black swan

    316.
  1. -siyah kuğu-
    benim anlamadığım şey filmi izlemeden önce afişlerinden veya spoiler bilgilerinden haberiniz yokmuş gibi, konusunun bale/mystery olduğunu bildiğiniz halde ''çok sıkıcı off öldüm izlerken'' diyebilmeniz. madem konusunun bale olduğunu biliyorsunuz, sanattan yegane isteğinizin niçin sizi eğlendirmesi? niçin başka bir şey izlemeyi denemiyorsunuz? macera, korku izleyin mesela. operaya, baleye dönüp bakmayın. sizi doyuran şeyin hızlı olması, kalp ritminizi arttırması filmi ön yargıyla tenkit edebileceğiniz anlamına gelmiyor.
    zarifliğiyle ilgimi çekmiş film. ve tabii ki her film gibi gün geçtikçe daha iyileri çıkacak, Çıkıyor da.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1527754/+
    28 ...
  2. 139.
  3. filme sıkıcı diyenleri, beğenmeyenleri belki biraz anlayabilirim, yani en azından anlamaya çalışabilirim lakin filme; "kafa karıştırıcı", "anlamsız", "saçma" diyenlere bir "opps!" derim. derim yani. filmde kafa karıştırıcı hiçbir unsur yok. gayet açık bir şekilde anlatılmış olay.

    hatta bir de spoiler vereyim;

    not: filmi izlemeyenler okumasın bunu.

    --spoiler--
    filmin başından sonuna kadar bir gerilim hali mevcut. fısıltılar, halisünasyonlar derken biz nina'nın şizofreniye meyilli olduğunu görüyoruz. bana sorarsanız filmin başından sonuna kadar artarak verilmiş olan gerilim hiç de gereksiz değildi. aksine o gerilim olmasaydı "bu ne şimdi? kadın iki rol aldı şizofren oldu çok abartılmış" derdim; ama bu sayede nina'nın depresif ruh halini, içindeki bastırılmış dürtüleri utandığı cinselliği, annesi tarafından sindirilmişliğini, yine annesi tarafından oluşturulmuş başarısızlık korkusunu daha iyi anlıyoruz.

    nina, filmin başından sonuna kadar annesi ile bi mücadele halinde. gerek en başlardaki pasta sahnesinde, gerek tırnak kesme sahnesinden önce annesine "ben giyinebilirim." demesinde bunu görüyoruz. annesinin konuşmalarında, mesela thomas için "senden faydalanmak istedi mi?" demesiyle nina'nın cinselliğinin yine annesi tarafından bastırıldığını görüyoruz.

    nina, tamamen annesi tarafından bastırılmış depresif bir karaktere bürünmüş ve fakat bunu en iyi dışarı atabileceği yerde yani dansta bile başarısızlık korkusu yüzünden bunu gerçekleştiremiyor, sürekli kasılıyor. haliyle filmin başındaki şizofrenik halleri bütün o gerilim olması gerektiği şekliyle yansıtılıyor.

    nina'nın bastırılmışlığından gelen masum görünüşü onu kusursuz bir white swan yaparken içinde açığa çıkmayı bekleyen black swan tetikleyici bir şeyler bekliyor. bu sırada devreye thomas, lily ve onların aracılığıyla nina'da oluşan benlik, bireysellik dürtüsü giriyor.

    thomas, nina'ya sorduğu sorularıyla ve ardından verdiği ödevle kapıyı aralıyor. nina, mastürbasyon yaparak muhtemelen ilk defa kendisi olmanın tadını yaşıyor. uyandıktan sonra yatağın içinde mastürbasyon yaparken bedenini tamamen rahat bir şekilde kullanıyor. bence bu, bütün o "kasma kendini"lere karşı bir cevap niteliğinde. daha sonra thomas, lily'yi nina'ya bir nevi örnek olarak gösteriyor. black swan'in lily'den beslenmesi gerek bunu anlıyoruz.

    lily, nina'nın annesine başkaldırışının ilk adımını sağlıyor. bunda yine annesi de yardımcı tabii. annesinin lily'i içeri almaması, lily kapıdayken nina'yı sürekli içeri çağırması nina'da "eah yeter be" tepkisini doğuruyor ve o gece nina alkol, uyuşturucu, cinsellik ve anne tabularını yıkışının adımını atıyor.

    sonrasında nina'yı annesine sürekli bi başkaldırma halinde görüyoruz. ertesi sabah "kendi evime taşınacağım." demesi buna bir örnek mesela. bu sıralarda nina, lily'i bir rakip olarak görmeye başlıyor ve rolümü kaybedeceğim korkusu, annesinin başaramayacaksın tutumu ve onu sürekli engellemeye çalışması nina'nın şizofrenisini arttırıyor. sırtında kanat misali yaralar çıktığını görüyor, yani black swan'in çıkma çabası. bu sıralarda netleşen fısıltıların "benim küçük kızım" dediğini duyuyoruz ve karşımızda yine anne faktörü. bu arada tabii önümüzde özenilen, ulaşılmak istenen "beth"in de halisünasyon olarak geldiğini görüyoruz. bu konuya da beth'in, nina'yı yerini almasıyla suçlamasına bağlayabiliriz bence.

    gelelim gösteri gecesine. burada da nina, kuliste lily ile kavga ediyor ve yine burada lily'nin suratının nina'nın suratına dönüştüğünü görüyoruz. yani bu sahneden olanlar filmin sonunun nasıl olacağını anlatıyor aslında. nina, burada kendiyle savaşını veriyor ve black swan kazanarak bize o muhteşem sahneyi sunuyor.

    bir küçük ayrıntı, black swan dansını bitirirken kolları kanata dönüşüyordu fakat dans bitip seyirciye selamını verirken kollarının normal olduğunu fakat sahne arkasındaki gölgesinin kanatlı olduğunu görüyoruz. bence burada da nina'nın ruhsal olarak kendini oluşturması tasvir edilmiş.

    daha sonra nina kuliste, lily'nin gelip kendisini tebrik etmesiyle aslında her şeyin kendi düşüncelerinden kaynaklandığını ve aslında kendine zarar verdiğini anlıyor ve white swan olarak kusursuzluğa ulaşıyor.

    sonuç olarak konusu, konunun işlenişi, psikolojik tasvirleri, görselliği, oyuncuları ve oyunculukları bakımından gerçekten güzel bir filmdi. şahsen abartıldığını düşünmüyorum.
    --spoiler--
    18 ...
  4. 92.
  5. natalie portman'ın gerçekten etkileyici bir oyunculuk çıkardığı özellikle şu white dan black'e geçme safhasında, annesinin stephen king romanı karakterlerine benzediği,bale ve özellikle çaykovsky sevenler için güzel bir film.kurgusu da oldukça etkileyici, sabah kahvaltısına yarım greyfurt getiren anne modelininse türk annelerine çok uzak hatta insanlığa uzak bir kişilik sergilediği* bir filmdir.en üzüldüğüm sahnesi o güzelim pastadan sadece bir parmak yiyebilmesi kızcağızın, yazıkkk.ama kız ve annenin saplantılı ve sakat geçmişleri ve ilişkileri biraz daha irdelense süper derinliği olan bir film olacakmış,ama o zaman da çok gişe yapmazdı tabi yine de güzel, tavsiye edilir.zaten natalie yönetmenden özellikle dans ile ilgili bir şey yapmak istiyorum diye istekde bulunmuş.
    golden globe ödül törenindeki sözleri de çok güzeldi; filmde bir sahnede masum white swanimiz natalie, dans ederken partneriyle, balenin sapık* ya da gerçekçi yönetmeni, erkek partnere sorar natalie için; 'bununla sevişmek ister misin' diye, adam da pek olumlu bir cevap vermez.ödül töreninde Natalie golü atar ve; filmde o sahnedeki partneri, gerçek hayattaki kocası olan adamı, gösterir ve yalan söyledi, çünkü gördüğünüz gibi hamileyim derrr.*
    16 ...
  6. 299.
  7. Film ile ilgili iki tane entry okuyacağımı sanıp başlığa tıkladığımda babayı almamı sağlayan yazar.

    Olum almayın lan şöyle nickler. Hayallerimizle oynuyorsunuz.
    12 ...
  8. 323.
  9. "finansal piyasalar açısından black swan, gerçekleşmesi düşük olasılıklı ama gerçekleşmesi halinde etkisi büyük olacak olaylar, piyasaları etkileyecek gelişmeler için kullanılan bir ifadedir."
    10 ...
  10. 16.
  11. --spoiler--
    kusursuzum
    --spoiler--
    budur.
    çok iyi film, muhteşem ötesi natalie portman.
    10 ...
  12. 45.
  13. natalie portman'ın kendini aştığı film olmuştur. o nasıl oyunculuktur biri bana anlatsın.
    9 ...
  14. 246.
  15. Darren abimiz The Fountain 'den sonra yine yapmış yapacağını. Filmdeki küçük ayrıntılar çok fazla. Tekrar izlendiğinde daha net anlaşılıyor.Bazıları:
    -Nina'nın sırtını kaşıması, kanatlarının çıkacağı yer aslında.Fakat annesi orayı beyaz ve pempe kremle kapatacağını söylüyor.Beyaz ve pembe renk vurgusu, dominanat annenin kızını hapsettiği saf temiz dünya.
    -Nina'nın Swan Queen rolünü kapmasından sonra tuvalette yazılan WHORE yazısı yine Nina'nın elindeki ruj ile yazılmış.Kendi kaşarlığının farkında ve bunu seyirciye çaktırmadan yazıldığını görüyoruz.
    ve efsane Nina'nın kendini yaraladığı sahne!
    Bu sahnede siyah nina vs beyaz ninaya karşı. Ne varki Beyaz nina rolü vermemek için siyah ninayı yaralıyor. ve siyahtan da siyah oluyor.nina oynunu oynayıp gerçeği anladığı,karnından cam parçasını çıkardığı sahnede - ki oscar ı tescillediği sahnedir- gerçeği anlıyor. aynı hikayedeki gibi,prensi(rolü) siyahlaşan nina'ya kaptırdığından dolayı beyaz kuğu olarak ölüme mahkum oluyor. öleceğini bile bile oynamaya devam ediyor.tek kelime ile beyaz kuğu gölündeki beyaz kuğu rolünü mükemmel oynuyor.
    "she was perfect!"
    11 ...
  16. 15.
  17. kesinlikle bu yıl pek çok heykelciği götürecek filmdir. özellikle natalie portman'ın en iyi kadın oyuncu ödülü alması muhtemel gibi gözüküyor. hiç bilmediği halde, bu film için 3 yıl bale eğitimi alması ve neredeyse hiç dublör kullanmaması ayakta alkışlanacak bir durum. ayrıca lezbiyenlik içeren cürretkâr sahneler de mevcut. ben çok beğendim. şubatı falan beklemeyin, bir şekilde bulup izleyin şu filmi.
    8 ...
  18. 307.
  19. Mankenlikten sarkiciliga donen unlu hanimlarimizi animsatti bana nedense, ama elestirmiyorum sozluk kafayi yemis durumda herkes kendini gostermeye calisiyo son zamanlarda, normal.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük