Günümüzde çekilen bez bebek , selena , prenses perfinya gibi aptal dizileri gördükçe daha da artan bir özlemdir. Cafer'i, Sabri Bey'i, Abbas Efendi'yi , Yandan Çarklı'yı, Halis'i, Katil'i, Tak Tak Sedat'ı ve tüm ekibi o kadar çok özledik ki. O samimiyet ayrı bir şeydi. Bir daha da olmaz zaten öyle bir şey.
son olarak bez bebeğin mına koyim diyorum.
edit:teşekkürler ozpandora ya gitsin.
bizimkiler sadece bir dizi değildi... o bir hayattı. öncesinde pazar banyosu, ardından bizimkiler.. onun da ardından parlament pazar gecesi sineması. ertesi gün okulun ilk günü.
bizimkiler yaşayan bir ruhtu. bu gün yayınlansa bile eski zevki vermez. * yeni versiyonu çekilse de aynı ruhu vermez, veremez.. onda oynayan insanlarla bütünleşen bir dizi bizimkiler.
artık televizyona bakmak gelmiyo içimden, salak yapımlar yüzünden. kısaca (bkz: özledim lan eski günleri)
pazar akşamının verdiği yarın okul var stresi ve birazdan banyo yapıp erkan yatıcam huzursuzluğuna rağmen, metin, ali, feyyazlı beşiktaşın kayıpsız kapattığı haftanın
en zevk veren programını anmak.
esas özlem eskiyedir de, bunun özlemi de ayrı bi' güzeldir.
hani özlem denilen, katiyen "ah keşke tekrar çekilse de izlesek; şu bok püsür bir sürü dizinin arasında seyretsek."(izlemek?=seyretmek) şeklinde bir yakarış değil -şahsen- benimkisi. hep orda, o yıllarda kalsın hatta, düşüncem. hani, birçok projeyi de(hababam sınıfı... -aklıma gelmedi başka da, var-) yeniden diriltip s.kerek öldüren bu çarkçı yapımcılar allah rızası için el atmasınlar böyle bir konuya, bu diziye. hayır varsa bunu düşünen, planlayan bir gerzek, merak etme ikna edeceğim seni de, dur...
düşün bakalım...
* başta, dizinin lokomotifi, zabıt bağımlısı sabri bey yok, hakkın rahmetine kavuştu.(nur içinde yatsın) beni mi oynatacaksın yerine?
* 1988'de pipisini görüp "anam anam, nerdeymiş!" hani dediğimiz ali? sonrası bir şekilde geldi hadi onun da; velet, ergen oldu, genç adam oldu, sevgilisi mevgilisi, babasının işlerine bakar oldu da; adamı şimdi görse sırf sakallarından tırsar izleyici be, bakmaz dizine falan.
* öte yandan cafer? herif ömrünün yarısını dizinde "buyrıon!" diyerek geçirdi zaten.(ki harikaydı) o yaşıyla senin teklifini kabul edeceğini hiç sanmıyorum. ha kabul etti dersen de, verim alır mısın sen düşün.
* "gir içeri cemil" sonra? gerçi, o yine işi götürür lan! görmüştüm bir zaman televizyonda, açlıktan nefesi kokarmış adamın diziden sonra. yapar o. tamam sustum!
* ya şükrü(erdal özyağcılar-savaş dinçel)? böyle kült bir yapımın jeneriğinde ilk gördüğümüz oyuncunun yerine 3. başka birisini görmeyi kaldırmaz bu bünye, bu seyirci. sence?
* halis var sonra. adamı biliyorum, -genel tarafından fazla bilinmese de- senelerin oyuncusu da, iyice gerçek karakterini açığa serdi o da diziden sonra. o çocukluk, dumpkofluk(böyle mi?) intibasından eser kalmadı seyircide yani. bundan sonra "ne güzel hıçkırıyorsun ayla teyzeciğim, hık hık!" lafına kim inanır bunun, bilmem.
o değil de, daha bunun hepsini sayamayacağım halil pazarlaması(kırarım boynuzunu!!!), yengeçi(eskici), büyük hanımı(latife saruhan), babaannesi-dedesi var. sen de biliyorsun dahası da var.
demem o ki, şayet paranın dibine korum mantığıyla şu diziyi bir daha çekeyim de, halleneyim gibi bir bok yemeye kalkışırsan ordan burdan rastlayıp bu entryyi de değerlendirmeye alırsın umarım sayın abim.
Her pazar akşamı tüm aile sırayla duş alır, sonra anne kişisi televizyonun yanıbaşında ütü yapmaya başlar ve akabinde Bizimkiler dizisi başlar. En büyük mutsuzluk ise Bizimkiler'den sonra başlayan Parliament Siname Kulübü filmlerini izleyememektir.
(bkz: Saat 9 hadi yatağa). En çok özlediğim karakter ise Cafer'in papağanıdır. (bkz: Katil geldi! Katil geldi!).