Tabiri caizse torbacılıktan kokain imparatorluğuna el atan George jung ın hayat hikayesinin anlatıldığı biyografik film.
Bazı filmler hikayeyi dramatik bazıları ise eğlenceli anlatır. Bu ikisinin daha iyisi ikisini harmanlayan fimlerdir. Ancak ne yazık ki blow bu üçünü de yapamıyor. Arada derede gidip duruyor. Hatta bazı anlarda iyice sıkıcı durağan bir hale geliyor. Akıl dolu diyalogların geçtiği durağanlıklara kapımız açık fakat filmde o da yok. Son sahne haricinde filmde akılda kalacak "lan be" dedirtecek bir sahne yok. Böylesi bir hikayenin dram kısmı daha ön plana çıkarılmalıydı diye düşünuyorum. Zira George un hikayesi büyük bir yalnızlaşma üzerine kuruluyken biz onu bir türlü hissedemiyoruz filmde. Bazı oyunculuklar iyi fakat coni dep abi dahil aşmış bir oyunculuk yok. Hele safi mafya tipiyle doğmuş kariyerinde goodfellas gibi dehşet bir film olan ray liotta yı her şeyi sineye çeken "ne boka yerse yesin işte benim oğlum" diyen bir aile babası kılığına sokmuşlar ki hiç olmamış.
izlediğim en iyi johnny depp filmlerinden biri. filmin konusunun yaşanmış bir hikayeden alınmıştır. filmin ana karakteri george jung amerika'ya kokaini ilk getiren kişidir. filme gelirsek, filmde verilmek istenen mesaj uyuşturucu işinde çok para olduğu ama bu paranın kimseye yaramadığı ve bu işe girenlerin eninde sonunda ya hapse girdiği yada mezarı boyladığıdır. son olarak eklemek istediğim, filmin ana karakteri olan george jung geçen sene hapisten tahliye olmuştur ve johnny depp'i ziyaret etmiştir.
ingilizce anlamı kokain olan türkçe de beyaz şeytan olarak adlandırılan filmdir. konusu ve oyuncuları gereği hayranlıkla izlediğim gerçek bir hayat hikayesi. önerene saygılar.
uyuşturucu içeren biyografi filmleri klişe olmadan önce çekilen güzel film.
her zamankigibi önce hayat çok güzel karılar kokainler havada uçuşur. sonra batarsın. bu klişenin akımlarından biri.
ancak her zamanki gibi deep reyiz yine yapmış yapacağını. ölmeden önce izlenilmesi gerekenlerden..
hep yaz mevsiminin son günüdür ve yeniden içeriye girebileceğim bir kapı olmadan soğukta bırakılmışımdır. emin olun, dokunaklı anların kendi payıma düşeninden fazlasını yaşadım. hayat onun için, büyük planlar yapan bir sürü insanı es geçer. hayatım boyunca her yere kalbimin parçalarını bıraktım ve şuanda artık neredeyse hayatta kalmak için bile yeterli değil. ama tutkumun yeteneklerimi aştığını bilerek zorla da olsa gülümsüyorum."
Filmin sonunda hüzünlendiren bir filmdir. Kişisel görüşümce oldukça başarılıdır. Çok çoşkulu başlar ve gerçekler susturur sonunda. Müzikleride öyledir. Tavsiye edilir.
barbara ile george'un mahkeme çıkışındaki konuşmaları ve george'un 2 sene verdi hakim şakasına barbara'nın hasta olduğundan dolayı "benim 2 senem yok o kadar bekleyemem" sözü cidden duygulandırır.
george'un babasına kaydettiği kaset ise ayrı bir hikaye.
yönetmenliğini yapan ted demme nin film çekiminden bir yıl sonra kanında yüksek doz kokain olduğu halde ölü bulunması ise ayrıca ilginç olan filmdir. kendisini bu denli yalnızlaştıran bir insan(george jung)'ın hayatta en değer verdiği varlık olan kızını bile bir kere bile göremeyecek kadar terkedilebileceğini anlatan donuk, gerilimsiz, heyecansız ama işlediği biyografi perspektifinde de fazlasıyla etkileyici bir yapıttır.