mal mal içerken bile, bir çok bulgur beyinliden daha iyi durumda olduğumu öğrendiğim zirvedir.
bazı insanlar bana, bir sineğin, bol asitli turşu suyu içerisinde çırpınırkenki hali gibi ya da dumanı tüten tavşan kanı çayınızın içerisine düştüğü anda küfredersiniz ya, işte aynen öyle geliyorlar. o da olmadı, tutar kanatlarını yolar "piiiiuw! mala bak lan, uçamıyo bile keh keh keh" diye taşak oğlanı ederiz ya. Ben hep acıyan gözlerle sempati beslemişimdir bu durumdaki sinek adamlara!
Kaynar çorbadan çıkabilmek için çırpınma halinde, bizim öküz gibi korktuğumuz alev alev cehennemi, daha hayattayken yaşar gibi gelir o durum bana.
ha, sen şimdi karşında tanımadığın- bilmediğin bir topluluğa durduk yerde, "mal", "mahluk" gibi yakıştırmalar yapıyorsun ya sinek kardeş, şu an seni tükürüğüm içerisinde kıvranırken görmekten nasıl zevk alacağımı bilmelisin! Aslında çok duygusal bir adam olmama rağmen, öfkem duygusallığımı yendi. Bu arada, Bir şeyi fark ettin mi?! seninle konuşabilmek ve bana doğan cevap hakkını kullanabilmek için senin seviyene inmekte güçlük çekiyorum.
lütfen kınama beni.
Gerçek amacın bize doğru yolu göstermekse, bunun için farklı yollar seçmeli ve bizim gibi acizleşmiş insanların seviyesinde bir şeyler anlatmalı ya da vurgulamalısın. Diğer türlü algılayamıyorum. Yani çayımın içerisine düşmüş bir sinek gibi geliyorsun bana.
"zaten sakarya'dan bir yerde içki içen gençlerden ne bekleyebilirsiniz ki? ders çalışmaz da geçer alem yapar.! anneleriniz babalarınız bunun için mi gönderdi sizi buraya?
lanet olsun..."
Demişsin,
Eğer kabul edersen, sana bol dumanlı koyu bir çay ısmarlayıp, gerçekten öğrencilik zamanlarını geride bırakmış biri olduğumu ve her rahat nefes aldığında bana neden dua etmen gerektiği konusunu ve bunun gibi bir çok şeyi açıklayabilirim. Söz kanıtlarımla geleceğim.
Sonuç olarak, böyle bir zirveyi evde kitap okumaya tercih etmen güzel! Hatta sana ihtiyacın olan bir tavsiyede bile buluna bilirim. Emmanuel Kant'ın ahlak yasası/felsefesini okumanı istiyorum...
öyle bir zirve ki sosyal fobinin ne olduğunu örnekleriyle görmemizi sağlamıştır.
hiç kimse ne olduğunu bilemez, hiç kimse ne yaptığını anlayamaz çünkü o bir sosyal fobi sahibi insandır. bana sosyal fobiyi öğren öyle gel diyen bu kişiliğin bana öğretmeye çalıştığı bozukluğu yerinde kişilerin üzerinden dinlemişliğim vardır.
sosyal fobiye sahip insanlar kendi içlerindeki bir düzene ayak uydurmak zorunda kalırlar. herkesten daha yetersiz olduklarını hissederler. hormonların salgılanmaya başladığı dönemlerde bu hastalığa yakalanırlar. okulda herkesin taşşak geçtiği insanlar olurlar. flörtleri olmaz, normal arkadaşlıklar dahi kuramazlar. en iyi arkadaşları jedi'ler, ne biliyim ben ninja kaplumbağalar falan olur. sonrasında eğer kendi içlerinde bu sorunları halledemez ve ilerlemesine sebebiyet verirlerse 20li yaşlarında piyasada konuşamayan dallamalara dönüşürler. sonrasında ise herkesin umursamadığı adamlara. ama teknoloji artık çok gelişti ve ucuzladı. artık her evde bir bilgisayar ve internet var. yapılan son psikolojik araştırmalara göre sosyal fobili insanlar bilgisayarların başında göt büyütmektedir. bulabildeki her damardan kendi egolarını tatmin edebilecek yaşamsal dürtülerini yönetirler. eğer onları da yapamasalar ölürler zaten. evet burada yeterli görünürler ama gerçek bir ortama girdiklerinde ses telleri alınmış köpek gibi kalırlar. hatta ses telleri alınmış köpek ısırır falan bir aktivite gösterir, bunlar aynen bir duvarı andırırlar.
kısacası sosyal fobi blues da içiyoruz güzelleşiyoruz zirvesi'ne iyki de katılamamışım deme sebebidir. iyki de katılmamışım. zaten bana hitap etmiyordu, ben böyle ezik yerlere gidemem deme şeklidir. dediğim şu, hayatında bir defa olsun zirveye katıl, ve de ki bir daha zirvelere tövbe ettim. gerçekten gereksiz insanlar topluluğu, alayının ağzına sıçıyım de. ama sende onu diyebilecek yürek yok. ayrıca yazılanlardan ironi yakalayabilecek beyin de yok. sen yoksun aslında, toplum seni kabul etmiş. sen topluma kazanılmak için bir çaba göstermemişsin.
seni üzmek istemezdim ama aldığım eğitim, karakter ve geçmişim bana bunları yapmam gerektiğini söyledi. iyki de gelmemişim demek yerine geldim gördüm, şunu sevmiyorum diyen diyebilecek delikanlı insanlar aranıyor bu tip zirvelerde. ama yoklar. ya gelmeden bok atarlar, ya da gelip susar sonra da arkadan atarlar. biri bok biri sidik işte. hangisini tercih edersen.
kişiden kişiye farklılık gözetemeyen mahlukların gittiği zirvedir. içmek denen şeyi ve içme ortamına hayatı boyunca girmemiş bir kişiden, "helal lan helal" demelerini beklemezdi heralde..
ilginçtir ki sosyal fobi filan, olayı bilimselleştirmeye çabalamış arkadaş..
sosyal fobinin ne demek olduğunu bir öğren ayrıntılıca ondan sonra karşıma çık diyorum. oralardan insanlara tanı koymak kolay gibi, nasıl derler? klavye delikanlılığı..
gereksiz muhabbetlerin döndüğü saçma sapan zirvelere gideceğime, oturur kitap okurum daha iyi..
ve içe dönük bir kişiliğe "ezik" diyen, anal dönemi fazlaca rahat geçmiş arkadaşa "fazlaca yavşıyor, yüzü yırtık, çocuk bunlar daha" tanımı da muhtemelen hakkım..
okudum ne yazdığını ve basit.. basit yani..
devam gençler.. kız kesmeye devam..
kızlara yazmayı marifet sanan insanların çok fazla eğlendiği zirvedir. aslında en sevindirici noktası da kimi sosyal fobileri olup zirvelere katılamayan, ama oturduğu yerden ayar verdiğini zanneden klavye delikanlılarının gelmemiş olmasıdır. o kadar sevindim ki, onlar gelseydi eğlenemeyecektim. ya da onların eğlenmesine izin vermeyecektim. ya da vbir köşeye sinip onların benim enerjimi sömürmelerine müsade etmek zorunda kalacaktım.
sevgili sosyal fobileri olan gereksiz klavye delikanlısı arkadaşlarım. kendinizi gerekli gibi hissetmenizi sağlayacak olan entrymi girerken sizlere söyleyebileceğim tek şey var. lütfen zirvelere bir defa hiç olmazsa gelin. gelin ve görün neler var neler yok. insanlar birbirlerini yemiyorlar o zirvelerde. neler paylaşıyorlar bir izleyin.
belki küçük beyinlerinizde ironinin ne demek olduğunu tanımlarsınız. belki polisin karşısında bira içmek derken orada sadece zirveye katılanların anlayabileceği bir dengesiz muhabbet gizlidir kim bilir? ya da sokaktan geçen kızlara yazılıyoruz derken.
buraya bakın zavallı kardeşlerim. evet kendinizde oralara gelip iki çift muhabbet etme cesareti bulamıyorsunuz. o zaman aynı ezik insanların gerçek hayatta yaptıkları şeyleri siz de sanal alem hayatınızda da yapın ve susun. buralardan klavye delikanlılığı yapmak emin olun ki kalitenizi yükseltmiyor, ya da sizleri göklere uçurmuyor olacak. kendimden ve söylediklerimden o kadar eminim ki, seni görmeden sadece bir kaç yazını okuyarak gözümde canlandırdım. ve sizin gibi eziklere ders olabilmesi açısından bu uzun entryi girme yolunu seçtim.
mutlu muyum? hayır. çünkü seni büyük ihtimalle üzdüm. sen bir daha benim olduğum zirveye gelebilecek misin? gene hayır. çünkü karşıma çıkıp aynı şeyleri söyleyebilecek kapasiteye sahip değilsin. bu yazıdaki amaç, senin gerçek hayata tutunmanı sağlamaktı. zirvenin güzelliği, atraksiyonu bir yana dursun, seni hayata bağlama çabasına soktu beni. hadi şimdi yapabileceğin en iyi şey olan klavye delikanlılığını yapma ve senin değersiz bedenini unutmam için bana zaman ver.
mal mal içmişler iyi ki de gelmemişim dediğim zirvedir.
kızları kendileri ile takılmayı bir marifet görmüşler, polislerin karşısında geçip bira içmişler de sanki ne var bunda, suçlu insanlar mısınız? abazalar gibi görünüyorsunuzdur kesin uzaktan..
zaten sakarya'dan bir yerde içki içen gençlerden ne bekleyebilirsiniz ki? ders çalışmaz da geçer alem yapar.!
anneleriniz babalarınız bunun için mi gönderdi sizi buraya?
lanet olsun...
gelip görseydiniz olum. çok eğlendik. içtik, hatta daha sonra binary'in doğum günü ilan ettik. deli gibi muhabbet falan oldu. yoldan geçen kızları arkadaşımın doğum günü diyerek kandırdık, sonra da bizimle takılmaya zorladık. polislerin karşısında bira falan içtik. şu ana kadar anlattıklarım hiçbir şeydi.
sevindirici bazı gelişmeler gördüm. bunlardan en önemlisi de acı ama gerçek'i kurbanda kesmemişler. kendisi koyun gibi geziyordu ortada. muhahahha.
Evet, saatin 05:16 olmasına rağmen benim için hâlâ devam eden zirvedir.
Bu arada, yine herkes çok tatlı, çok şirincikti. daha fazla detaya girmek isterdim ama, buna ne bünyem ne de zaman izin vermiyor. bu saatte yalnızlığıma gömülüp, kendime buzz gibi bir bira daha açtım. zirveyi düzenleyen arkadaşımızı da yanaklarından şapur şupur öptüm.
gittim gördüm döndüm... ben ve binary yaş ortalamasını 20 ye ulaştırdık sanırım. lan oğlum emekliliğimiz yakın yaşlandık fena... birkaç tane adlarını zikretmeyeceğim münafık hatun vardı, bunlar annelerini küfretmiş allah baba bunları taş yapmış.
artı oy veren meeeleem çok şahsına münhasır gördüğüme deydi gelişimin yegane temeliydi. saolsun var olsun. hem güzel hem melek hem de zirve yapıyor, yirim.
markasiz var, binary* var ki olduğundan daha kocaman bir kafayla gelecekmiş, awhnin sevgi fabrikasi da orda olmalı, aci ama gercek de ordadır kesin.. o halde eğlencenin dibine vurulacak zirvedir. hissediyorum şu anda da vuruyorlar büyük ihtimalle.
galatasaray - türk telekom basketbol maçı için sattığım ve satar satmaz da pişman olduğum içip güzelleşmece zirvesi.
not: maç falan yalan, aci ama gercek 'sen gelmeyceksün üle' dedi ben de gelmedim. boynum kıldan ince hacu.
kendi ellerimle açtığım kapıya vurduğum kafamın üzerinde bir kafa daha çıkmasına rağmen kendimi iyi hissedersem katılacağım zirvedir. Çok ağrıyor olum bildiğiniz gibi değil.
seri artı oy veren meleeemin organize ettiği zirvedir. gidesim var param yok, ebeveynimden ufak bir mebla tırtıklayabilmem kısmet olursa uğrayacağımdır.
içmicem içmicem dedim çok ısrar ettiler orucu bozuyorum)p yalnız katılımcı 14 kişi gözüküyor. bunların 7'si üşenir, 2'sinin işi çıkar ise 5 kişi kalakalırız. neyse. olsun. o da olur.