HBO bir bir bombaları patlatıyor; Boadrwalk Empire! Üstelik Martin Scorsese ve Terence Winter ile birlikte!
Dizi Nelson Johnson'ın aynı adlı kitabından uyarlanıyor. Boardwalk Empire’in yönetmenliğini ise ünlü efsane yönetmen Martin Scorsese, Senaristliğini ise ünlü mafya dizisi The Sapronas’dan tanıdığımız usta kalem Terence Winter üsteleniyor.
Eski zamanlı, tarihi ve olaylara ilgi duyduğum ve çok sevdiğim için böyle yapımlarda her zaman favorim olmayı başarmıştır. Şu sıralar popüler ortam dizisi olan Mad Men i bir çırpıda izleyen ben, bu yapımdan da geri durmadım ve ilk sezonu izlemeye başladım. Tek kelime ile özetleyebilirim ki: Muhteşem bir yapım olmuş!
Dizide bir diğer müthiş etken ise 2 ünlü mafya lideri Al Copone (Stephen Graham) ve Johnny Torrio (Greg Antonacci) olması. Daha ilk bölümden itibaren gençlik halleriyle karşımıza çıkıyor bu 2 gangster. 1910 da kurulan ve halen günümüze devam eden suç çetesi Chicago Outfit bu 2 adamın hayatı olacaktır. Öyle ki dizide onların nereden nereye geldiklerine de şahit olacağız.
Yapım o kadar beğenildi ki ilk bölümün yayınlanmasının 48 saat ardından HBO 2. sezon siparişini verdi.
2010 senesi yayın hayatına başlayan Boardwalk Empire ilk sezonu 20 Aralık 2010 da bitti. Daha öncede belirttiğimiz gibi 2. sezonun siparişini de alan dizinin yayın tarihi henüz kesinlenmiş değil.
Dizide olaylar ise ilk olarak Atlantic City de başlıyor fakat ara arada Chicago gösteriliyor. Boardwalk Empire, 1920 ve 1930 ların Amerikasını tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. O dönemlerde Amerikanın tüm şehirlerinde içki yasağı yürürlüye girmeye başlayınca bazı siyasetçiler bu durumdan pek hoşnut olmuyor. Bunlardan başı da dizinin halk tarafından beğenilen ama aslında sırf çıkarı için yaşayan, her ne kadar zaman zaman insafa gelse de kendinden başka bir şey düşünmeyen siyasetçisi ve ana karakteri olan Enoch 'Nucky' Thompson (Steve Buscemi) çekiyor. Nucky yasadışı içki imalat-satım ve daha birçok pis işi yapıyor.
Tabii o dönemde Atlantic City çok önemli ve hareketli bir şehir. Hatta gangsterler ve siyasetçiler arasında pis oyunlar oynadıkları için dünyanın en rahat şehri olarak da tanımlanıyor. 1. Dünya Savaşı yeni bitmiş ve şehir hızla gelişmeye başlamıştır. Radyo yayınlarının başlaması ve kadınların oy hakkının kullanılması gibi etkenler dizide gelişmeyi gösteren iyi etkenler. Fakat kötüsü ise tabiî ki siyasetçiler, gangsterler ve mafyalar. Bu 3 gruptan özellikle gençler şehri yönetmeye daha doğrusu dünyayı yönetmeye başlıyorlar diyebiliriz. Böylece HBO bize 1920 Amerika da dönemin nasıl değiştiğini, ünlü mafya liderlerinin nasıl çıktığını izleme ve öğrenme fırsatı veriyor bizlere. Olaylar 4 grup etrafında geçiyor; Masum halk, hırslı gangsterler, kötü mafyalar, yalancı ve çıkarına düşkün siyasetçiler.
Boardwalk Empire da çeteler, iç savaşlar, acımasız mafyalar, centilmen ama işlerini her zaman yavaştan almasını bilen düzenbaz siyasetçiler, kısa süreli barışlar ve bitmek tükenmek bilmeyen para hırsı eksik olmuyor. Tabii bu nedenle de dizide ölümler; silahla yaşayan silahla ölür oluyor. Ara sıra istisnalarda oluyor; çeteye bulaşmamış bir halk insanı dahi mafyalar tarafından işine gelinmezse o kişide kolayca öldürülebiliyor.
Dizi o dönemlerin anılarını ve olaylarını çok güzel ve lafı fazla dolandırmadan izleyiciye göstermesini iyi biliyor. Bu yüzdende çok beğeni topluyor Bordwalk Empire. Irkçılık, hırsızlık, gangsterler, macera, aksiyon, aşk, bir şeyden haberi olmayan halk, yalan, para hırsı, dostluk ve 1929 arda ekonominin çöktüğü Amerikasını (Büyük Bunalım, Büyük Buhran) tüm gerçekçiliğiyle izleyiciye sunuluyor.
Şayet bu türü seviyorsanız, 2 ünlü mafya liderini; Al Copone & Johnny Torrio, ve 1920 ve 1930 dönemlerin Amerikasını merak ediyorsanız; daha ilk bölümünden sizi kendisine bağlayan bu muhteşem başyapıtı kaçırmayın derim.
ilk sezonunu keyifle izlediğim, Steve Buscemi abimizi başrolde görmenin keyfini yaşarken kadroya her seferinde ayrı şaşırdığım ve stephen graham'ın da çok yakıştığını düşündüğüm hbo'nun dönem dizisi.
s02e02 ile kendini aşmış, fezaları delmiş dizidir. izlediğim en iyi boardwalk empire bölümlerinden biriydi. d'alessio kardeşlerin infazı gibi bol aksiyonlu sahneler yoktu ama ortalıkta dönen entrikalar en kral infaz sahnelerinin tadını veriyor insana.
nucky, her zaman olduğu gibi en sevilen karakter olma özelliğini yine korudu. adam mağrurken de mağdurken de sevdiriyor kendini. nasıl bir karakter bu? bayan schroder ise "mız mız hatun" sınıfından "sevdiği adamın yanında olan cabbar hatun" sınıfına yükseldi, tebrik ediyorum kendisini. nucky'nin ofisine gidip rol kesmesi, paraları alması, nucky'i şu birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu günlerde yalnız bırakmaması takdir-e şayandı.
jimmy darmody, çoğu bölümde olduğu gibi bu bölümde de orospu çocukluğu yapmaktan geri durmadı. ne pis, lanet bi' adammışsın ya! arkadaş ne diye nucky'i satarsın? herif karnını doyurmuş, bokunu temizlemiş, büyütmüş beslemiş asker eylemiş ama sen kalk verilen ilk gazla adamı sat. karakterine sokayım senin. lan babanla konuşmuyordun yıllardır şimdi kalkmış nucky'ye karşı koalisyon. allah belanızı versin hepinizin. git ananı, luciano'ya becert, seni küçük sarı pislik.
eli denen ibneye jimmy'e kızdığım kadar kızmıyorum. zira kişiliği, haysiyeti olmayan loser bir tip. "nucky'nin kardeşi" olmaktan başka bir meziyete sahip olmayan döl israfı. şimdi kalkmış commodore ile iş birliği yapıp abisinden yılların acısını çıkartmaya çalışıyor. ama bekle sen, nucky senin götünden kan almayı bilir eli.
atlantic city'nin kodamanlarına gelirsek; fleming harici hiçbiri adam değilmiş. nucky'nin düşmesini bekliyormuş yavşaklar. ama ne diyor büyük üstad nucky thomphson: "bunu halledeceğim, ed. ve hallettiğimde, bugün buraya kimin geldiğini kimin gelmediğini hatırla." gelmeyen atlantic city kodamanları nucky'nin arkasından iş çevirmenin ne menem bir şey olduğunu öğrenecekler allah'ın izniyle.
chalky white'ın hapiste zenci bir pisliği haklamak için attığı nutuk feci şekilde game of thrones'tan aparma. catelyn stark'ın handa yaptığı süpersonik etkili konuşma aynen taklit edilmiş. o konuşma game of thrones'un kitabında hem de dizisinde yer alıyor. yani "biz kopya çekmedik" demenin bi' yolu yok. keşke daha orijinal bir şey yapsalardı. kötü olmamış ama game of thrones'ı bilen için hoş olmuyor tabii.
velhasıl, bugün boardwalk empire'ın 3.bölümü hbo'da yayınlanacak. yarın ise torrentlara düşer.
hayırlısı bakalım.
harikulade bir dizi olmasına rağmen, fazla talep almamasına hem içerlediğim hem de içten içe sevindiğim film. bir süre sonra bokunu çıkarıyorlar çünkü, hem dizi yapımcıları hem de seyirciler yorumlarıyla... 2x5'i indirdim demin. şimdi yemek yiyeyim, izlerim.
yalnız 2. sezondan beri, içimde bir burukluk var. hani, dizide birden fazla geniş kapsamlı karakter var ve hepsi de çıkarları etrafında birbirini satabilecek yahut kanka olabilecek tipler. kanka dediğime bakmayın, çoook ciddi işler yürütüyor hepsi. ama işte, hiçbirinin tarafını tutamıyorsun. ben amiral, eli ve darmody'nin şehri ele geçirmesini umuyordum. ama amiral diskalifiye olacak gibi. nucky'nin de işi bitti derken, şu irlandalı genç elemanın olaya dahil olmasıyla işler yine sarpa sardı. a.r. zaten tam puşt, kimsenin yanında değil. her neyse, canımı sıkan, şu irlandalı elemanın darmody ile rakip olacak olması. darmody'nin onu bir şekilde tasfiye etmesi gerek. ki kankası da silahı çekip vurmadı, o kankası da derin iç hesaplaşmalar yaşıyor. ilerleyen zamanlarda bi ibnelik yapmaz umarım. darmody'nin karısını alıp uzaklara kaçmak gibi... haydi hayırlısı.
şiir gibi bir dizi. bir saat boyunca, -doğru düzgün aksiyon sahnesi olmamasına rağmen- soluksuz izletiyor kendini. anlayamıyorsun bir saatin nasıl geçtiğini. her bir sahne, her bir diyalog, her bir kadraj ayrı bir şiir resmen. bunun için uzun muhabbetler, alengirli ali cengiz oyunları vs. sıkmıyor. velhasıl böyle ahenkli dizi görmedim arkadaş.
02x06 etkileyici bir bölümdü. en çok etkileyen ise gebe hatunun(lucy) sahneleriydi. çaresizlik, acı ve yalnızlık ancak bu kadar güzel anlatılırdı. hatunun kendi başta olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. ayrıca nelson'ın oyunculuğuna hasta olduğumu da belirtmek isterim.
içki işlerine gelirsek... valla hacılar ben yoruldum bu işlerden siz yorulmadınız. herkes birbirini satıyor arkadaş, kimse birbirine rahatça götünü dönemiyor. döndüğü anda göt gidiyor. bırakın şu nucky reisin peşini artık. adama ağız tadıyla bi' kaçakçılık yaptırmıyorsunuz. döl israfı jimmy yine nucky'nin işlerini bozma peşinde. baban gibi yamul emi.
ikinci sezonunun basladigini gec farkettigim dizi. 6 bolum boyunca olaylar olaylar...
o degil de, bu dizi yuzunden atlantic city yi gorme istegi geldi iyi mi.
--spoiler--
irlandali vs darmody sabirsizlikla beklenmekte ama icerideki irlandali nucky ye ilk kazigi mrs schroeder ile atacak galiba.
--spoiler--
sezon finalinden ziyade benim gözümde tamamen bir final yapmış dizidir. allah belanızı versin, nasıl yaparsınız lan bunu? çok kızgınım, dargınım, kırgınım, üzgünüm... o kadar da kaptırmıştım kendimi... ah ulan.. ahhhhhhhh! bugün yıkığım.
Türkiye'de yeterince ilgi görmeyen her bölümüyle dizi değil sinema filmi ki çok kaliteli sinema filmi tadı yakalayan dizidir. 2. sezonu da bitmiştir de biterken insanın ağzını açık bırakmıştır.
dizinin 2 sezonunu da soluksuz olarak seyretmiş birisi olarak söylemeliyim ki, her bir bölümü bir film kalitesinde olan 'boardwalk empire' ın hele ki, 02x11 bölümü ayrı bir muhteşemdir. bu bölüm tek başına 10 tane dizinin toplamına bedeldir.
son bolum itibari ile (3x08) nucky salak bir herif sayesinde kendisine hazirlanmis bir patlamadan ucuz kurtulmustur. fakat kendisine onden gitmesini soyledigi yeni gozdesi mefta. nucky fantazici italyandan kan alacak kan...
öncelikle karakter bazında kıyasladığımız zaman yayındaki diziler içinde ilk 3e falan çok rahat girebilecek bir dizidir. bunu söylemiş olayım.
ardından 3.sezon 10.bölümü izledikten sonraki duygularımı döktüğüm mektubu, spoiler ve +18 ibareleri altında şuraya bir yere iliştireyim:
--spoiler--
dear boardwalk empire,
ulan ibneler, hayvan herifler, götoş ve benzeri bilimum şeyler!
bak küfretmeyeyim diyorum, hatta bu yüzden sevgi sözcükleriyle başlıyorum ama olmuyor, yine de tutamıyorum kendimi.
abi tamam anladık her bölüm son 10 dakika şok edeceksiniz adamı, güzel bişey eyvallah. ama owen reise bu yapılır mı lan? Darmody kardeşimizi aldınız ona da eyvallah, hak etti o dedik, zor da olsa sineye çektik. ama slater reisten, irlanda'nın gülü owen'dan ne istediniz lan? elimizde bi' richard harrow'umuz kaldı. yeni fragmanı gördüm, bayağı hareketli gözüküyor. ona da bişey olursa varın siz düşünün gerisini.
kaygılarımla,
çok sevgili bir dostunuz.
--spoiler--
'' yiyeceğe ve banyoya ihtiyacım var. ondan sonra sen ve ben oturup kimin öleceğini konuşacağız''
al capone.
tam olarak hatırlayamadım repliği ama bir sonra ki bölümü iple çekmeme sebep olan cümledir.
tanım: nefis yapım.
diğer hbo dizileri gibi her sahnesi özenilerek çekilen kaliteli suç dizisi. ülkemizde hak ettiği ilgiyi bulamamasının sebebi amerika'nın o dönemlerine yabancı olmamız ve içeriğin ağır gelmesi sanırım. dizi boyunca enoch nucky johnson(gerçek soyadı thompson değil), arnold rothstein, lucky luciano, al capone ve meyer lansky gibi içki yasağı döneminin önemli suç liderlerini ve çevirdikleri işleri görebiliyoruz. favori karakterim kesinlikle richard harrow. bu adam üzerine kesinlikle ayrı bir dizi çekilebilir ya da kitap yazılabilir kanaatindeyim.
bir de dizi içinden nucky reisin okyanusa nazır şöyle bir resmini aldım;
Konusu itibariyle çok aksiyon beklediğim ama diziyi izleyince beklediğim aksiyonu pek bulamadığım; ama yine de son tahlilde beğendiğim bir dizi.
Karakterlerden patronlar gerçek olmakla birlikte zaten gerçek hadiselerden yola çıkılarak senaryosu yazılmış bir dizidir.
Dizide en sevdiğim ve gülerek izlediğim sahneler ise Nucky'nin adam bozan konuşmaları, koyduğu postalar ve elini cebine atıp bir iki dolar vermek suretiyle milleti idare etmesidir. Bir de Al capone'un konuşmalarına da bayılıyorum. En gıcık kaptığım adam ise lucky luciano denen ibne kılıklı adam ve patronu arnold rothstein'dir. adam güya gangster ama papyon takıyor. yakışır mı delikanlı adama
Bir de dizideki en taşaklı karakter polis şefi nelson'dan da bahsetmemek olmaz. Adam içki yasağı için müthiş mücadelelerde bulunuyor valla. bir de dindar bir adam. adamın konuşmalarını dinlerken hıristiyan olası geliyor insanın
Dizideki favori karakterim ise Richard Harrow. Herhalde dizinin atmosferine kendimi çok kaptırdığım için adamın yüzünün yarısının olmamasına içim acıdığından bu kadar sevmişimdir richard'ı
Öyle zannediyorum ki sözlükte spoiler vermeme kaygısının oldukça anlamsız olacağı bir dizi. çünkü siz spoiler vermeseniz de dizideki gangsterleri wiki'den arattığınız zaman spoiler'ın kralı önünüze geliyor. mesela adım gibi eminim ki joe masseria charlie luciano ekibi tarafından öldürülecek.
ve yine adım gibi eminim ki arnold rothstein de bir otelde suikaste kurban gidecek. ve bütün bunlar olurken de nucky thompson'a bir bok olmayacak. adam atlantic şehrindeki krallığını bir şekilde sürdürecek.
Yani diyeceğim o ki dizinin heyecanını çıkarma adına spoilerlardan kaçınmayalım. bu zaten aksiyon, gerilim tarzı bir dizi değil. bir nevi amerikan gangsterlerini anlatan belgesel-dizi karışımı birşey.
yayınlanan en iyi dizi. yayınlanan derken hala yayında olan dizilerin arasından demek istedim. ama gelmiş geçmiş en iyi değil tabii six feet under varken olmaz.
not: şimdiden söyleyeyim breaking bad, dexter, sons of anarchy, shameless gibi dizileri de izliyorum hepsinden çok az farkla önde bu dizi.