ravel'in en güzel eserlerinden biri. Yapıtta aynı notalar sürekli bir döngü içerisindedir ama her döngüde yeni bir enstrüman müziğe dahil olur. Bu da ayrı bir tat verir. Bu yüzden eser, bir insan hayatına da benzetilebilir, bir yandan sürekli monotonluk ama bir yandan da hep yeni bir heyecan olması. Bitiriş kısmında da tüm enstrümanlar müziğe dahil olur ve sert bir biçimde eser son bulur.
hayat gibidir. yavaşça başlar. önce emekler. sürekli bir beden değişimi sürekli bir büyüme geçirir. ama arkada hep aynı ritim vardır. aynı monoton ritim. yavaşça coşar. yavaş yavaş... bazen hüzünlendirir. bazen korkutur. insanı gerer. ama aynı monoton ritim hep oradadır. o trampet sesi hep arkadadır. sonra farkedersiniz aslında güzel bir ritim. hep aynı şeyler olmasına rağmen güzel. gittikçe coşar. dünyanın en önemli şeyine yani bilgiye sahip insan gibi büyür büyür ve çoğalır. sonu ise çok acıdır. her şey bitmiş, ritim durmuştur ama bu zamanda bir an kadar çabuk olur. ne olduğuna farkına varamadan, "ben hazır değildim" nidaları altında sona erer. sorarım, hayat da böyle değil midir?
magic piano adlı anroid uygulamada free songs bölümünde denk gelmiştim. hesabımda var hala. arada girip çalıyorum. belli bir smule karşılığı alıp calabilirsiniz. uygulamanın reklamını da yaptık ama olsun.
Maurice Ravel'in, bir kokteylde gördüğü ve anında aşık olduğu* kadından sonra, eve giderek bestelediği eser. Eserin kendisinde bir dokunulmazlık, giderek artan frekansta bir erişilmezlik zaten var, ki bu da sanırım o kadının erişilmezliğini sembolize ediyor. Bu arada eğer bununla ilgili bir film çekecek olsaydım, kesinlikle başrol için ilk teklifi Lana Del Rey'e götürürdüm; zira erişilmezlik mefhumunun vücut bulmuş ve sonra da tanrılaşmış hâli oradaki*.
kaydırık skoda arabasını kurtaramayan ses slstemine verilen ad. muzik sistemi bolero da olsa skoda yine skoda. alanlar satarken müşteri çıkmayınca bol bol arabesk dinlerler artık.
ravel'in arabistan çöllerindeki develerin adımlarından esinlerek yazdığı rivayet edilir. aynı zamanda orlanda bloom'un türkiye'de oynadığı dondurma reklamındaki fonda solo piyano olarak yer alır.
Sarabande'yi bir filmin son ve vurucu sahnesine koyabilirsiniz, adagio for strings'i ise olum sahnesine, bach'in air'i bir sureci anlatan sahneye harika gider, albinoni'nin adagio'su acikli bir sahne icin cennetten indirlmistir, ama bolero oyle degildir. Onu nereye koyarsaniz koyun, dinlerken hangi aninizi akliniza getirirseniz getirin uyacaktir. Zira bolero hayatin kendisidir.
rusya'da bir çeşit dans yarışması. yarışmanın başında belirlenen çiftler her hafta farklı bir dans programıyla yarışıyor. erkekler eski buz patencisi kızlar eski balerin. ortaya gerçekten güzel işler çıkıyor. dansa azıcık ilgisi olanların bir izlemesini tavsiye ederim.
"kapatmak için açmak"
"açtım ama kapattım"
Tipi paradokslara yelken açmış bir tekstil ürünüdür.
Bir ara çok populerdi. Strapless, kısa kollu vs giyip üstüne bu bolero dediğimiz kısa çeketleri geçirip resmen görüntü kirliliği yaratma amacında birleşmişti tüm kadınlar.
Allah'a şükür artık pek görmüyoruz.
Not: Ya açılmayı seçin, ya da kapanmayı. Arada kalmak iyi değildir.