body of lies

entry51 galeri16
    51.
  1. 50.
  2. 49.
  3. 2008 yapımı, ortadoğu ve terör ile ilgili yapılmış bir amerikan filmi. Oyunculara hayran olsam da, filmin senaryosunun, algı yönetmeye çalışması hoşuma gitmedi. Kimin ne bok olduğunu herkesin bildiği bir dünyada, bu tarz filmleri kimse yememeli.
    filmin senaryosu da yalanlar üstüne.
    2 ...
  4. 48.
  5. Bugünlerde içinde bulunduğumuz durumların temelde anlatıldığı film.

    Her patlama her eylem size biraz tanıdık gelecek.
    1 ...
  6. 47.
  7. 46.
  8. senaristi, rte ile davos'ta yapılan oturumun editörü olan David Ignatius olan filmdir.
    2 ...
  9. 45.
  10. üzerine çok konuşulabilir bir film olmakla beraber finalinde yer alan tartışma ile akıllarda yer etmiştir.
    0 ...
  11. 44.
  12. çok anlamlı ve bir o kadar da derin filmdir. russel crowe'un filmin başında ki brifing sahnesindeki açıklamaları bile aslında önemlidir.
    sözlük yazarlarının filmi nerelerinden izlediği önemli değil nasıl olsa anlamıyor bir çoğu. zaten bunu sadece film için girilen entrylerden değil, genel anlamda ne olduklarını biliyoruz.

    --spoiler--

    filmin başındaki sahne de, russel crowe arapların abd lileri infidel* olarak gördüklerini anlatıyor. ve bu yüzden eğer harekete geçmezsek çok kötü şeylerin olacağını söylüyor. bunu yapması lazım ki operasyonlar için izin alabilsin!! burayı iyi anladınız mı andavallar! operasyon yapmak için adam olayları abartarak anlatıyor. yani filmde russel crowe çok ta iyi bir rolde oynamıyor. ki zaten film boyunca o şişko götüyle leonardo'ya çok oyunlar oynuyor. ki zaten filmde neden iki kişinin aynı tarafta olup da bu kadar karmaşık duygularda olduğunu anlatıyor filmde.

    o yüzden filmin ismi "body of lies" yalanlar üstüne.

    filmde herkes yalanlar üstüne kurulu. arapları da gösterirken onlarında yalanlar üstüne kurulu olduğu bazı düzenlerinden bahsediyor.

    anladınız mı bilmiyorum hala şüpheliyim ama. filmin isminin yalanlar üstüne olması da zaten bir çok şeyi açıklıyor.

    gelelim ortadoğunun baş belası araplara, filmde çok iğrenç ve barbar oldukları gösteriliyormuş. e öyle değiller mi amk?
    film sana bir şeyi abartarak anlatmıyor ki, gel gidelim ırak'a sen kendin gör? sen hiç ortadoğuya gittin mi? ben afganistan'da yaptım askerliğimi. eğer önyargılı olsam, zaten gördüğüm yerler ben görür "hayır öyle değil" derdim. ama sen bağcılar'dan bunu söylüyorsun, ve hiç utanmıyorsun.

    --spoiler--

    tüm bunların asıl nedeni filmin senaryosunu yazan kişinin David Robert Ignatius olmasıdır. tek gerçek budur. hani şu tayyip erdoğan'ı davos'da sallamayan kişi. bunu bir yerden öğrenmiş kara cahiller, sırf bu yüzden filmi bir yerlere çekmeye çalışıyorlar.
    klasik akp'li bir şey diyemeyiz. zaten köpek gibi zırlayıp gidecekler.

    filme tekrar gelecek olursak, oyunculuklar inanılmaz evet. bir çok kişi söylememiş. genelde ingiliz aktör mark strong'dan bahsetmiş. filmde de zaten bir osmanlı göndermesi yine bu "hani paşa" rolü ile mark strong ile yapmışlardır.

    size daha da ilginç bir şey söyleyeyim; David Ignatius ortadoğuyu, osmanlı tarihini, türkleri tayyip'ten ve burada yazar olan bir çok kişiden daha iyi bilmektedir. osmanlı göndermesini bu şekilde herkes yapamaz zaten.

    filmin yönetmeni ortadoğuya uzak bir adam ridley scott. bu adamın sahne kurgusunun özellikle adana'da eksik ya da ayrıntılı olmaması evet hata olmuş. ama şimdi adana'ya gidersek mevcut hükumet ile çok farklı olmadığını göreceğiz.

    oyunculuklarda da; russel crowe abd cia direktörü umursamaz, sadece işine bakan, geride kimseyi umursamayan bir adamı canlandırıyor. amerika'lıların leave no man behind * düşüncesinde olmadığını görüyoruz ki, aslında abd liler pek böyle değildir. zaten film de bu yüzden bu hikayeyi anlatmaktadır. ki zaten gayet de umursamaz olduğundan geride bırakmaktadır kendisi *

    leonardo aslında öyle bir oyunculuk göstermiş ki, oscar alır almaz ben pek umursamam oscarı. çünkü oscar da uludağ sözlük gibi. öyle filmlerden oscar alıyorlar ki, gülüp geçiyorum. oscarlık filmler, uludağ'da sevilen filmlerle aynı gibi.

    ama uludağ'da asıl benim gördüğüm "evde transformers izleyip, kış uykusu* hakkında yorum yapanlardır." o yüzden kimin ne olduğu kimin neyi sevdiği gün gibi ortada.

    oyunculuk, senaryo, prodüksiyon, kurgu, ve yönetim inanılmaz güzel bir filmdir. leonardo'nun bir çok oynadığı filmi beğendim. ama bu film bana ortadoğu'ya düşsem kendimi böyle görürdüm dediğim tek filmdir. sinemada izleyipte, eve gelipte bir daha olsa da izlesem dediğim tek filmdir. tebrikler.

    bir soundtrack paylaşayım. aslında bu eser bile çok güzeldir.
    https://www.youtube.com/watch?v=3M9AU8m-scI
    1 ...
  13. 43.
  14. Leonardo di caprionun beyaz balina cod adlı bir cia ajanını oynadığı, iran-urdun-irak üçgeninde cihadi kovaladigi filmdir. Kitap uyarlaması.
    0 ...
  15. 42.
  16. "...Alçak gönüllülüğü ile övünüyor ve yaptıklarını üstlenmiyor. Ama yine bu aynı adam görüntü kayıtlarında kardeşlerine, neler yaptığını ve daha neler yapacağını anlatıyor. Onunki sahte bir alçak gönüllülük. Sahte bir sakinlik. Egosu inançlarından çok daha güçlü. Yani adam daha tehlikeli. Ve bu da onun zayıflığı..." şeklinde bir repliği ile bana birisini hatırlatan film. Anladınız siz.
    1 ...
  17. 41.
  18. sevmeyeninin daha çok olduğu filmdir. aslında rocknrolla'dan aşina olduğumuz mark strong için bile izlenir.

    http://oznurdogan.com/201...-yalanlar-ustune-catisma/
    0 ...
  19. 40.
  20. harika bir yapımdır oyuncuları performansı teker teker şaheserdir.
    0 ...
  21. 39.
  22. ajan filmlerini sevenlerin sıkılmadan izleyeceği bir filmdir. müslümanlar yer yer terörist olarak gösterilsede bunu klasik amerikan filmi olarak düşünerek fazla takmamak gerekir. ki yer yer ayetlerden örnekler gösterilerek tüm müslümanların terörist olmadığı, el kaide gibi örgütlerin kuranı yanlış yorumladığı mesajı verilmektedir.

    ayrıca benim gibi hasta bir dicaprio hayranıysanız bu filmi mutlaka izlemenizi öneririm. zira bu adam artık oynadığı her filmde yardırdıkça yardırıyor. ayrıca russell crowe ve mark strongun kalitesinden bahsetmeme bile gerek yok.

    kısacası izlenmesi zaman kaybı olmayacak güzel bir film.
    0 ...
  23. 38.
  24. imdb den 7.1 alan, cogu sacma amerikan yapimi filmlerden cok daha iyi olan izlenilesi film.
    arka planda aslinda amerikalilarin arap dünyasinda cokta kolay ilerleyemediklerini görebiliriz.
    ayrica 2008 de almanyada "der mann, der niemals lebte" , türkcesi "hicbir zaman yasamamis adam" ismiyle vizyona girmistir.

    bence filmin en can alici sahnesi budur :

    http://www.facebook.com/v...345333237771&comments
    0 ...
  25. 37.
  26. russel crowe'un karizmasının taban yaptığı film, bildiğimiz yiyip içip her işini telefondan emir vererek halleden beceriksiz, duygusuz, şişko patronlardan biri olarak karşımızda.

    leonardo di caprio ise çok farklı görünüyor bu filmde, izlerken saçlarının koyu renk olduğunu farkettim ama yüzünü yakın gösteren her sahnede dikkatlice bakıp, allah allah ne biçim de makyaj yapmışlar hiç bu kadar yakışıklı olmamıştı bu adam dememe rağmen gözlerinin kahverengi olduğunu film hakkında yorumları okurken anladım. bir de leonardo çok güzel arapça konuşuyordu, arapça bilmiyorum tabi ki ama ben çok beğendim, inşallah deyişini görmek için izlenir.
    0 ...
  27. 36.
  28. ürdün istihbaratının amerikan istihbaratına kafa tuttuğu russel crowe ve leonardo di caprio nun çok iyi oyunculuk sergiledikleri film.

    gerçekten ortadoğu da amerikanlıların bu kadar aciz kaldıklarına inanmak çok güç. filmin en güzel sahnesi çölde cia ajanını almaya gelen el kaidecilerin uydudan izlendiklerini fark edip dört araçla toz bulutu çemberinde rehineyi alıp dört koldan ayrı yöne gitmeleriydi. bu sayede uydudan takip de yapılamadı. şaştım kaldım araplar aşmış kendilerini.
    2 ...
  29. 35.
  30. türkiye'de "yalanlar üstüne" adıyla vizyona girmiştir.
    1 ...
  31. 34.
  32. mark strong'un hani pasa rolunu mukemmel canlandirdigi -ki bu hani pasa son zamanlarin en karizmatik karakterlerinden birisidir; evinde viski icip "konu istihbaratsa kralla konusuyorsun" seklinde cia ortadogu sefine ayari veren daima kusursuz giyinen bir buz adam-, di caprio ve crowe'un da costuklari, biraz munich biraz bourne tadinda cok basarili bir ridley scott filmi.
    filmde araplarin cok boktan gosterildigi, cia'nin tum imkanlarina ragmen zaman zaman cok beyinsiz olarak ifsa edildigi falan iddia edilebilinir ancak "gereksiz" bir yuceltme veya alcaltma sahsen goremedim filmde.
    ellerinden opmek lazim ridley amcanin.
    russell crowe'un film icin 24 kilo aldigini hatirlatmak, di caprio'nun ve mark strong'un muhtesem oyunculuklarinin tavan yaptigini da israrla belirtmek lazim.
    2 ...
  33. 33.
  34. leonardo di caprio'nun yadsınamayacak kadar iyi bir oyunculuk sergilediğini aynı zamanda da böylesine kötü bir filmde* bunu heba ettiğini söylemek gerekir. klasik amerikan filmleri listesinde yerini almakla birlikte, hafızalarda iz bırakamamıştır. izlenerek vakit kaybedilmemelidir.
    1 ...
  35. 32.
  36. mark strong'un canlandırdığı hani salaam karakteri herkesi olduğu gibi beni de çok etkilediğini söyleyebilirim. hollywood'un önde gelen abilerinden leonardo ve Russell'ı sallamış gerçekten; hem de filmde yardımcı oyuncu olmasına rağmen.

    film için ise vasatın üstünde diyebilirim.
    2 ...
  37. 31.
  38. Filmin en büyük getirisi Mark strong' tur. * Kendisi oyunculuğuu iel leonardo di caprio ve Russel Crowe u gölge de bırakmıştır.Lakin filmi izlerken kendisini arap sanmıştım ama sonra nette kısa bir araştırma yapınca anladım ki öyle değilmiş alakası bile yokmuş. Filmin en güzel sahnesi Hani paşanın çölden adam * kaldırdığı sahneydi. Ahım şahım değildi ama izlemeye değerdi. Sadece Mark strong için bile izlenebilir çünkü kendisi karizma kelimesinin karşılığıdır.
    3 ...
  39. 30.
  40. ne kadar bilindik senaryo da olsa kendisini heyecanla izlettirmeyi başaran filmdir. leonardo di caprio nun arap aksanı fevkaladenin fevkindedir fakat kendisinden de öne çıkan bir isim vardır ki film sırf bu kişinin- mark strong un- karizması için bile izlemeye değerdir.
    2 ...
  41. 29.
  42. Ridley Scott'ın yeni "tökez"idir.

    Uygar Şirin'den bir alıntıyla başlamak istiyorum: "Geçenlerde SiYAD için Ridley Scott'ın en sevdiğim beş filmini yazmam istendi. Çok kolay oldu, ilk beş filmini yazdım gitti."

    Peki hangilerii Ridley Scott'ın ilk beş filmi?

    Şunlardı: The Duellists(1977), Aliens(1979), "efsanevi" Blade Runner(1982), Legend(1985), Someone Watching Over Me(1987).

    Ridley Scott'da sinemaya yeni başlayan her yönetmen gibi çok parlak fikirlerinin olduğundan emindi. Ancak hem kamera arkasında, hem masa başında bu kadar yetkin bir sanatçı bu kadar büyük bir usta olabileceğini tahmin edemiyordu kendisi de.

    Bazı filmlerinin değeri ilk zamanlar anlaşılamadı( Blade Runner ) , bazıları ise gösterime girdiği anda "başyapıt" olarak nitelendirildi( Thelma&Louise). Ancak bu kez ne karşımızda ne değerini anlamadığımız bir film ne de bir başyapıt var.

    David Ignatius'un ( Tayyip Erdoğanın "one minutes" diye yakınarak söz hakkı istediği moderatör, yazar, köşe yazarı )yazdığı bir romandan uyarlanan "Body of Lies"'ın konusu şu:

    "El Kaide'nin üst düzey kadrosundan bir ismin peşine düşme görevi, Irak'ta deneyimli eski bir gazeteci olan Roger'a verilir. CIA'in görevlendirdiği Roger, bu konuda çok yenidir ve alışık olmadığı şiddet dolu bir dünya ile karşılaşacaktır."

    Hassas içeriği nedeniyle filmin zaten ipte yürüyen bir cambaz konumunda olduğunu söyleyebiliriz. Ridley Scott bir yandan bir edebiyat uyarlaması yaparken diğer yandan dengeleri iyi kurmak zorunda yani. Filmin tökezlediği en önemli nokta da bu.

    Öncelikle, ne kadar aksini yapıyormuş gibi göstermek istese de, film insanlara gizliden gizliye ayrımcı yaklaşıyor. "Eşitçi" bir izlenim yaratmaya çalışarak bunu saklamaya çalışsa da bu gizli ayrımcı yaklaşımı filmin değerini düşürmeye başlıyor. iyi Amerikalı-Kötü Amerikalı klişesi ile vermek istediği politik mesajları yavaş yavaş seyirciye yedirirken bir yandan da temelleri oldukça zayıf bir aşk hikâyesi anlatmaya çabalıyor.

    Filmin bir David Ignatius romanından uyarlanmış olması belli ki bu aksaklıklardaki en büyük neden. Ignatius'un Washington Post'taki köşe yazılarında zaman zaman Amerika'nın Ortadoğu politikasını destekler nitelikte metinler yazdığı biliniyor. Filmde de senaryo bu havadan kurtulamamış.

    Ayrıca bir saniyesinde temsili olarak yaratılan Adana şehrimizin sokaklarında cüppeli adamların yürümesi ve araba plakalarının Arapça olması, Ridley Scott'ın filmi çekerken ne kadar araştırdığını da sorgulamamıza neden oluyor. Bizim kendi ülkemizi böyle yanlış yansıtması, bu kadar derin konulara inen bir filmin ne kadar inandırıcı olabileceği konusunda büyük kuşkular doğuruyor.

    içerik açısından böylesine büyük eksikliklerle dolu olan bu politik aksiyonun, teknin açıdan tahmin edebildiğiniz üzere hiçbir eksiği yok. Ridley Scott yine yılların getirdiği ustalıkla güzel bir kurgu yaratıyor ve film bu sayede hiç değilse sürükleyici olmayı başarıyor. Bu noktada bu içerikle sizden iki saatliğine gerçek olmadığını bildiğiniz bir masala her şeyinizle inanmanız bekleniyor ve filmin teknik özellikleri bunu destekleyici yönde oluyor.

    Ridley Scott'ın büyük eserlerinin hep ilk dönemde çıkarması ( Popüler Gladyatör'ü hayranları kızmasın diye dışarda tutarak söylüyorum ), ona karşı olan büyük beklentilerimizi gitgide azaltıyor. Her filminde bir Blade Runner beklemek yanlış belki, ancak böylesine yetenekli bir yönetmenden daha yetenekli filmler bekliyor insan.

    Oyunculuk performanslarına gelince ana karakterlerde belki bir sorun yok; ancak yan karakterler tam bir karikatür diyebiliriz. Başarısız çizilmiş ruhsal portreler filmin gerçekçiliğine darbe indiren bir diğer unsur. Rusell Crowe ve Leonardo Di Caprio ise filme fazladan bir şey katamasalar bile onların önüne konulan rolleri başarıyla oynuyorlar.

    Umudumuzu kaybetmeyelim biz en iyisi. Büyük ustadan büyük filmler bekliyoruz yine, böyle sağlam bir temele oturtulmamış senaryolar değil.
    3 ...
  43. 28.
  44. ben filmi zevk almak icin seyrederim, hosca vakit gecirmek icin seyrederim, heyecan duymak icin seyrederim diyorsaniz gayet basarili bulacaginiz bir filmdir.

    haa yok, ben filmi dunya gerceklerini ogrenmek icin seyrederim, cia nasil calisir onu ogrenmek icin seyrederim diyorsaniz, bosuna zaman harcamayin, yok oyle bir film. henuz cekilmedi.

    hani pasa karakteri feci karizma olmus. sirf hani'nin karizmasi icin bile seyredilir.
    2 ...
  45. 27.
  46. hafif doz--spoiler--
    oldukça gerçek dışı, mantıksız bir senaryoya sahip vasat film. koca cia, ortadoğudan köken alan büyük bir islami terör örgütünü çökertme işini, filmden anladığımız kadarıyla, tek bir adamın sırtına yüklüyor. bu ajan, emir kulu olmaktan ziyade sık sık kendi insiyatifini kullanan başına buyruk bir ajan. bir de o kadar ciddi meseleyle cebelleşmesinin yanında kendine en çirkininden bir sevgili ayarlayarak ince işleri de ihmal etmiyor. sonra bu salak ajan işleri kolayca bok ediyor, mal gibi teröristlere yakalanıyor... ama allah'ın sevgili kuluymuş ki, ürdünlü istihbaratçı abiler gelip son anda kendisini kurtarıyor, cia ise o sıralarda armut toplamakla meşgul.
    ulan cia gerçekten böyle çalışıyorsa, 10 yıla kalmaz abd yıkılır. kısaca olmamış be abiler. biraz fantastik kategoride bir film olmuş kanımca.
    --spoiler--
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük