidir. Birini bul, Paşayı teskin etsin arkadaş, çok büyük yanlış yaptık. Kim dediyse Yaşar Büyükanıt her türlü teklife açık diye bizi yanılttı, onu bana bulun, ismini verin; emirleri ve azarları birbirini kovaladı)