blue valentine

entry72 galeri5 video2
    26.
  1. büyük umutlarla başlayıp sonunda 'bu muydu?' dediğim filmdir. yer yer ince detaylar vardır fakat iyi olması için yeterli değildir.
    1 ...
  2. 27.
  3. filmin güzel şarkısı için;

    (bkz: you and me)
    0 ...
  4. 28.
  5. türkçe' ye aşk ve küller diye çevrilen çeviri harikası film. başı güzel başlayan ve merak uyandıran ama sonunu getirme zahmetine gidilmemiş. başrol de gördüğümüz hatun kişisi rolün hakkını fazlasıyla vermiş o işin başka boyutu tabi ki.
    0 ...
  6. 29.
  7. film yıkıcı, vurucu, sersemletici bir etkiye sahip, spoiler verip derinlere dalmayacağım lakin oyunculuklar harika özellikle esas oğlanın.

    kadın sevdi mi saçmalıyor, erkek sevdi mi parçalıyor. boşuna dememişler sevdim mi, adam gibi seveceksin. kadınlar eş ararken en iyisini bulmaya çalışırlar, erkekler ise kendini kandıracak kadını bulmaya çalışırlar.

    birde psikolojik bunalımda olan hatundan uzak duracaksın birader, kendini yaktığı gibi seni de yakar. işi bitince acımasızca vurup gider.
    0 ...
  8. 30.
  9. internetten izledigim, iliskide yabancilasma surecine de deginen, guzel diyebilecegim bir film.
    buyuk beklentiler olmadan seyredilirse begenilebilir...

    vakti olanlarin; bir kupa dolusu sicak cikolata, battaniye, varsa sevgili yoksa opsiyonel olarak bir kedi ile izlemelerini salik veriyorum :o)
    2 ...
  10. 31.
  11. dean ve cindy'nin başına gelen bir çok ilişkide olan bir tarafın gereğinden fazla vermesi ve karşı tarafında borçluluk duygusu ile ilişkiden uzaklaşması psikolojisidir.
    Bu konuda en net çözümlemeyi ünlü söz yazarı Fikret Şeneş, bir röportajında Bedii Çapa ile olan evliği ile ilgili yorum yaptığında söylemişti; "çiftlerde denge çok önemlidir, bir taraf fazla verirse diğer taraf mutlaka gider, çünkü kendini borçlu hisseder ve insan borçlusunu sevmez."

    cindy'de zaman içinde kendini dean'e borçlu hissetti... ve gitti... benim yorumum budur.
    1 ...
  12. 32.
  13. Stresli ve sıkıntılı geçen bir iş gününün ardından izlediğim ,sarsan ,içimi karartan ,aşka ve evliliğe hep pembe taraftan bakanların özellikle seyretmesini istediğim ağır bir Derek Cianfrance filmi...
    1 ...
  14. 33.
  15. aşk ve evlilik kavramlarını sorgulamanıza sebep olan sağlam bir film. izledikten sonra karakterlerden hiç birini suçlayamıyor insan. filmin yapım aşamasının yaklaşık 11 yıla yayıldığını düşünecek olursak senaryonun ve karakterlerin ne kadar iyi sindirildiğini hissettiriyor izleyiciye. ryan gosling ve michelle williams'ın oyunculuklarına da diyecek bir söz bulamıyorum zaten. hayatımda izlediğim hiç bir filmde gerçeği bu kadar yakın hissetmemiştim.
    0 ...
  16. 34.
  17. aşk ve evlilik üzerine güzel bir analiz. önce sıkılma sonrasında yıkılma noktasına gelmiş bir evliliğin küllerinden doğma çabasını gözlemlediğimiz film. kısaca mutlu aşk yoktur diyor. o yüzden yaşasın görücü usulü.
    1 ...
  18. 35.
  19. travmatik ve nevrotik bir kadının huzura aynı zamanda alışkanlıklarına duyduğu çapraşık özlemi yansıttığı film. statü onun ifade ettiği gücü ve onun anlamını gözler önüne sermiştir bu film. kahpeliğin insanın kaderi ve tercihi olduğundan bahsetmektedir. kadınların zayıflığına bağlı ahmaklığının resmidir.
    0 ...
  20. 36.
  21. bir orospunun bir erkeğin hayatını nasıl sikip aattığını gösteren nadide yapım.

    kesinlikle izleyin. siken sevilir kuralını bir kez daha hatırlamak için...

    sorunlu kadınlardan uzak durabilmek için izleyin.

    siz kadınlar! siz de ibret alın!
    0 ...
  22. 36.
  23. bir erkeğin nasıl aşık olabildiğini ve nasıl hayatının mahvedildiğini anlatan güzel film.
    0 ...
  24. 37.
  25. statüyü anlatan film.. çok net..

    film dışardan bakıldığında romantik komedi gibi dursa da, filmin romantik olan hiç bi yanı yok.. belki hatunla adamın tanışmaları.. sonrasında herşey gitgide dibe vuran bi hal alıyo..

    hani bazı klişe kalıplar vardır, kadın dediğin üç nokta , erkek dediğin e tabii üç nokta.. bütün bu klişeleri haklı çıkaran bi film..

    itiraf ediyim statülere sonuna kadar inanan bi adamım.. o kadar ki, karşımda benden statüsünün daha aşağıda olduğunu düşündüğüm bi adam gelsin, kaale almam.. alsam da , kendimi mütevazilik yaptığım için iyi bi bi insanmışım gibi hissederim..

    bu filmdeki hatun da aynen öle ben gibi.. ben de tıpçıyım.. eh uyuyo.. hoş burdaki hatun ben hatun değilim orası ayrı bi mevzuu..

    filmde kız büyük hayalleri olan gelecek vaad eden bi hatun gibi lanse edilmiş.. adam ise hayalperest bi serseri.. farkındaysanız, aşık olan taraf hep biraz daha salak kalır ya diğer tarafa doğru.. aşk yani başlı başına bi defekt başlı başına bi zaaftır ya, insanı hep burdan vururlar..

    oysa bi tersten bakalım.. evet kızın eğitimi çocuktan daha iyi.. ama buna karşılık çocuk daha samimi ve dengeli.. kız belki tıp okuyabilecek, ama çocuk da çalışıyo ve eve para getiriyo.. kız belki iyi bi hemşire ama adam iyi bi baba..

    bu ikisi belki güçlerini birleştirse, ortalama ama iyi mutlu bi aile olabilirlerdi.. fakat sonunda noldu ? elimizde dul bi anne, büyük ihtimalle travmalı büyüyecek bi çocuk ve o kadını gerçekten sevip siktiri yemiş yaralı bi adam kaldı..

    bu adam hep kadının hayatına engel olmakla suçlandı ya film boyunca.. bi düşünelim bakalım kadın adam olmasa neler yapabilirdi ? bi kere o dengesizlikle ve o sorumluluk almamayla bu hatundan doktor olmazdı.. hadi tıbba össyle girilen bi sınav sisteminde tamam da , abdde ıh ıh.. hayatındaki diğer elemanlara bakalım hatunun.. onu metresi yapmaya çalışan bi doktor ve sikiş arkadaşı olan eski manitası.. bunların biriyle beraber olsa, şu anki durumundan beter halde bi hatun olacaktı ziya adam kadın için bu kadar uğraşmıcaktı bile ya da en iyi ihtimalle bi metres olarak yaşıcaktı.. evet bi doktor metresi..

    hayatımdaki kişisel olarak tanıdığım bi çok adam var kadın erkek ilişkilerinde hatalar yapan.. hata diyorum hatalar kazara da yapılır, üstüne çok düşünülmemiş durumlar da ileride hata diye nitelendirilebilinir..

    bi çoğuna defalarca katı gerçeklerimle karşı çıktım.. üç kuruş etmeyen sokakta orda burda görseniz birbirinden ayırt etmenizin imkanı olmayacak ama buna rağmen piçlikleriyle, babalarından aldıkları arabalarıyla, onca dershane sonucu gittikleri iyi okullarla karşındaki kadınları sikecek, bunları da sonra ballandıra ballandıra analtacak hatta sikişten çok ortamdaki fiyakasından zevk alan hatuna da çok aşık ve anlaşılması güç modeli oynayan adamlar.. ve onların, çok büyük aşklar yaşadıklarını sandıkları, makyajsız bi boka benzemeyecek olan, masumiyeti uzun zaman önce kaybetmiş , bunun suçunu da hayata atmış tırt metropol kadınları.. acıları desen gerçek acı değil , aşklraı desen al işte burda girdikleri entryler yazdıkları feysbuk iletileri kadar aşk, yarın öbür gün aynen bizim hatun gibi suçu gene başkalarına atıp karşılarındakini inanmak istedikleri ilüzyona inandıracak ortalama altı vasat kadınlar..

    iki taraf da fedakarlık bilmiyo.. çok mu zor kendini seven adama minnet duymak ? o kadın hasbelkader yüzü biraz güzel diye talipleri olacaktır belki , ama ya yaş 45e gelince.. elinde sigarası ya da voktası geçmişteki aşk acılarını hafif sarkastik bi biçide anlatacak bi karı olacak nihayetinde.. zaten çok müthiş bi potansiyeli olsa, o adamla tanıştığı yaşa kadar bi bok olurdu o halde olmazdı..

    adam desen ne desem boş.. aşık olmuş bi adam bu.. seven erkek işte neler yapıyo görüyosunuz değil mi ? sevgilim beni çok seviyo burcucuuummm demeden önce 2 kere düşünün.. adam bulduğu üç kuruş parayla hatunla fantezi yapmaya otele gidiyo.. buna karşılık bulduğu ilk parayla orospuya giden adamlrala dolu bu memleket..

    beni bu filmde en çok rahatsız eden, kadının önü açık parlak kadın olarak gösterilmesi oldu.. sanki adam zaten çok bişi olamıcaktı da, kadın aslında doktor olucaktı da hamile kaldı.. o işler öle olmuyo..

    zaten çocuk da kariyerin önünde engel değil.. annem beni 23ünde doğurup benden sonra doktora tezi vermiş bi dişçi yani.. olsa bilirdim..

    nacizane bi tecrübe, size bişiler katmayacağını düşündüğünüz adamları sırf sizi seviyo diye hayatınıza katmayın.. kırmadan uygunca reddedin.. ama kendi sınırlarınızı da bilin.. siktiri çektiğiniz adamlar gerçekten sizden altta mı onu bi düşünün.. o adamdan iyisini gerçekten bulabilecek misiniz ? bunu iyi analiz edin.. çünkü herkes kendinin kafa ve güzel kız, anlayışlı ve harbi aşık çocuk olduğunu düşünüyo..

    gerçekten ne kadarlık adamsınız bunu düşünün.. karşınızdaki adamı büyük yüceltmelerden ve egonuzun söylediği aşağılamalardan uzak tutun..

    birazcık hormonlarınızdan sıyrılın amına koyduklarım.. hepiniz bu filmdeki kadın gibi bi takım triplerdesiniz.. ya aşıksınız ama korkuyosunuz ya aşıksınız ama kadın size layık değil ya aşık değilsiniz ama siktiri çekemiyosunuz ya ölesinizi ya böylesiniz.. hiç biriniz samimi değilsiniz.. hepiniz anasının hala kadınların çalışmadığı zamanlradan , erkeği teminat olarak gören ve "aaa kızım maaşını sor önce bi" diye öğütlerini dinleyen kadınlarsınız.. ister saçınız avrupai olsun, ister müziğiniz rock olsun.. ruhunuz karşısındakine değerini köpek ederek anlatmaktan başka türlü kendine değer biçmeyen kadın.. eğer adam bu oyuna gelmezse de , aa sen beni sevmiyosunlar başlıyo..

    peki sen kendini seviyo musun ? sen karşısındakinden paso fedakarlık bekleyen başka türlü egosunu tatmin edemeyen sevgi açı, sen gerçekten sevilmeyi hak ediyo musun ?

    ya da sen ibne türk erkeği bu ikiyüzlülüğünle, bu egonu tatmin etmek için karı sikmekten başka bi işe yaramayan halinle gerçekten bu filmdekinden başka bi hatun mu bulmayı umuyosun ? hepiniz mi aşk acısı çektiniz de sonradan piç oldunuz amk ? hepiniz mi aynı şarkılraı ezberleyip aynı ortamlara gidip aynı kızları siker oldunuz ?

    bu film en bizi anlatan film.. "senle evlenmemmiş olaydım çocuğum olmamış olaydı... " , "beni kimlr kimler istemişti de sana vardım" , "keşke annemi dinleseydim o zamanlar o dediydi" , "ah ya şu kızı alamadım bari ayşeyle evleniyim eve bakar", " yetti bu bekarlık bari evleniyim"

    bu film kadarız işte.. selvi boylum al yazmalım filan hikaye..

    bu entrym ruya avcisina geliyor.. kendisi de bu ikiyüzlülüğün farkında olduğu için..
    9 ...
  26. 38.
  27. executive producerları arasında michelle williams ve ryan gosling'in de bulunduğu yamulmuyorsam bağımsız film.

    --spoiler--

    bi kere kafadan farklı kurgusuyla ilk 30.dakikada falan olması lazım şaşırtıyor adamı ben bi afalladım mesela bakımevindeki sahnede şimdi bu hangi zaman dilimi diye neyse 2 saniye sonra çaktım olayı aynştayn was here tadında. konusuna gelecek olursak da fazla söze gerek yok bildiğin adamın dramı lan. bi kız var cindy ilk kez 13'ünde vermiş sonra da hamile kalana kadar 20+ herife vermiş bi tıp öğrencisi hatta 20 pluslık performansına bakarsak branşı da üroloji herhalde, neyse sonra dean'e de veriyor ama bundan önce verdiği başka bi eleman var ondan da bebesi olucak, bizim eleman ben senle evlenirim diyince kız buna birden aşık oluyor aslında hiç olmuyor da öyle işte.

    michelle williams'a duyduğum bütün aşkım, bütün o evliliğe hazır olmayıp ellerimle büyüttüğüm solarken dirilttiğim hoşlaşmam da bu filmle yerle bir oldu. la herif daha napsın sana orrrrooosssspuuuuaaaa *.

    --spoiler--
    2 ...
  28. 39.
  29. bana nedense bir çok şeyi aynı anda hatırlatmıştır bu film.aynı anda bir çok kareyi gözümün önüne getirmiştir..
    mesela 'candy' filmi geldi aklıma,yine böyle iki birbirine aşık insan ve yine birbirini en çok inciten ama kopamayan..
    gerçi cindy biraz daha hafif kalmıştı dean'e göre ama onun da çaresizliği şu cümlede gizli:

    tam olarak hatırlamasam da; "olmadığını anladığında hislerin ne önemi var?"

    çırpınan aşık bir adam ve pes etmiş bir kadın.tüm filmin özeti bu aslında.

    ne derler;

    bazen ne yaparsan yap olmuyor.
    0 ...
  30. 40.
  31. bir de bu 'valentine' nedir diye baktığımda,14 şubatta ölen ve tüm sevgililerin bu günde birleşmesini dileyen azizin adıymış.

    ayrıca sevgili anlamında da kullanılır..galiba bu anlamıyla düşündüğümüzde daha bi' manidar olmakta.

    blue ise burda kendi yorumlarıma göre 'üzgün' kelimesi yerine kullanılmış.

    ayrıca filmde dean'in eline sürekli bulaşan mavi boya da çok manidardır bana göre.
    0 ...
  32. 41.
  33. eğlenceli değil fakat acıtan, buruk bir tat bırakan filmdir. izlerken bariz üzüntü hissettim. Diledim ki, birbirini seven iki insan hiçbir koşulda o hallere düşmesin.
    1 ...
  34. 42.
  35. bir kadın böyle bir adama bunu nasıl yapar dedirten filmdir. filmde çalan dean ve cindy in kendi şarkıları olan penny and the quarters adlı gruba ait you and me şarkısı beni bitirmiştir.
    0 ...
  36. 43.
  37. sorunu hemşireye verdiği cevaplarda bulduğumu düşünürken, aslında ima ettiğim şeyin ne kadar da yanlış olduğunu biliyorum. zira bunun verilen cevaplar ile daha masumane verilecek cevaplar arasında sonuca etki etmeyeceğini biliyorum.

    aslında kadının istediği şeyi bilmesi, ardından o istediğini elde etmesi, edememesi durumunda dönüştürmesi icap eder. cindy aradığı şevkat ve sevgiyi elde ettikten sonra, çok istediği şeylerin özlemini çeken güzelliğinin farkında bir kadın. hayatında istediği değişiklikleri gerçekleştirememenin sıkıntısına, dean in cindy ve frankie nin varlığına kendini adaması ve bununla mutlu olması sorunu eklinmiştir. sorundur zira cindy penceresinden bu nihilist tavır olarak algılanmaktadır.

    dean penceresi ise çok temiz ve güneşlidir. çok sevdiği karısı kızı ve kendine göre mutlu olabileceği bir yaşamı vardır. ancak karşılığını alamadığının farkındadır da. tipik bir monoton rutin adamı olsa da cindy nin sevdiği insandan farklılaştığı da kesindir.

    esas önemlisi. cindy nin bu hayatta daha fazla ilerleyemeyeceğini anlaması ve dean ın bunun için bir çaba göstermek adına bir sebep aramamasıdır. araması için bir neden de görmemesidir. çabalayan, kariyer yapan, bir şekilde statü sahibi olmaya başlayan bir adam istemektedir. ancak gün gelecek bunlar da yetmeyecektir. zira insan doğası bunu gerektirir.

    sonuçta her şekilde bitecek bir ilişkinin bittiği an dır. kadının istediğini anlayamayan bir erkeğin, erkeğinden istediklerini bulamayan kadına yalvarışıdır. tek istediği anlamaktır.
    0 ...
  38. 44.
  39. 1978 tarihli insanın içinde burukluk bırakan mükemmel tom waits şarkılarından biridir.



    aynı zamanda başrollerinde Cindy karakteri ile Michelle Williams ve Dean karakteri ile Ryan Gosling ın rol aldığı 2010 yapımı romantik dram türünde bir filmdir.
    bazı durumları anlatmak için her zaman çok hareketin, çok sözün gerekmediğini gösterir bize. Dean, Cindy'e sarıldığında öptüğünde geçmişini öncesini önemsemeden onu yalnızca beklentisiz bir şekilde sevdiği için yaparca bunu.
    Cindy bir bakışıyla aslında onu sevmediğini anlatır.

    yalnızca zaman geçsin diye sadece IMDb puanı yüksek olduğu için açtığım bir film sonunda zamanı benim için biraz daha ağırlaştırdı.
    ayrıca şahsım tarafından yalnız izlenmesi tavsiye edilir.
    0 ...
  40. 45.
  41. --spoiler--
    Tecrübelerime göre; bir kadın ne kadar güzelse o kadar manyak olur.
    --spoiler--
    1 ...
  42. 46.
  43. bir soru vardır; eğer romeo ve juliet ölmeselerdi nasıl olurlardı diye. ilginç bir cevabı var; romeo alkolik olurdu, juliet'te romeo'yu köyün papazıyla aldatıyor olurdu diye. film bu cevap için yapılmış gibi.
    2 ...
  44. 47.
  45. insan yeteneklerini paraya çevirmek zorunda mı, dev sorusunu sormuş filmdir. filmin bir yüzü, çok kabiliyetli olmasına rağmen okulu yarıda bırakıp boyacılık, taşımacılık gibi işlerle hayata devam eden, bir kadının kocası ya da bir çocuğun babası olmak gibi hayalleri bulunmayan adamın sevdiği kadını düştüğü bataklıktan kurtarmak adına bütün hayallerinden vazgeçişi iken öteki yüzü ise tam bir hayal kırıklığıdır: girdiği çıkmazdan kurtuluşu evlilikte görmüş, gözü yükseklerde, doktor olmak ile yanıp tutuşurken kendini standart bir hayatın içinde bulan, bu belirsizliğin etkisinde, kendisiyle birlikte ailesini de karmaşaya çeken bir kadın. bütün bu olanları harmanlayarak insanda his karmaşısına neden oluyor film. kaliteli müzikleri, küçük kızın tatlılığı ve de başroldeki çiftin sevimli dansı ile izlenmeyi beklemekte.
    1 ...
  46. 48.
  47. kimseye haksızlık etmemek gerek şu hayatta. birine haksızlık ediyorsan, ucu sana da dokunuyor en sonunda.

    annem bu filmi izleseydi söyleyeceği ilk şey şu olurdu; davul bile dengi dengine. evlilik olamaz kadından düşük maaş alan biriyle.
    bu filmi babam izleseydi söyleyeceği ilk şey şu olurdu; sen sürülmüş tarla iken, üstelik çocuğunla kabul etmiş seni adam. madem hevesti neden evlendin or.. olurdu. babam öyle bir adam. kaldıramaz bu tarz şeyleri. ben buraya nerden geldim bunu hiç bilmiyorum.

    çok gerçekçi bu film. hani diyoruz ya hep, hayat filmlerdeki gibi değildir, 0o0o onlar yalan dünya diye. bu film çok gerçek işte. çat diye vuruyor yüzüne gerçekleri. canını yakıyor.

    evlilikte bir süreden sonra çiftler birbirine yabancılaşıyor. bu sadece evlilik değil, uzun süreli ilişkilerde de aynı şey geçerli. hani o ilk başlardaki tatlı heyecan kalmıyor. sevgililikte ayrılık olurken, evlilikte boşanma oluyor. evlilik kutsal bir şey. kutsal ama kutsallık sihir değil. neticede insanla evleniyorsun. aşk bitince geriye şefkat, merhamet ve vicdan kalıyor. ya bunlar aslında yoksa? aşkın büyüsüne kapılmış gitmişseniz? o heyecan sizi cezbetmişse? aşk biten bir şey. ne acı di mi? gerçek bu. üstelik aşk, beğenme ve beğenilme arzusu öyle bir şey ki, farkındalığı azaltıyor.

    parasız da mutlu oluruz büyük bir yalan. statü insanlar için önemli. ilişkilerde gizli kast sistemi var. hangimiz reddederiz ki bunu? çok nadirdir. egonun buna izin vermesi oldukça güç. kaldı ki konu komşuda, kadın günlerinde, erkek muhabbetlerinde konuşulan konulardan biri bu. sen kurtulmak istesen, çevren seni rahat bırakmaz. didiklerler. sonra sen irdelemeye başlarsın. etkilenirsin ister istemez. ama bir yandan da çok para kazansa bir çift, mesele sadakat ve sevgiye döner birden. asıl önemli değerler bunlar olur çıkıverir.

    mesele ne para ne de sevgi. bütün mesele, insanın kendine verdiği değeri bir süreden sonra sevdikleri için harcaması. karşındaki kişi seni ilk tanıdığında birilerinden bağımsız olduğunu görüyor. ona ilgi duysan bile. bu cezbediyor. zaman geçtikçe bu büyüyor içinde. ve beraberlik olmaya başladığında sen kendinden ödün veriyorsun bazen. bu ''bazen''ler arttıkça sevdiğin seden uzaklaşıyor. ilk tanıdığı zamanlardaki gibi değilsin gözünde. o sihir yok oluyor yavaşça. aslında sen hep aynısın. karşındaki büyütüyor gözünde. ve zamanla küçülüyorsun farketmeden. seni sen yapan özelliklerin itici gelmeye başlıyor. daha fazla verdiğin değer önemsiz hale geliyor, ne tuhaf ki aslında bundan etkilenmişti. senin mutluluğun o oldukça, o senden kaçıyor.

    sanırım hepimiz egomuzun kurbanıyız. karşımızdaki senden daha çok şey bilsin, senden daha iyi kazansın ve seni daha çok sevsin. ve asıl önemlisi kendini de daha çok sevsin ki, sen hala hayran olabil. tam olarak istediğimiz bu. bunlar bir arada olur mu peki? çok zor. yok gibi hatta.

    bir ilişkide önemli olan hayranlık. kadın erkeğe, erkek de kadına hayran olacak ki devam edebilsin. bu hayranlığın bitmemesi için de kendine döneceksin arada. işte tüm bunları yaparken geçen şey, hayat. böyle düşününce ne yorucu.
    9 ...
  48. 49.
  49. Ne istediğini bilmeyen bir kadın olan cindy'nin dean'in hayatını mahvettiği filmdir. içinde müthiş yoğunlukta yaşadığı buhranlar, geçmişinde yaptığı hatalar ve ruhsuz bedeniyle kendisini eşine teslim ediyor. Ama bu gönülden bir teslimiyet ve bağlılık değil. Hemşire olduğu için eşini de kendi işine yakın bir statüde görmek istiyor kendince haklı olarak. Eşinin iyi bir işi olmayışı güya en büyük sorun. Sorun aslında cindy'nin ta kendisi. Ne geçmişte birlikte olduğu adamları sevebilmiş, ne de evlendiği adamı. Adam seni çocuğunla kabul etmiş daha ne yapsın? Tıpı 2 puanla kaçırmış tribi atan ergen liseliler gibi dolaşıyor ortada cindy hanım. Mutlu olmuyor hiçbir şeyden. Soruyorum sana cindy, eşin doktor olsa ne yapacaktın? Bu sefer de onun ünvanı altında kendini ezik hissedecektin. Neyse özetle, kronik mutsuz ve doyumsuz şehir kadınlarını anlatan ve iç burkan bir filmdir. ilişkilerde farklı bakış açıları yakalamak istiyorsanız izleyin.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük