1. sezonun ilk 5 bölümü, it's always sunny in philadelphia'nın çoğu bölümüyle birlikte komedinin zirvesidir. 2. bölümdeki bar sahnesi ve 3. bölümün son sahnesinde ise gülmekten gözümden yaş gelmişti.
bittiği anda ' eee bitti mi şimdi bu?' sorusunu sormuşumdur kendi kendime. toplam 18 bölüm, 3 sezondan oluşmaktadır. keşke daha yavaş izleseydim. o saçma sapan kavgaları çok hoşuma gidiyordu.seni özlicem 'manny' *
3 sezonunu iki gunde bitirerek icimde bir burukluk olusmasina neden olmus dizidir. Ingiliz mizahindan cok hoslansam da dizi bence bi the it crowd degildi. Ama yine de cok eglendim diziyi izlerken. Bu arada Dylan moran yuzunden insan sigaraya baslayabilir. Dizide baya tutkulu sigara iciyor.
şaka mı lan bu? başka başlıkta bu diziyi yazdım, bakayım başlığında ne yazmışlar diye, bu kadarcık mı?
çooook sağlam komedi dizisidir. izle kardeşim izle...
böyle olacağını bilsem baştan yavaş yavaş izleyeceğim dizi. bitti yahu hemen! başlayacak varsa tavsiyem haftada bir tane izlemeniz. hatta son bölümü falan izlemeyin, çok özlediğinizde veya mutlu olmak istediğinizde izlersiniz.
bir ingiliz komedisi. rahatsız edici aksanlarıyla beraber, zayıf olay örgüsüyle ilk bölümde beğenimi kazanmadı. ama herkes övüyor, zaten hepi topu 18 bölüm, izlemeyi düşünüyorum.
bu entry , bölümler hatim edildikten sonra editlenecektir.
3 sezon olması durumu hastasını aç kalan çocuk misali ağlatan ingiliz absürd komedi dizisidir, komediden çok daha fazlasıdır. bernard black in idolleşmesi haline sürükleyebilir ki bu genel anlamda sıkıcı ve gereksiz insanların sizi ayıplamalarına sebep olur.
(bkz: dylan moran)
bir solukta bitirdiğim dizi. amına koim güzel şeyler niye bu kadar kısa sürüyor! ingiliz mizahının en kıymetli en değerli eserlerinden olmuş. kaltağın teki önermişti sağolsun.
güzel olan her şeyin bittiğinin kanıtlarından. beni güldürmeyi başarabilen ender dizilerden.
ayrıca şunu da belirteyim; yeterli maddi imkanım olsa bernard gibi bir şey olurdum. açarım iş yapmasın diye bir kitapçı oturur akşama kadar kendim okur, içerim. zaten kitapçı dükkanı ve şarap hariç aynıyız aşağı yukarı.
ilk sezonun 3. bölümü grapes of wrath efsanedir. dizi oldukça komiktir, kitapları ve şarabı seven biri olarak ana karaktere hayran olmamam mümkün değildi zaten ama gözümde bir coupling de değildir bu dizi o ayrı.
geçen sene izlediğim ve aradan 1 sene sonra tekrar izlediğim dizidir. hatta şu an ingilizce alt yazılı izliyorum. sonra hiç alt yazı olmadan izlicem. böyle her şekilde izliyorum kendilerini. varsa benzeri mesaj kutumun ışığını yakın lütfen.
3 sezon her sezonu 6 bölüm olan bir ingiliz absürd komedi dizisidir. dylan moran yazar genelde bölümleri. insan sıkıldıkça gerekirse aynı bölümü başa alır alır izler. bir yandan bernard ile ilgili fanteziler falan kurar. tamsin greig ve bill bailey ancak bu kadar tamamlayan karakterler olabilirler hani o kadar karakterleri oturmuş yoğun bir dizidir ki bazen gülmekten yanak kaslarınız falan uyuşur hani karnınız parçalanır falan filan.
dylan moran, bill bailey, tamsin greig'in başrollerini oluşturduğu ingiliz yapımı olağanüstü komik dizidir. hatta gelmiş geçmiş en iyi komedi dizilerindendir.
ileride bir kitapçı açaçak olursam şüphesiz ki bu bernard'ın ki gibi olur. ağzımda sigaramla uyuya kalmak istiyorum, kitapçımda. evet bernard gibi yaşamak istiyorum.
ilk defa izleyeni fena halde dumura uğratan, ingiliz komedi tarihinin spaced ile birlikte en iyi 2 dizisinden biri. Her ne kadar başrolde dylan moran görülse de asıl kahraman manny'ye can veren bill bailey dir. genelde yanınızda yiyecek veya içecek bulundurmadan izlenilmesi tavsiye edilir, çünkü her an soluk borusuna kaçan yabancı bir cisimden ölüm tehlikesi vardır.. hele ki 3. Sezonun ilk bölümünde simon pegg ve dylan moran aynı objektifte görülür ki, voltran budur..
ingiliz komedilerine önyargılı arkadaşlar için birkaç şükela bölüm;