bizim uefa kupamız var diyerek söze giren ve on yıldır ağızlara yapılan sakız hiç akıl karı değil. eğer bu kafa ile giderler ise nice on yıllardır bu tekerlemeyi söyler avunurlar.
kulüpler bazında yaşanan rezaleti-geri kalmışlığı örtmek için daha akıllı söylemler bulmalılar. işin garibi, en örnek galatasaray duruşlarını mahkeme salonlarında hakim karşısında yapmalarına değinerek, birazda amiyane tabir ile yatak odası sırlarını boşanma davasında birbirine hakaret olarak söyleyen evli çiftler durumuna düşmeleri, rezalette son nokta idi. aslında delegeler mali kongrede ibra etmese, gs geriye dönük hesapları incelenecek yönetime kayyum gelecek kadar savurganlık ve harcama tutarsızlığı vardır. işin sonunda bir çok yönetici göz altına alınırdı ki tam rezalet olurdu. bunu bile göremediler.
yetersiz-misyonsuz ve vizyonsuzluklarının en çarpıcı örneğini, alınan uefa-süper kupa ile ispat etmiş oldular. başarıyı markething
çalışmaları yaparak yüzmilyonlarca dolarlık bir getiriye dönüştüremediler. alt yapıları yoktu. bunun için plansız-programsız olmaları ile başarı gs a borç ve iflas-çöküntü olarak döndü. başarıdan yararlanılmıyor ise bu hazırlıksız-inançsızlık-tesadüfler ile açıklanabilir.
burada 1-2 basit örnek ile vereceğimiz çalışma-alt yapı-markething ile şu an gs milyar dolarlık yapı ve yıllık yüzmilyonlarca dolar faaliyet dışı gelir elde eden bir sportif aş. sahibi idi. oysa bunu göremediler-göremiyorlar.
hala adını bile koyamadıkları-bilmedikleri yeni stadları ( kulüp kurucusunun adını koymayı ve pazarlık aşamasında stadın isim hakkı tartışmalarında ali sami yen ismini unuttukları rezaleti - gs logosunu bile yanlış yazıp astıkları vs. ) başlı başına bir usulsüzlük-haksız kazanım, mal sahibi olma anıtıdır.
ülkemizde cahil halk,
çalışan ve üretmeye aç olan bir gençlik var iken, kesilen sosyal güvenlik primlerini yatırımlara ve reel değerlere yönlendirmeyerek, hatta arpalık olarak adlandırılan popülist harcamalar ile primleri hiç edenlerden hesap soracağına, mezarda emeklilik istemiyorum diye sokağa çıkıp protesto edip, bilmeden batan sosyal güvenlik kurumunun vebalini üstlenir iken spor kulüpleri farklı davranamaz.
başarı, tesadüf ve ülke dinamiklerinin seferberliği-teveccühü ile geldiğinin örneğini bursa yaşadı. onlarda mahkeme kapılarında süründü. başarıyı sahiplenme yoluna gidip gs da olduğu gibi, başarı sarhoşluğu ile birbirinin kuyusunu kazdılar. oysa bir plan-program eseri bu başarı geldi ise bundan yararlanmak için çalışma yapılır, çatışma yapılmaz.
zavallı ülkem, başarıda gösterilen emek-ödül yaralı bir ceylan ve insanlar sırtlan-akbaba oluyor.
zavallı ülkem, üstünde ne insanlar yaşıyor?
