olumsuzlukların hepsi üst üste gelir ve o an kişi kendini öyle çaresiz hisseder ki duvarların arasında sıkışmıs hissedersin ve anlarsın bok gibi olmanın ne olduğunu.
en azından bir şey olunabilindği için önemli bir şey. sen bir bok olamazsınlara inat, evet oldum çığırması. sahi ne çok söylendi bu değil mi? yüreksiz oldun, korkak oldun, yalancı,yabancı ve hatta yabani oldun ama o bi' boktan kasıt edilen ne ise hiç olamadın ondan.
sormadılar ki nasılsın diye. hep bir şey yapan oldun ve ne yapıyorsuna(?) maruz kaldın sen. anlatmacı, açıklamacı oldun bundan dolayı, yaramazlık yaparken basılan, yakalanan bir çocuk gibi; anlattın ve anlattın. sana ne deyip, siktiri çekemedin. bakışların ürkekti bundan dolayı. bir çocukluk alışkanlığı deyip geçilemiyor ama.. ve büyüdün böyle oldun sen. ürkek baktın. seni bunun için sevenler, suçlayanlar, dalga geçenler oldu. şimdi genç yaşta sona doğru giderken siktiri çekiyorsun fidan gibiyken. geçmiş bir tarihe piyango vurması gibi ama bu. şimdi bok gibisin, bir şeyi başarmanın mutluluğu değil, sonun hüznü var üzerinde.. bir ilmikle ya da üç beş minik kimyasalla biticek her şey ve tatlı bir uykuya dalacaksın. gözünün ucuna ilişip bir daha baktığında kaybolan hayatın olacak, düş kaybolcak ve sen keyifli uyuşukluk içinde son uykuna bir bok olmanın keyfiyle dalacaksın..