başlarda insanı acaip gaza getiren bir oyundur. "abi tanrı olucam dünyanın anasını sikicem" derken birden sıkıntı basar ve oyun asla tamamlanmaz. 2000lerin başında bilgisayar oyunları tutkusu olan herkesin tebessümle hatırlayacağı bir oyundur.
hevesle kurulup trainingi geçemedikten sonra aynı hızla silinen oyun. Ayrıca başka hiç bir oyunda köylülerinizi tutup fırlatamazsınız. Oyun bir yerde sıkıyor ve siz de en vahşi duygularla köyünüzü kaya yağmuruna tutuyorsunuz*
ilk oyunu çok keyifli olan, ikinci oyununda sanırım artan kontroller ve ayrıntıların getirdiği fazladan bir karanlığa sahip oyun. ilk oyun günümüzde oynamak için fazla tekdüzedir ama daha eğlencelidir ikinci oyuna göre.
lost in my own world
lost in my own world
lost in my
lost in my own world
lost in my own world
lost in my
getting to the right
getting to the wrong
getting mine
getting to the right
getting to the wrong
getting high
losing your mind
losing your mind
it's bluring
it's fading
your soul's on fire
it's black and white
burning inside
burning inside
burning into white
burning inside
burning inside
burning into night
yourself collides
yourself collides
yourself into mine
yourself collides
yourself collides
yourself splinters like
losing your mind
losing your mind
it's bluring
it's fading
your soul's on fire
it's black and white
blurring the light
blurring the light
it's ours for the taking
flickering colors
it's black and white
not: $ekil 1a' da görüldüğü gibi tekrar eden sözlere sahip olmasına rağmen gaz bir $arkıdır. dinleyiniz, dinletiniz..
i am one with the world tonight
i am proud to be this far from you
you say that you have no regrets
but i know that you do
you told me someone stole the eye
i know him too ive come to the conclusion - yes, i know
that between black and white,
there is no room for two
the scale might be wide,
but there is no need to be blind
cause between black and white, there is no room for two
i leave all of the grey behind i see clear,
i know that ill find
you claim that you are innocent
but tell me who isnt
you think that youre going to be saved theres no such thing as a saint
Jack: Çok hata yaptım. Düzeltmek için keşke zamanım olsaydı.
imam: Zamanın var. Şun an.
Jack: Ne yaptığımı bilmiyorsun.
imam: Karmaşık bir zaman içinde yaşıyoruz. Hiçbir şey siyah ve beyaz değildir. Sana baktığım zaman iyi bir adam görüyorum.
Bu konuşmanın ardından Jack'in elini tutan imam Allah'a "Yaptığımız tüm hatalar için bizi bağışla." diye dua ediyor. Duanın ardından Jack'in rahatladığı gözleniyor. imama teşekkür eden Jack, "Zamanı geldi." diyerek sözlerini noktalıyor.