bu dünyada,benim için yaratılmış en güzel şarkı.milyonlarca şarkı arasında en sevdiğim şarkı "black".şarkıya herşeyi kabullenmiş bir modda başlanır.ama sonlara doğru işler çığırından çıkar.i know someday...why why..can not be mine şeklinde kalbinize,beyninize darbeyi yersiniz.pearl jam'in en nadide eseri.unplugged versiyonunda eddie vedder abimiz şarkının sonunda bir de "we belong together" ekler ki,yıkılırsınız.acayip hissederek söyler.alırsınız siz de tüm duyguyu. https://www.youtube.com/watch?v=5ChbxMVgGV4
BlackBerry ve Boeing'in uzun zamandır üzerinde çalıştıkları akıllı telefonun adı.
Telefonun en önemli özelliği ise kendi kendini imha edebiliyor olmasıdır.
Uzun zamandır üzerinde çalışılan telefon üçüncü şahıslar tarafindan açılmaya çalışıldığında telefon içindeki tüm verileri siliyor ve kendini turn off durumuna getiriyor.
Türk yapimi adi "benim dunyam" olan, benim gibi bir herifin bile gozlerini yasartmis efsane film.
Cok fena yapıyor adami, tek başınıza izlemenizi tavsiye ediyorum.
ağladım gözlerim dolmadı direk ağladım. aslında o kör olan kız bendim kulaklarımda duymuyordu en ufak bir şey yüzünden bile çılgınca dansı beni anlatıyordu.
bu fırtınada dışarı çıkartıcı, yakılan sigaranın ilk dumanını derince çektiren film ötesi bir şey. ben mi anlatıyorum bilinmez ama izleyin be abi sadece izleyin.
hayat rahimden de başlasa, topraktan da başlasa yolculuğu karanlıkta başlar ve karanlıkta biter. bir gün hepimiz bu karanlıktan geçmek zorunda kalacağız ve ışığa ulaşacağız.
nasıl ki kolayla mentosu karıştırıp içmemek gerektiğini biliyorsam, bir gece yarısı kendisiyle yalnız kalmış hiçbir insanın bu şarkıyla alkolü karıştırmaması gerektiğini de öyle biliyorum. yarı youtube videoları kaynaklı, yarı içgüdüsel yani. çok allahın belası bir şarkıdır kendisi. mükemmele yakın.
bu filmden etkilenmeyen bir insan olabileceğini sanmıyorum dünya üzerinde. film iyiydi. film iyi değildi, mükemmeldi. sihir gibiydi. niye geç kaldım izlemekte diye kendimi yemiyorum. çünkü, bence tam zamanıydı. sihirbazın sihri benim de hayatımı değiştirdi. tam anlamıyla hayatımı olmasa bile, beni değiştirdi. ben değiştiğime göre hayatım da değişecek demektir.
ama, bu filme nasıl olur da aşk filmi gözüyle bakılır onu anlayamıyorum. yalnızca burada değil; filmin eleştirisi yapılan birçok yerde öğrenci-öğretmen aşkı gibi abuk sabuk sözler okudum. içinde aşk geçmeyen aşk filmi oluyorsa şayet, evet öyledir.
neden her şeyi "aşk" tarafından görüyoruz biz? bu benim de yaptığım bir hataydı. şimdiyse, özellikle bu filmi izledikten sonra hayatın bu denli ucuz harcanamayacak kadar değerli olduğunu görüyorum.
bu film, hayatınız boyunca görebileceğiniz en masum öpüşme sahnesini barındırıyor. öpüşme bile sayılmayan minicik bir dokunuş. bu film, öğretebileceğinden fazlasını öğreten, bu uğurda itibarını kaybeden bir adamın yüceltilmiş ruhunu anlatıyor. bu film sabrı anlatıyor. direnmeyi, savaşmayı. edebi, felsefi sözler bir tarafa gerçek bir karanlıkla boğuşmayı ve onu alt etmeyi anlatıyor.
gecenin karanlığında izlemeyin ama. sabah erkenden ayaklanmanız gerekiyorsa o saatte hiç izlemeyin. birkaç saat uyuyabileceğiniz varsa da, düşünmekten, sorgulamaktan, kendinizi eleştirmekten onu da yapamayacaksınız çünkü. hatta bundan sonra derin derin uyuyabileceğinizi bile sanmıyorum...