sürekli saçma olduğunu söyleyip yine de izlemekten vazgeçmediğimiz dizidir ailecek. rüzgar kişisinin misket'e her kınalı kuzum deyişinde sinir krizleri geçirttirir. entrika sınırları yeşilçam'ı aşmış, brezilya dizilerine ulaşmıştır. yasaklansın ya kurtulalım ailece.
birkaç gün üst üste takip etmeye çalıştıktan sonra yeşilçamda bile bu kadar uzun süren entrika olmamıştır dediğim dizi. rivayetlere göre izleyicide ekranı kırıp, diziye dalıp herkese herşeyi bağıra çağıra anlatma isteği uyandırıyormuş.
misketin rüzgara gerçeği bir türlü söylememesi ve nevanın hep aynı ses tonuyla konuşması,aynı baygın bakışları atmasıyla bıktırmış,fenalıklar geçirten dizidir.
sabahları trt1 de tekrarları olan dizi. çok daha samimi, çok daha eğlenceliymiş. şimdi izleyince fenalık basıyor. keşke yine eskisi gibi olsa. hüzünlüyken bile kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu. tanıdık, aileden gibiydi.
maria mercedes'den sonra çığır açmış dizidir! Bir zamanlar trt 1'de hoş sayılır bir dizi iken şu sıralar brezilya pembe dizilerine dönmüş durumdadır. Uzuuunnnn bakışmalar ile deriiinnnn manalar katılmaya çalışılıyor sahnelere. Dizinin ilk 15 dk yeterlidir. Misal rüzgar miskete 'beni neden bıraktın çok perişanım' dedi. Bundan sonraki tüm rüzgar replikleri özne tümleç ve yüklemin yerlerini değiştirmesiyle ilerliyor. Herkesin birer cümlesini almak bu dizinin takibi için yeterlidir.
trt 1 de misket olağandan fazla derecede bozuk bir şiveyle konuşurken şimdi nerdeyse istanbul hanımefendisi olmuştur.ne ara aldı bu diksiyon dersini yada bu dizi insanları salak yerine mi koyuyor.*
bunalım dizi. yeni bölümleri trt'deki eğlenceli günlerinden o kadar uzak ki. bir kaç kez izleme gafletine düşmüşlüğüm var. hayır, ağlak bir ortam da yok. acıklı bir şeyler olsa da salya sümük ağlayıp keyfimizi bulsak* bir yere kadar çekilecek. samimiyet bitmiş abi.
üniversiteye hazırlandığım sene, raporlu günlerimde uyandığımda televizyonda olduğu için denk gelerek başlayıp, trt1'den ayrılana kadar bir ara her bölümünü izlediğim dizi.
diziyi diğerlerinden farklı kılan noktalar, tüm oyuncularının seslendirme sanatçılarından oluşması, senaristlerinin idealist bayanlar ordusu olması ve tüm karakter isimlerinin, az kullanılan isimler olmasıdır.
(bkz: rüzgar) (bkz: misket) (bkz: neva) (bkz: fincan) (bkz: sayhan) (bkz: salise) (bkz: şadan)
epeydir izleyememekle birlikte, birkaç bölümünde; aksiyonun dozunu kaçırdıklarını da idrak etmişimdir. yazıktır tabii.
ama özellikle, geçen sene ramazan bölümlerinde tiyatroculuklarını konuşturan dizi ekibini de takdir etmek lazımdır.
annemin sayesinde her akşam izlediğim, her izleyişimde bir ton laf söylediğim dizi. yalan rüzgarı havasında devam ediyor. hayır o kadar tiyatro kökenli oyuncusu var. yazık ya...
insanı paranoyak yapan dizi. önceleri dizideki insanlar sessiz sakin takılıyorlardı. ama sonra acayip bir şeyler oldu ve herkes birbirine bağırmaya başladı. ben bile diziyi izlerken, annemden tuzluğu bağırarak istedim. bu ne lan böyle??
kanal 1 e geçtiğinden beri, format değişikliği yapılan, daha doğrusu özel tv hışmına uğramış dizi. yalnız diziye yeni giren şeyda karakterini oynayan oyuncu çok başarılı.
yeni bölümleri kanal 1 de gösterilmekte olan dizidir. eski bölümleri şu gün itibari ile 1011. bölüm ü trt 1 de her sabah 12 den itibaren yayınlanan dizi.
oyuncuları götünü başını açmadığından dolayı,
geceleri prodüktörlere vermediğinden dolayı,
her biri türk tiyatrosunun gerçek sanatçıları olduklarından dolayı az tanınan ,adama ''böylesine az bir bütçe ile böylesine güzel şeyler çıkartılabiliyormuş demek'' dedirten bir trt dizisi.
şahsım adına ben bu samimiyeti sadece bir diğer trt dizisi olan hisarbuselik'te hissettim.
konu olarak kuruntu ailesiyle benzerlik gösteren, bölüm bittiğinde "ne oldu şimdi bu bölümde" sorusunu kendi kendinize sorduğunuz, bir türlü ilerlemeyen, ilerlese de farkettirmeyen ama kendini izlettiren, samimi, trt dizisi...
artık "kanal1" deymiş...
senaristin izleyenler ile dalga geçtiğini düşünüyorum...
konu sıradan bir yaşantıyla eş değerde ilerlediği halde isimler numuneliktir...