sakinliğinden ve efendiliğinden ayrılma isteğinin bir türlü eşine söyleyemeyen erkektir.takım elbiseni giyip, ceketini ilikler ve söze girer.
-lütfiye acaba diyorum evliliğimiz yorgun mu düştü?
+nazım hangi yorgunluk bu? 21 ay 3 gün 19 saattir sevişmiyoruz!!
- ama sen de ne bilim böyle bi sıradan oldun, bi seksi tanga, bi seksi sütyen falan mı alsan acaba?
+nazım 3xl tanga vardı da ben mi almadım ?
- ya aslında bilmiyorum ki, bi spor salonunA falan mı yazılsan ki? he?
+ nazım ben spor falan yapamam en son ortaokulda mum duruşu yaparken belim incinmişti onda da rapor aldık bi dAHA beden dersine de girmedim, bünyem kaldırmıyor.
eger birtürlü söyleyemiyorsa hala azda olsa eşini seven erkektir. Ve bu kararı tekrar düşünmesi gerekir. Hayatına sokmayı planladıgı başka kadına da asla güvenmemelidir.
Hem refika-i hayatını, rahmet-i ilâhiyenin mûnis, lâtif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letâfet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemâli ise, ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaife, lâtife mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa, hüsn-ü suretin zevâliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda biçare hakkını kaybeder.