pastoral doyumun ve lirik fantezilerin taa dibinden çıkıp stresin, pisliğin, arsızlığın, ibneliğin, kaltaklığın ve tabi ki orospuluğun içine içine, arzın merkezine yolculuk misali düşedurmaktır.
zaten sadece okumaya gidenler yüzünden nüfus kendiliğinden artıyor. yerleşip iş buluyorlar falan filan... kapat üniversiteleri anadoluya yap göt kadar yere 55 üniversite çok fazla.
Aslında olay şöyle gerçekleşiyor. Önceden birisi gidip bir iş yeri açıyor. Ya da bir iş yerinde çalışmaya başlıyor. Daha sonra yavaş yavaş akrabasını eşini dostunu topluyor. Böyle böyle büyüyorlar. Basit bir örnek vermek gerekirse evlenip Ankara'ya yerleşmeden önce izmir Selçuk'ta oturuyordum. 95 96 yıllarında çok fazla nüfusu olmayan bu ilçe bu yıllardan sonra kalabalıklaşmaya başladı. Burada meyva yetiştiriciliği çok fazla. Doğudan ucuz iş gücüyle bir çok vatandaş getirildi. buraya yerleştiler ve onlar da sonra diğer akrabalarını getirdiler. Şimdi bakıyorum hâl komple doğudan gelen vatandaşlarımızın elinde. Bir de garajı da doğulu vatandaşlarımız işletiyor desem yeridir. 200 minibüs varsa abartısız 150 tanesi doğulu vatandaşlarımızda. Ben kesinlikle bu kişilere kötüdür demiyorum. Kimseye zararları yok herkes kendi halinde yaşayıp gidiyor. Demek istediğim bu göçler böyle böyle oluyor. *
köyündeki mezrasındaki ahırına girip çıkmaktan mütevellit oluşmuş diz boyu sığır bokunu sıyırıp istanbul'un lavanta kokan sokaklarını kokutmak demektir.
şehirin çevresine duvar örmekle önlenebilecek göç.
bence istanbula göç abartı olmuş artık en son gittiğimde iyice taşralı insanlarla dolmuş resmen. yok yani işin kötü tarafı istanbula uymak değil istanbulu kendilerine uydurmak. bir yere gidiyorsun siirt, bir yere gidiyorsun rize, bir yere gidiyorsun sivas. e hani istanbul nerde?