küçüklüğümüzde yaşadığımız bir klişedir bu çok insan için. dizi başlamadan önce banyo yapılır, çünkü bir sonraki gün okul vardır, sonra temiz temiz bizimkiler izlenir..
ardindan parliament sinema kulübu muhabbeti başlardi ki, reklam ve renkler oldukca çekici olurdu ama parliament sinema kulubunu izlemisliğim yoktur, o saatte uyuyor olurduk...
ayrica parliament sinema kulübunden birşeyi izleyememiş olmanin acısını içinde taşımayan nesle nesil demiyoruz...
şimdiki gençliğin bizimkiler' e bizim kadar ilgi göstereceğini sanmam. değişiyor herşey.
evet biz erkenden yatar, parliament sinema kulubu nu izleyemezdik. artık çocuklar nba maçlarını izlemek için cep telefonlarının saatlerini kuruyorlar.
her şey değişiyor, yine de kala kala gönüllerde eskiler kalıyor...cıvık bacım afedersin...
şu an duygulanmama sebebiyet vermiştir. Zira çocukluğumun aslında ne kadar sıradan; fakat o sıradanlıklarda saf ve güzel olduğunu anlamamı sağlamıştır.
dizinin pazar günüdür pazar günü banyo günüdür. anne sizi banyoya sokar güzelce keseler çünkü biraz sonra çayını yudumlayarak dizisini izlemek istemektedir. siz banyodan sonra uyusanız daha da hoşuna gidecektir annenin.
hatta banyoyu hava soğuk diye sobanın olduğu oda da kırmızı geniş leğen içinde yapmaktır. sonra tüm kardeşler sıra ile yıkanır. ve ardından o müzik girer. kapıcı cafer çıkardı fragmanlarında ilk olarak. * güzel günlerdi, tükettik gitti.
demirdöküm banyo kazanları vardı böyle kocaman, insan boyunda. her pazar akşam üstü başlayan o haşlanırmıyım acaba? soruları kafada dönüp dururken, annenin haşin su tası darbeleri kafadan aşağı indiğinde korkular gerçeğe dönerdi.