bugün

hakkında bu kadar geç entry girdiğim için beni utandırmış şarkıcı kişisi. deneysel müzikte ufacık boyuyla devdir. iki kez evlenmiştir, slipknot hastası bir oğlusu, bir de kızı vardır.

Müzik dünyasına Bjork adıyla giriş yapan Bjork Gudmundsdottir hayatının büyük bir kısmını sınıflandırılmış bir müzik türüne ait olmamak için deneysel ve sanatsal müzik çalışmaları yaparak geçirdi. Onu sadece çıkardığı solo albümleriyle tanıyanlar daha önce üç farklı grupla çalışmalarda bulunup albüm çıkardığını öğrendiklerinde biraz şaşırabilirler.

Bjork; müzikal hayatına; doğduğu yer olan izlanda, Reykjavik'da başladı diyebiliriz. Daha küçük bir çocukken flüt, piyano ve şan dersleri almaya başladı. Ve 1979 yılında ilk grubuna katıldı. 15 yaşındayken "Tappi Tikarass" adında "Siouxsie and The Banshees"den oldukça etkilenmiş olan bir post-funk grubu kurdu. 1982 yılında grubun iki parçası, izlandalı yeni dalga artistlerinin konu edildiği "Rock in Reykjavik" adında ki bir belgeselde kullanıldı. Ve bunun sonucunda Bjork müzik çevreleri tarafından tanınmaya başladı.

1983 Yılında Björk ve diğer izlandalı Yeni Dalga Artistleri özel bir radyo programında bir araya gelmeleri için davet edildi. Björk ve aralarında Einar Orn ve Sigtryggur Baldursson un da bulunduğu birkaç kişi bu programda diğerlerine nazaran başarılı bir performans sergiledi ve o yılın sonunda da Kukl adında bir grup oluşturdular.

Bu sırada Tappi Tikarass ın ikinci ve son albümü de çıktı. Bundan sonra Björk, sadece Kukl'la çalışmalarını sürdürdü. iki sene boyunca Björk ve yeni grubu iki albüm piyasaya sürdü. 1986 yılında ise grup dağıldı.

Björk ve kocası, gitarist Thor Eldon'ın, 8 Haziran 1986 da Sindri adında bir oğulları oldu. Aynı gün aralarında Björk, kocası Thor Eldon ve Kukl'un elemanlarından bir kaçının da bulunduğu yeni bir grup oluştu. 1986 yılının sonunda grubun ismi de belli oldu. Orjinal ismi Sykurmolarnir olan Sugarcubes. 1987 yılında grubun uzun yıllar hafızalardan silinemeyecek ilk single ı "Birthday" piyasaya çıktı. Bu single la birlikte grup Elektra ile anlaşma imzaladı. 1988 yılının baharında grubun ilk albümü "Life's Too Good" Amerika'da piyasaya çıktı. Çıkan ikinci albüm "Here Today Tomorrow Next Week" ise birinci albümün yakaladığı başarıyı elde edemedi. 1990 yılında Björk, geleneksel izlanda jazz soundlarının yer aldığı ve sadace izlanda'da satışa sunulan albümü Gling Glo'yu çıkardı.

1992 Yılında Sugarcubes'un üçüncü albümü "Stick Around For Joy" adındaki albümü piyasaya çıktı. Ve grup bu yılın sonunda dağıldı. Sugarcubes'un elde ettiği ün, bir anda Björk ün üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Böylece müzikal hayatına solo olarak devam edecek Björk, büyük bir avantaj da sağlamış oldu.

Björk, kocası Thor'dan ayrıldıktan sonra, oğlu Sindri ile birlikte, 1993 yılında Londra ya taşındı. Ve burada ünlü ingiliz dans müziği prodüktörleriyle çalışma imkanı buldu. Bu prodüktörlerden en önemlisi ise Björk ün ilk albümü "Debut"ta da büyük katkısı olan Nellee Hooper dı. Björk ün ilk solo albümü olan Debut ve albümden 1993 yılının Haziran ayında çıkan ilk single Human Behaviour çok ilgi çekti. Parça ingiltere Top 40 da bir numaraya kadar yükseldi.

1993 Yılında Björk, ingiltere listelerinde "Venus As A Boy", "Big Time Sensuality" ve daha sonra "Young Americans" filminde de kullanılacak olan "I Play Dead" parçalarıyla haftalarca listelerde kalmaya başardı. Rolling Stone dergisi tarafından başarısız bir albüm olarak değerlendirilen Debut, NME dergisi tarafından yılın albümü seçildi. Ayrıca Björk, o yıl düzenlenen Brit ödülleri nde de "En iyi Uluslararası Kadın Solo Artisti" seçildi. Her şeyi bir kenara bırakacak olursak albüm hakkındaki en doğru veri ise satış grafiğinden anlaşılıyordu. Albümle Björk, Amerika da bir star olma yolunda ilk adımı atmıştı.

Björk 1994 yılında sessiz kalmayı tercih etti ve ikinci albümünün çalışmaları üzerine yoğunlaştı. Björk ikinci albümünde; Nellee Hooper, Tricky, 808 State's Graham Massey ve Howie B. ile çalıştı.

1995 Yılının Haziran ayında Björk ün ikinci albümü "Post" piyasaya çıktı. Björk ün bu ikinci albümünden çıkan ilk single ise "Army Of Me"di. Albüm ingiltere Müzik listelerine iki numaradan, Amerika müzik listelerine ise 32 numaradan giriş yaptı. Bu albümle Björk, 1995 yılında yapılan Brit Ödülleri nde ikinci kez "En iyi Uluslararası Kadın Solo Artisti" ödülünü aldı. Albümden çıkan singlelar "Isobel", "It's Oh So Quiet", "Hyperballad" uzun süre listelerde kalmayı başaran parçalardı.

Björk ün üçüncü albümü Telegram 1996 yılının sonlarına doğru piyasaya çıktı. Bu albüm Post un tekrar kaydedilmiş, remixlenmiş bir versiyonuydu. Telegram Amerika'da 1997 yılının Ocak ayında piyasaya çıktı.

Björk ün o güne kadar yaptığı en deneysel parçaların bulunduğu dördüncü albümü Homogenic 1997 yılında piyasaya çıktı. Björk, bu albümde LFO dan Mark Bell, Mark "Spike" Stent ve Post da çok büyük katkıları olan Howie B. ile çalıştı. Telli çalgılarla, kekelemeler, belli belirsiz ritmler, ve akordiyon ve cam armonikanın yer aldığı albümde belirsizliklere rastlamak mümkün. Örneğin albümün açılış parçası olan "Hunter" gayet soğuk bir hava estirirken "All Neon Like" da Björk, soundu yumuşatabiliyor. Bu albümde ki belki de en başarılı parça "Bachelorette". Ayrıca albümde yer alan Björk ün anavatanı ve en değer verdiği arkadaşı için bestelediği parça "Yoga" da kendinden sıkça bahsettiren parçalardan biri. Albüme noktayı koyan parça ise "All Is Full of Love". 2000 Yılında Matthew Barney ile evlendi.2002 Yılında kızları isadora dünyaya geldi

2000 Yılının baharında Björk, Cannes Film Festivali nde, Lars Von Trier Palme D'or Ödüllü filmi Dancer In The Dark'da gösterdiği başarılı performansından dolayı "En iyi Aktrist" ödülünü aldı. Björk bu film için hazırladığı soundtrack Selmasongs ile birçok çevre tarafından övgüye değer görüldü.

2002 Yılının ekim ayında ise Bjork'un internet sitesinden hayranlarının verdiği oylar sonucu belirlediği şarkı listesiyle yayınlanan "Best Of" albümü piyasaya çıktı.2002 Tarihli "Box Set"in adı ise "Family Tree".

2004 Yılının agustos ayında ise sondan bir önceki albümü olan Medulla piyasaya çıktı.Albümün 7. parçası olan "oceania" 2004 Atina Olimpiyatı açılış şarkısı olarak kullanıldı. 2005 Yılında kocası Matthew Barney'nin yönetmenliğini yaptığı "Drawing Restraint 9" adlı filmde rol aldı ve bu filmin müziklerinden oluşan bir albümü piyasaya çıktı. * *
şebnem ferah ile uzaktan yakından alakası olmayan kişidir. björk e şebnem ferah demek sanırım björk e hakaret olur.****

çok değişik bir yüz ifadesi vardır. izlandanın soğukluğu sanki uzak doğuluların o buğulu bakışları ile birleşmiştir kendisinde. her ne kadar bir çok insana fiziksel açıdan itici gelse de bence çok estetik bir duruşu vardır. bu yüzden de çekicidir.*

vespertine albümü ile bir anda dünyanın tanıdığı, dancer in the dark filmindeki selma rolü ile hepimizi gözyaşlarına boğan insandır. thom yorke ile düet i olan I have seen it all ve portishead ile cover yaptığı isobel en güzel şarkılarındandır.

bi de şu var;
(bkz: army of me)
*
http://www.bjork.com *
http://astrobjork.free.fr/Pictures/Visages.htm
kendisi şebnem ferah gibi sempatik olamadığından ve onun kadar duygusal şarkılar yapamadığından ve görüntü itibariyle de şebo'dan güzel olmayan, olamayacak olan şarkıcıdır. Ayrıca Björk'ten önce müzik dünyasına adım atarak, Türk rock çizgisine yeni bir soluk getirdiği tartışılmaz olan ve 10 yıldır aynı beğeni ile takip edilen Şebnem Ferahın Björk'e benzemeye çalışması ihtimal dahilinde değildir. Şebnem ferah kanımca Björk ile karşılaştırılamayacak kadar güzeldir, başarılıdır, bu mesele bu kadardır, olay bitmiştir...
şebnem ferah ile karşılaştıran kişilerin acaba ne kadar süredir björk dinlediğinden şüpheli olsak da şunu belirtmek isteriz ki björk ün şarkıları hafifi elektronik ve trip hop tır. şebnem ferah bir rock sanatçısıdır, bu ülkede de insanların bir rock sanatçısında en çok seveceği şey arabeskvari sözler ve güzelliktir.

aynı zamanda canlı proıformanslarına bakarsak şebnem ferah ın biraz yaralı olduğunu görürüz. zira geçtiğimiz sene saklıkent teki konserina sarhoş çıkmış ve konserin içine etmiştir. ha canlı performansta sesi güzeldir orası doğrudur. hoş sesi vardır. björk annedir. çocuk sahibidir. akıllı kadındır. dünya üzerinde sesi hiç kimseye benzemeyendir.

şebnem ferah resim güzelidir. o gördüğünüz albüm kapaklarında 500 den fazla oynama vardır. *

başarı konusunda ise, birisi dünyanın her yerinde e şarkıları dinlenen, tanınan bir insandır, diğeri ise türkiye ve diğer türk ülkelerinin dışında tanıyan var mıdır diye sorulandır.

hadi siz gidin şebnem ferah dinleyin de bırakın björk e bok atmayın.

noktalar.. noktalar... noktalar....*
adının tamamı björk guomundsdóttir olan daha 11 yaşındayken izlanda'da bir post rock grubunda solist olan kıymetli insan.
evet gerçekten de şebnem ferah ile alakası olmayan şahıstır. çünkü bir sanatçı için zaten en önemli kriter canlı performansta ne kadar başarılı olduğudur, bunun dünyaya açılmak ile bastırılacak yanı yoktur. Madem öyle Tarkan da dünyaya açıldı gitti bilmem kaç yerde konser verdi, bilmem kaç tane milletin insanı onun şarkılarını Rusça, ingilizce ya da bilmem hangi yabancı dilin aksanıyla söylemeye çalıştı da ne oldu? sonuç? Tarkan başarılı mı şimdi? hayır. Şebnem ferah bu konuda bir girişim başlattı mı hiç? yine hayır. Başlatırsa tutar mı? bilinmez, görmeden nasıl tahmin edebilirsiniz ki? işte sırf bu yüzden bile olmayan bir teşebbüs üzerine atıp tutmak anlamsızdır. Björk beğenilir veya beğenilmez yok anne oldu, yok efendim şebnem ferah konsere sarhoş çıkmış da bilmem ne... bir konsere bakıp bir sanatçı için performans yorumu yapmak ne kadar doğrudur? Kaldı ki arabeskvari sözler söyleyen rock müsveddeleriyle (örneğin emo rock yapanlar) diğerlerini karşılaştırmak ne derece uygundur? Şebnem ferah böyle akımlara zaten hiç girmemiştir, burada yapılan yanlışlardan biri de budur zaten. Şebnem Ferah'ı resim güzeli yapan fikir ise oldukça dayanaksızdır, keza dünyanın her tarafında bu tip olaylar olmaktadır. Sezen Aksu'nun da '' Şarkı söylemek lazım '' adlı albümünün kartonetinde dünya kadar photoshop tekniği kullanılmıştır. Eee? Ne yapcaz şimdi? Sezen Aksu gibi bir müzisyeni de mi kapak güzeli diye kategorilendireceğiz? işin magazinsel yönü müziği etkileyecekse zaten hiç girmeyelim bu konulara baştan...

haydi ya biz en iyisi gidelim de kartonetleri yarıştıralım bakalım kim daha güzel çıkmış sanatçılar arasında diye, hatta bakarsın bu kadar bu konuya dalmışken belli mi olur petek dinçöz falan da dinlemeye başlarız, yok yok en iyisi o önce bir kere anne olsun öyle dinleyelim onu da...*
çekik gözlerine kurban olduğum doğunun savunma sanatları kadar saldırı sanatları (?) konusunda da uzman olan biricik ses.

http://www.youtube.com/watch?v=4-IKz9Rgvqk
anne olduktan sonra da güzelliğinden birşey kaybetmemiş, müzikal anlamda aşmış hatun kişisi. şebnem ferahla karşılaştırılması kadar da saçma şey duymadım... kulvarları farklı bi kere, ki şebnem ferah da çok başarılı. bu iki hatun iki yönüyle karşılaştırılabilir;

güzellik, o göreceli bir kavram ama şeboyu doğum yaptıktan sonra bir görmek isteriz. *

ses, björk!
pj harveyle yaptığı "cant get no satisfaction" isimli düet insanı bitirir*...40 ını geçmiş olması şaşırtıcıdır zira hiç göstermez,ingilizcesi de bir hoştur çok tatlı bir aksanla konuşur, ses tonu çok farklıdır dünyaya böyle bir deha daha gelmemiştir kesinlikle kimseyle karşılaştırılamaz...
okunuşu bir tuhaf kelime..
"börk" diye mi okuyacan, "böarghh" yada "böüggh" diye mi bir anlayamadım gitti.. *
byörk olarak okunur.*
tapilacak kadin
volta adındaki yeni albümü 7 mayıs'ta çıkacak olan şarkıcı. albümde dinleyeceğimiz 10 şarkının da sözleri kendisine ait. 2004 yılından bu yana epey bekledi hayranları.
albümün kapağı için; görsel
kendisi 2004 atina olimpiyatlarının açılış töreninde akıllara durgunluk veren unutulmaz bir görselliğe sahip oceania performansı sergilemiştir.

http://www.youtube.com/watch?v=E9xOFOELczE
dancer in the dark adlı filmde, sarsıcı bir role sahip olan izlandalı şarkıcı. oğlunu tek başına yetiştirmek zorunda kalan anne rolünde sarsıcı ve başarılı bir performans ortaya koymuştur. özellikle final sahnesinde, idama giderken şarkı söylemesi derinden sarsar.
(bkz: uzaylı insan)
kimseyle kıyaslanmayacak kadar özgün*
insan olamaz dediğim sesi güzel kendi güzel, şarkıları daha bi güzel, etkileyici, yaralayıcı sevimli bağyan.
türkiyeye gelse ko$arak konserine gidilesidir.
sesiyle film izleten.
tamamen kendine has bir tarzı ve müziği gerçekten çok harika olan şahıs. sesinde kulağınıza hoş gelen tınısıyla ve o taptığım aksanıyla mini mini hoş bir insandır kendisi. hani garip karşılanmayacağını bilsem o harika kıyafetlerinin aynılarını giyip dolaşıcam sokaklarda. en güzel şarkılar içinse (bkz: hidden place) (bkz: oceania) ve fevkaladenin fevkinde olan (bkz: i ve seen it all).
şu aralar volta albümüyle ve özellikle earth intruders şarkısıyla bütün dünyayı sallayan muhteşem ses, muhteşem kadın, muhteşem anne (dancer in the dark)...15 yıldır dinlediğim ve ömrüm el verdikçe dinliycek olduğum, dünyadaki en sevdiğim 2-3 kadından biri.
joga diye mükemmel ötesi bir parçası olan kadın.
sesi kötü diyenlere akıl sır erdiremediğim dünyaya düşmüş insandır. medulla gibi capella albümü yapıp, onu da hakkıyla başarabilecek kadar harika bir sese sahiptir. keşke hep acapella yapsa, ben de hep dinlesemdir. dancer in the dark'taki oyunculuğu içinse hiç bir şey söyleyemiyeceğim. çünkü kelimeler cidden kifayetsiz kalıyor.
insan ruhunu dinlendiren bücür. leon filminde mathilda' nın yatak üzerinde zıplarken kulağıma gelen şarkısı ile beni benden alan küçük dev.

(bkz: venus as a boy)
yaratıcı, ilginç sesli, vakti zamanında oyunculuk da yapmış, marjinal -ciddi anlamda. hafif kaçık da denebilir.- hatun kişi.-yaşını da hiç belli etmiyor-