çizdiği resimlere bakmak, bu adamı izlemiş, dinlemiş olmak terapi gibidir.
adam "belki şurada da küçük bir ağaç vardır, o ağaç benim dostum" diyor bildiğin. ben hayatım boyunca en olgun, en durgun, en naif olduğum anda bile böyle düşünememişimdir.
sigara paketten cıkıp yanayımmı abi dedi
tam hatırlamıyorum ama aklımdakileri yazıcam.
you have the dark you have nothin, you have the light you have nothing. you gotta have both of them. its like life, you have to face to dark parts of your life so you can enjoy the light.
Uykuya dalmadan önce dinlerdim rahmetliyi. benim gibi yapan bir kişi, fırçadan çıkan bir ses iç gıcıklıyor deyince bir dahakine daha dikkatli dinledim hakikaten de çok kötü ses çıkıyormuş uykumun içine etti.
Ortaokulda bir defasında önümde resim defteri, elimde yağlı boya fırçası, portresini taklit etmeye çalışıyordum. O gün griptim ve boğazımda gıcık vardı. Ben de rahatsız rahatsız sesler çıkararak düzelttim boğazımı.
Ekrandaki bay ross'dan yorum gecikmedi:
"işte insan resim yaparken böyle sesler çıkarmalı"