alkol tüketilirken dinlenildiğinde insanı intiharın eşiğine getirebilecek müzik türü. Gözlemlerim üzerine; Türkiye sınırları içerisinde çok az kişinin dinlemesi kalitesinin kanıtıdır.
türkiye'de en etkilediği ayak, yavuz çetin olsa gerek. kalça izasında tutulan gitar, duyuların hareketi için yapılan mimikler bir de iyi ses, bir çeşit devrim. bir insanın parmakları ancak bu kadar işe yarar. tam karşılığı;
Türkiye'de pek dinleyicisin olmadığı, olanların eric clapton'dan ve yavuz çetin'den öteye gidemediği güzelim müzik türü. iddia ediyorum bu başlığa yazan uuserların hiç biri bi ali farka toure dinlememiştir.
En eski ve en tanınmış caz tarzına verilen ad. Blues; Batı Afrikadan ABDnin doğusundaki eyaletlere getirilmiş zenci köleler arasında ortaya çıktı. Köleliğin resmî olarak kaldırıldığı tarih olan 1862 den sonra bile, büyük pamuk ve tütün plantasyonlarındaki zenci işçiler açlık ve sefalet içinde yaşadılar. Uzun süreli ve uzatılmış bir melodiye sahip, güçlü ve ritmli müzikleri, onların başlıca avuntusu ve kendilerini ifade yoluydu. Birlikteyken, dinî inançları (spirituals) üzerine, tek başlarınayken kişisel sorunları ve endişeleri üzerine şarkılar söylüyorlardı. Güneydeki daha büyük kentlerde ve kasabalarda, özellikle de New Orleansda, bu sonuncu şarkı türü giderek temel bir biçime dönüştü ve blues ortaya çıktı. 12 ölçülü bu müzik türü basit, fakat kendine özgü bir armonik yapıya sahipti. Bu basit müzikal çerçeveyi kullanarak, müzisyenler kendi blueslarını oluşturabiliyorlardı. Bilinen en eski blues parçası Mamies Blues adını taşır. Bestelenen ya da en azından düzenlenen ve yazılan ilk blues parçaları ise, St. Louis Blues ve Memphis Bluesdur. Bu parçaların bestecisi, zenci folk müziği otoritesi ve orkestra şefi W.C. Handydir. Orijinal blues parçaları, genellikle gitar ve piyano eşliğinde söylenen şarkılardı. Daha sonra blues, yalnızca enstrümantal bir tür olarak da gelişti (Boogie-Woogie). Blues türündeki armoniler, II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş boyunca, caz ve dans müziğini etkilemeyi sürdürdü. Ravel, Milhaud ve Gershwin gibi besteciler de, kimi yapıtlarında blues üslubunu kullandılar.
dünyanın en seksi müziğidir. en mutsuz anınızda sizi ayağa kaldırır. bir bakmışsınız, viledayla dans ediyorsunuz.
not: seksilikten kastım vileda değil.
blues nedir biliyomusun sözlük? blues uyanır uyanmaz gitarı alıp komşuların hunharca küfürlerini kulak ardı ederek blues unu yapmaktır. sabah blues u kahve gibidir benim için. evden çıkarkan white room u dinlemezsem ayılamam. sisteme kızmak her gün yaptıgım iştir yavuz çetinden yaşamak istemem iyi gider! blues öyle seydir ki biriktirdiğin paranı huncarha gitara yatırmaktır. hendrix dediği gibi kalbine dokunur blues. diliyle tele her dokunusunda hissedersin onu. blues u yapan zencidir! diye bişey yok bu arada. AC DC blues un babasının yapar. blues johny walker la bitter cikolatadır. blues sevişmektir. blues benim için sadece la minör gamındaki re# değildir. o re# e bastıgında parmagının verdiği titreşimdir. kulagından orgazm olursun. işte öyle bişey sözlük.
ilk çıktığı zamanlarda şeytanın müziği olarak adlandırılmış ama kiliseye rağmen inadına yapılmış ve iyi ki de bu günlere gelebilmiş müzik türüdür. yavaş yavaş bağımlılık yapar ve bünyeye işler ve bir anda elinizde gitarla missisipi deltasında blues yaparken bulursunuz kendinizi, sonra da elektroyu kaptınız mı ver elini chicago. gerçekten seven insan dinlemekle kalmaz yapar da üstelik benim gibi bir taş kalpliyi ağlatabilen tek müziktir.
müziğin tanrısıdır. bir insanın hayatına girerse tam anlamıyla gitarı ruhuna sokar. içinde jimi hendrix'i, eric clapton'i, John Lee Hooker'ı büyütür. birlikte büyür ve uçarsınız.
blues bir yaşam tarzı değildir, blues o yaşamın ta kendisidir.