4. bölümü yayınlanmış dizidir. klasik dizi anlayışını yerle bir eden yapımlardan birisidir. her bölümünde farklı yönetmenler farklı hikayeler anlatırlar. sıra dışı bir dizidir. keşke daha çok bölümü yayınlansaydı dediğim az sayıdaki diziden birisidir.
ilk bölüm bittikten sonra afallıyorsunuz. çok farklı bir şey izlediğiniz çünkü. alıştığınız diziler gibi değil. verilen mesajları düşünüyorsunuz, hakikatten lan! diyorsunuz kendi kendinize. ikinci bölümü izliyorsunuz, bu sefer derin düşüncelere dalıyorsunuz. ya hayat filmin bahsettiği gibi olsaydı? sonra gerçek hayatın gidişatına bakıyorsunuz. çok benzemiyor mu aslında? biraz zaman sonra üçüncü bölümü de izleyeyim diyerek başlıyorsunuz üçüncü ve sonuncu bölüme. konu gerçekten güzel, efektler, gerçekçilik ve oyunculuk on numara. bölüm bitiyor, ve gene derin düşünceler. ama mutlusunuz. bu dizi size bir şeyleri hatırlattı. en azından az da olsa bir kaç şeyin farkına varmanızı sağladı.
ve sonra, asırlar öncesinde yaşasaydım diye düşünüyorsunuz. her yerde reklam yok. internet yok. televizyon yok. yapay ses hiç yok. artık duymaktan alıştığımız elektronik alet vızıltıları yok. yıldızları görmemizi engelleyen şehir ışıkları ve uzun binalar yok.
bir ingiliz mini dizisi. çoğu ingiliz dizisi gibi aşmıştır ütopik olayların çok güzel bir şekilde anlatılmış 3 bölüm olmasıyla hayal kırıklığı yaratmıştır fakat kesinlikle izlenmesi gereken dizidir.
inanılmaz bir mini dizi. keşke 5-10 bölüm daha olsaydı, ama belkide bukadar kısa ve bukadar vurucu olduğu için etkileyicidir. okadar net, güzel ve yerinde eleştirileri varki üçünüde bir solukta izleyip bitireceksiniz, eminim.
ingiliz dizi tarihinin başına gelen en güzel şey.muazzam tek kelimeyle ve dizi listemde ilk 3 de yer alıyor kendisi. kaliteli bir yapım izlemek isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.
radikal'den cüneyt özdemir'in yazısında görüp bugün izlediğim ingiliz dizisi. mini dizi bile olsa hiçbir diziyi bir günde bitirmem, bunu az önce bitirdim. çok profesyonelce yapılmış. toplamda üç bölüm var, her bölüm ayrı bir hikaye. oyuncular, yönetmenler, hatta bölüm süreleri bile farklı.
--spoiler--
bölüm 1 -the national anthem-: ingiltere düşesi kaçırılıyor ve başbakan canlı yayında bir domuzla ilişkiye girmezse kızın öldürüleceği söyleniyor.
bölüm 2 -fifteen million merits-: aldous huxley'nin cesur yeni dünyasını hatırlatan bir ortamda gerçeğin peşinden koşan bir adam.
bölüm 3 -the entire history of you-: belki de hepimizin zaman zaman istediği "zamanı geri sarsam da o an ne dediğini izletsem sana"nın gerçeğe dönüşmesinin nelere yol açabileceği işleniyor.
--spoiler--
hangi bölüm daha başarılıydı karar veremiyorum. izlemediyseniz hemen izleyin diyebilirim.
bu arada ikinci bölümde yapılan muhteşem de bir konuşma vardır, apple'a falan giydirir (dopple) ona da şuradan bakınız. altyazıyla eklerim yakında.
konuşma: http://www.youtube.com/watch?v=hxys0s_wqKQ
ilk üç bölümünü izledim izlerken hep şunu düşündüm bu dizinin senaristleri uyuşturucu partisi yapıp senaryoyu yazıyor olmalılar, normal ayık kafa ürünü değil çünkü.
--spoiler--
birinci bölümde; ingiltere başbakanına şantaj yapılıyor ve şantajcıların istediği başbakanın ulusal kanalda bir domuzla ilişkiye girmesi, başbakan bunu yapıyor mu asıl ilginç olan da bu sorunun cevabı bence.
--spoiler--
yayınlanmış 3 bölümü olmasına rağmen imdb puanı şimdiden 8.2 olan dizidir.
--spoiler--
her bölümünde teknoloji ve internet kullanımının nasıl kıçımıza kaçtığının mesajlarını veren dizidir.
--spoiler--
