bilmem kaç kat fondoten çekilmiş suratlarında gözleri vampir gibi parlayan kızlardır. duygulanıp ağlayanı, oynarken terleyeni falan hepten alien olup çıkar bunların.
öz ablanızı, teyze kızınızı tanıyamazsınız. zira penguenler gibi hepsi birbirine benzemiştir.
genelde saçlarını lüle lüle veya topuz yaptıran kızlardır. tuvalet giyenleri çoktur ve arkadaşlarıyla kikirdeyip pistte göbek atarlar. düğünü sahiplenerek masa masa gezip, o lüleli saçlar düzleşene kadar kafalarını yıkamazlar.
1.66 boylarında iri göğüslü olanları 8-9 santim topuklu ayakkalbı, gögüsleri bomba gibi gösteren bel korsesi ve makyajla taş gibi olurlar.
ama ertesi gün annenize yardım için pazara gidip de anasıyla karşılaşınca ayağında terlik, dobi bir göbek, bakımsız bir suratla görünce mahalle karısı olduğu fark edersiniz.
cinsel çekiciliği olan her kız, sadece abazanların değil evli erkeklerin bile dikkatini çeker. hatta ortamdaki bilimum kadınların da dikkatini çeker. normaldir efenim.
cinsel çekiciliği 1,66 boy , iri göğüs , göğüsleri bomba gibi gösteren bel korsesi olarak algılayanların ; artık bu abazandır , evlidir , hatundur ; çekici bulacağı kızdır.
bunyede, wedding crashers filmi kahramanlarının yaptıklarını arzulatan kadınlardır. ancak daha sonra orası amerika, burası turkiye zor be abi diyip vazgecersiniz bu dusuncenizden.
daha çok mahalle aralarında gözlemlenen bu durumda, anneleri ile düğüne giden ev kızlarının evdeki tüm makyaj malzemelerini hayatlarında en önemli olan sosyal aktivite için fora etmesidir.
gazete ile külah yapılmış, çay bardağı ile içine çekirdek alındıktan sonra, çekirdekleri ruja boyama aktivitesidir aynı zamanda.
görüklede yaşayanlar varsa yazları burda olan düğünlere belki şahit olmuşlardır. bu kızlardan o düğünlerde fazlasıyla bulunmaktadır. zaten düğün amacı biri evleniyor yada çocuk sünnet oluyor değildir. onlar formaliteden sadece isimdir. düğün sahipleri bu düğünleri yapmak için genelde ellerinde bulunan ev ya da arsaları satarlar. sonra paranın yarısı kızların kıyafet düğün masrafına diğer yarısıda erkeklerin içki masrafına gider. düğüne gidenlerin amacı zaten ortada oynayan kızları dikizlemektir. nasıl giyinmişler, nasıl saç yapmışlar falan.
damadın serseri arkadaşlarının bol paralı olanlarının peşindedir. gelinlikle gezen ufak çocukları severek anaç yapıda olduğunu anlatmaya çalışır. genellikle de limonata ve pastayı yedikten sonra evine gidip hayaller kurmaya devam eder. rüya gibi bir düğün hayaliyle uykuya dalar.
bekar olanlar ya koca bulmaya gelmiş(meraklı meraklı sağa sola bakan, beğendiği erkekleri kesen tiplerdir bunlar, "birisi gelse de dansa kaldırsa veya benimle muhabbet etse de tanışsak" düşüncesi ile kendilerini devamlı göstermeye çalışırlar, oyun havası çalınırken de şıkkıdı şıkkıdı bayağı oynarlar bunlar bu tipler azmış diye tabir edilen tiplerdir, mümkünse uzak durmak gerekir.) yada koca bulmak amacıyla zorla getirilmiştir(ana, teyze, eş-dost-akraba baskısı ile "gel bak çok yakışıklı, hali vakti yerinde olan bekarlar var" deyip zorla getirilmiştir, zorla getirildiği suratına yansır, devamlı ööööf, pöööf, bitse de gitsek davranışlar bunu gösterir, hele bunların devamlı telefonla konuşanı veya mesajlaşanı varsa, büyük ihtimalle sevgilisi vardır, ana, teyze, eş-dost-akraba devamlı "bak şu masadaki çocuk hem zengin hem bekar, bak şu ayaktaki de bekar, yakışıklı, aaaa baksana biraz kızım evde kalacan yaaaani" baskısından bunalıp anasından sakladığı sevgilisi ile "aaaa canım ayşe arıyor", "aaa fatma mesaj atmış dur yanıt vereyim" şeklindeki bahaneyle sevgilisiyle iletişim kurar, düğünün sonuna doğru "hadi kalkalım artık" dendiğinde ilk çıkan koşar adımlarla bu kızlar olur, ilginçtir dansa kaldırma veya muhabbet etme bahanesi ile tanışılmak istenen, talip olunan kızlar da genelde bunlar olur...)
bir de düğün sahiplerinin karıları vardır, evlenenlerin veya sünnet ise çocuğun akrabalarıdır bunlar, bunlar işte ev sahipliğini çok iyi yapmak için makyajlarını yapmışlardır. düğün sahiplerinin bekar kızlarına da genelde talip çıkar, ancak onlar için ilk hedef düğün organizasyonunun sağlıklı bir şekilde yapılmasıdır.
aile / mahalle / -okulda- öğretmen baskısı yüzünden güzel olmayı, kendine bakmayı, kadın olmayı öğrenememiş, belki de süslenmek ve kadınlığına dikkat çekmek için kendilerine izin verilen yegane ortam olan kuru pastalı gazozlu düğünlerde bu işi -kelimenin tam anlamıyla- yüzüne gözüne bulaştıran kızlardır. Genelde makyaj ve saçlarını kendileri yapmaz, mahallenin kuaförüne gider, güzelim ciltlerini yağlıboya sürrealist tabloya, ipek saçlarını kuş yuvasına çevirtirler. Biraz olgunlaşmayla, biraz da görgüyle normale dönecek kızlardır.
bunların banyo yapma, duş alma gibi alışkanlıkları da yoktur. saçlarını, makyajlarını bozmazlar. düğünden sonraki gün de dışarıda aynen böyle görebilirsiniz onları.
neden sürekli üstlerine gidildiğini anlayamadığım kızlardır. canı istemiş sürmüş sürüştürmüş. belki yakıştığını düşünüyor.
belki o böyle mutlu. belki kötü bir niyeti yok. amacı sadece hayırlı bir eş bulup yuvasının kadını çocuklarının anası olmak belki.
diyeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz ahah.
bol makyajlı düğün kızları size sesleniyorum: boya küpüne mi düştünüz yahu, bu ne hal? allah canınızı almasın emi*