ayrıca blackfield'in blackfield adlı albümünün 2. şarkısı. *
Curling lips, fingertips, dead eye dips
I saw it all in the blackfield
Splinter cracks, summer tracks, paperbacks
We found them all in the blackfield
In the shade, whistle blades, singing fades
In the blackfield
She wants to stay and talk all day
so I remark when it gets dark
All the pale things under the earth
Will reverse
River glass, cycle past, overcast
I saw it all in the blackfield
Copper sky, shadows rise, bridge of sighs
We had it all in the blackfield
Skin tracks, face facts, fade to black
In the blackfield
SheShe wants to stay and talk all day
so I remark when it gets dark
All the pale things under the earth
Will reverse
2000 yılında dünyaya gelen muhteşem grup. öyle enteresan bir soundları vardır ki tam olarak nereye ait olduklarını anlayamazsınız. steven wilson şarkıları söylerken kesinlikle bir ''uk'' grubu olduğunu düşünürsünüz. daha sonra aviv geffen'in şarkıya bir yerden girmesiyle ''yok yok bunlar daha farklı bir şey olmalı'' diye düşünebilirsiniz. bu da damağınızda enteresan bir tad bırakır.
genel olarak aşk şarkılarına sahip bu grup az da olsa eğlenceli bir altyapıyla da vurucu şarkılarla karşımıza çıkabilir. sözler %90 bir kadına yazılmıştır. ve bu kadının gerçek olması konusunda da büyük şüphelerim var. sözlerin çoğunu steven wilson yazdığından, onun hayatında büyük bir iz bırakan biri olduğuna yürekten inandırmaktadır bizi. sözler hiç de bir ''kafadan uydurma güzelliğe'' yazılmış hissi vermemektedir. belki de grubun gerçekten sevilmesinin nedeni de samimi olarak, basit ingilizce ve içten tavırlarla şarkılarını bizlere sergilemesidir?
albümleri türkiye'de çıkmayan grup. yazıktır böyle bir grubu türk müzik severleri dinliyemiyor bu yüzden mp3'e yöneliyorlar. hele bir şarkıları var "pain" insanı kendinden alıyor başka yerlere götürüyor.
içinde bulunduğumuz yüzyılın müzik dehalarından steven wilson'ın kadrosunda bulunduğu, tartışmasız başarılı grup. bir adamın başından ne gibi olaylar geçerse böyle besteler yapabilecek duygu yoğunluğuna ulaşabilir? diye düşündürür.
gerçi ben 2. albümden sonra daha mükemmel bir şey bekliyordum, zira bir müzik grubu şahane bir albüm yaptığı zaman illa ki onu geçmesi gerekir ama bu zordur, bu albüm II'yi geçememiş. ama dinledikçe sarıyor. güzel yani.
"ben pop dinlemem aga" diyen süper metalci arkadaşlara dinletin, dinlettirin. biraz rahatlayıp gevşesinler.
4. albümüyle heyecan veren artık bi proje/oluşum olmaktan çok daha keyif veren güzide grup. ilk albümleri sonrası her albümde farklı takılmaları rock etiketi altında indie, elektronik, alternatif, pop tarzlarla da ziyadesiyle haşır neşir olmaları ilgi çekicidir. debutlarında porcupine tree tavrını genel olarak korurken (belki daha az progressive-ama grubun en progressive çalışmasıdır)diğer albümlerinde elektronik müzik etkisiyle kademe kademe radiohead sularına yelken açılmıştır. aslında bu aviv geffen ve steven wilson etkisinin albümlerde ne oranda olduğuyla da ilişkili biraz.
son albümlerinin aviv geffen ağırlıklı bir çalışma olduğunu düşünüyorum.