Bir Arkadaşımın önerisiyle şuan listemde ama başka dizilerden fırsat bulup bakamadım fragmandan anladığım kadarıyla zombiler anormal şekilde hızlı olan yeni çıkmış Netflix dizisi. Hızlı Zombileri sevmem.
bugün ilk bölümünü izledim. gideri var gibi duruyor şu an için bilemedim.
yalnız yapımcılar dizilerde, oyunlarda veya filmlerde post-apokaliptik evren işlenmeden evvel sanıyorum bir anlaşma karşılığı belli klişeler mutlaka bulunacak diye bir şart kabul ediyor. bahsettiğim gibi bu şartlar bütün post-apokaliptik yapımlarda var, sadece bu diziye özgü değil. şartlarda şunlar :
1) mesela hayatta kalan elemanların oluşturduğu bir ekibin üyesi isen o ekip istisnasız her ırktan en az 1 kişi barındırmak zorunda, beyaz bir başrol oyuncusunun liderliğinde yanında ona yardımcı en az 1 zenci mutlaka olucak, 1 tane asyalı da mutlaka olmalı, duruma göre değişkenlik gösterecek biçimde arap, latin yada rus/slav tipi bir oyuncuyu da gömebilirsin senaryonun içine, tamamen sana kalmış. bir motorsikletçi eleman da olucak muhakkak ekipte. post-apokaliptik evrenden bahsediyorsak hayatta kalan nüfusun zaten en az %85i motorsikletçi tayfa, bir zahmet yani.
2) yaşadığın evrende medeni düzen yıkılmış, ihanetin, sırttan bıçaklamaların dibini yapıyor insanlar hayatta kalmak uğruna, survival of the fittest'ın dibi yaşanıyor. şimdi böyle bir evrende hayatta kalmak uğruna zor kararlar vermek, acımasız olmak zorundasın. ama bizim hayatta kalan ekipte mutlaka "insan olduğumuzu unutmayalım, hala iyilik var" gibisinden vicdani duygularını ekibe hatırlatacak bir velet muhakkak ama muhakkak bulunmak zorunda. çocuğu kötü etkileyecez diye verilen rezalet kararlar bir yerden sonra tahammül edilebilecek eşiği de aşıyor. ekip nasıl hayatta kalıyor peki madem böyle kötü kararlar alınıyorsa diye soracaksanız da, cevap basit arkadaşlar. (bkz: plot armor)
3) bu dizilerin ana teması, sana aşıladıkları ana düşünce "ölüden değil, diriden korkacan arkadaş". tamam, kabul. şimdi bu düşünce üzerine bir konu inşa edilince de senaryonun geldiği tek bir nokta oluyor, başka sapılacak yol yok çünkü. mutlaka bu ekibin can düşmanı olan başka bir adam ve ona bağlı bir ekip var. bu adamın ekiple senin ekip önceleri belli it dalaşlarına girer. sonra senin ana karakteri belli yan karakterlerle bir yakalar yada başka bir olay ile birlikte bir temasa geçilir. yan karakterin durum meçhul ama yukarıda bahsetmiş olduğum plot armor sayesinde ana karakterimize hiç bişicicik olmaz. sonra intikam yeminini eder ve tüm adamın ekibinin içinden geçer, adamı da ya öldürür ya da o evrende bulunan (artık zombi olur, canavar olur meşrebine göre) bir yada birçok yaratığa öldürtür.
4) dizilerin ilk başladığı bölümlerde bir tane adam çıkar ekibin karşısına. suratı ağlaktır, çok mülayim bakar, zarar gelmez lan burdan, çoluğu çocuğu varmış be abi falan diye adama acıyıp alırlar yanlarına. hooop, sırttan bıçaklanırsın, aslında adam orospu çocuğunun önde gideniymiş falan olur. ya öyle bir dünyada bu kadar pervasızca yanına insan alacak adam olacağını ben hiç düşünmüyorum. kaç senelik doktorum, ne insanlar gördüm, kimlerle tanıştım. bildiğim bir tek şey varsa zor durumda herhangi bir insan evladı kendi kıçından başka hiçbirşeyi düşünmez, gidip o riski alıcak ve o adama güvenecek ha, zor o iş...
5) ana karakterimiz belli olaylar silsilesi ile birlikte ekibinden kopar, yalnız kalır. tek amacı evine, ekibinin yanına dönmektir ve bu uğurda tek başına hayatta kalmaya çalışmaktır. fakat ekibinden koptuğu olaylar zincirinde %95 ağır yaralanmıştır. yol üstünde bir yerde taakati kalmaz ve çöker, sonra plot armor tekrar devreye girer ve dünyanın en iyi kalpli insanları (en az 2 kişiler ve karı-koca olma olasılıkları %80) gelir ve adamı kurtarırlar. zaten kıt olan ilaçlarını hayatta kalacağından bile emin olmadıkları adama harcarlar, bu adam kimdir, hırsız mıdır, tecavüzcü müdür, necidir falan demezler, adamı iyileştirirler sebepsiz. adamımız da hayatta kalır ama 72 saatlik geri sayım başlamıştır. adam gelmeden evvel 10-15 sene hayatta kalabilmiş iyi kalpli kurtarıcıların mekanına bir olay olur, bu olayın geri sayımıdır o 72 saat. bu olay sonunda kurtarıcıların en az yarısı telef olur, geri kalanı da kahramanımıza katılır, mekan çoktaaaaan yerle bir olmuştur, kimse de "anasını siktin güzelim mekanın" demez, 10 numaradırlar.
6) üretim denen şey 0'dır. aradan 20 yıl geçse dahi ekibimiz gider süpermarket yağmalamaya çalışır. bir şekilde birşeyler de bulur. tarım falan ne gerek var, bir sonrakine gider yandaki avm'nin dibini sıyırırız, muhtemelen yanımızda biri ölür ama ölecek adam da figüran amk nolacak.
7) 30 yılı devirirler bu evrende ama arabaların, motorların hala benzini vardır. motorcular gider bir de harley kullanırlar, "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" hesabı...
daha bir sürü var ama zaten yeteri kadar uzattım ya. kaçının şu hatalardan artık...
warren ellisin 7 sayılık çizgi romanı.
bir dönem amerikayı korumayı kendine görev edinmis the seven guns adlı 7 kişilik süperkahraman grubunun en güçlü üyesi john horusun gun gelip ülkesinin yaptıgı kotuluklere dayanamaması , başkanı ve kabinesini öldürmesiyle başlayan olayları anlatıyor.
