bu adama hain diyen bazı otoriteler var sözlüğümüzde. şimdi format dahilinde küfür etmek mesela "sikeyim belanızı" demek yasak olmasaydı derdim ama yasak işte. demiyorum. sadece yuh olsun sizlere, son başarılarıda kapak olsun demekle yetiniyorum. adam siz mutluluktan ağlayın diye kanser tedavisini bırakıp milli takımın başına geçiyor. kesinlikle turnuvanın en büyüklerinden biri. hatta en büyüğü...
maç esnasında ve sonunda ellerini dizlerine vururken içimizden bir parça alıp götürmüş teknik adam. ben bu sahneyi en son küçük ablam kocaya gittiğinde yaşamıştım, anam böyle ellerini dizlerine vura vura ağlıyordu.
63 yaşında, geçen sene teşhis kondu, kemoterapi görüyor, sekiz seans görmesi gerekiyordu, 10 gün önce son seansı vardı, erteledi,bu ülke bana güvendi, borcum var, bu ülke benim sorumluluğum, altı senedir çabalıyoruz, şimdi vazgeçmek, bırakıp gitmek olmazdı'' diyor.
Doktoru almış onu karşısına, basketbol diliyle anlatmış,dört faulle oynuyorsun, üstelik, sahadaki iki hakem de satın alınmış, seni oyundan atmak için fırsat kolluyor, beş faulle hayattan ihraç olman an meselesi, karar senin'' demiş... Bizi tercih etmiş. Kendini ertelemiş.
ilaçlar yüzünden bazen yürüyecek enerjisi bile olmuyor ama,sadece basketbol değil bu diyor, Türkiye için bayrak meselesi... Şahsi konuları düşünecek vakit değil, gidemezdim.''
--spoiler--
63 yaşında kansere yakalandı terapi görüyo seansını bile erteledi 'ülke bana güvendi, borcum var' dedi. Türkiye için bayrak meselesi şahsi konuları düşünecek vakit değil, GiDEMEM dedi. ( Bogdan Tanjevic )
39 senedir koçluk yapan nadide insan.
pek çoğumuz oyun sistemini beğenmiyoruz. çoğu zaman yanlış tercihler yapıyor ama sezarın hakkı sezara.
2004 senesinde milli takımın başına geçtiğinde asıl amacımızın 2010 dünya şampiyonası olduğunu söylüyordu. ben ise o turnuvaya kadar milli takımın başında kalmasının olanaksız olduğunu düşünüyordum. bir anda verdiği kararla 2006 dünya şampiyonasında tüm kaderi değişti. tabi burada milli takım kaderinden bahsediyoruz yoksa adamın kariyerine dil uzattığım filan yok.
2006 senesinde hidayetsiz, mehmetsiz, mirsad sız kadroyla muhteşem bir derece elde etti. 6. olmuştuk şaşırtıcı bir şekilde.
neyse öyle veya böyle 2010 senesine geldi. milli takımın kötü bir takım olduğunu düşünmesem de 2. turda eleneceğimizi düşünüyordum. rusya ve yunanistanın arkasında kalır ve 3. oluruz diğer gruptanda ispanya veya litvanya ile karşılaşır ve eleniriz diyordum. ama büyük üstad beni yine alt etti.
alan savunmasının farklı bir versiyonunu 2-2-1 i 4 uzunla yaparak yunanistanı alt üst etti ve gruptan 1. çıktı.
biz ülke olarak gruptan 1. çıkmaya pek alışık değiliz karşımıza fransa gibi bir takım kazayla çıkınca yine moralim bozulmuştu.
ama bugün üstad yine beni perişan etti ve kenardaki oyuncuları inanılmaz kullanarak tarihi fark yaptı..
iyi durumdamıyız evet. tanjevic iyi durumda. turnuvada final oynamamak için hiç bir engel göremiyorum. koçluğunda 40. yılına girerken umarım bize ülkemizde final oynama tadını yaşatırsın.
ben inanmıyorum peşinen diyim ama sen beni göt etmeyi çok seversin üstad.
son dünya şampiyonu ve olimpiyat 2. si ispanyayı yenen, ivkovic gibi usta bir hocanın çalıştırdığı sırbistan'a uzatmada sayı attırmayan takımın bişey bilmeyen koçu. elbette eleştirilebilir ki zira eleştirilebielcek noktaları da vardır ama yok koç değil yok adam değil yok basketbolu bilmiyor vs demek insanın kendisini komik duruma düşürür. anlaşılan binlerce hıncal var!
edit: bu arada 10 dan fazla serbest atış kaçırmasak 10 sayıdan fazla farkla yenebilirdik diye de dipnot düşelim.